Esenler’in Dertleri mi Bitecek!
20-08-2010 / 02:25
On bir ayın sultanı yazın kavurucu sıcağına denk düştü bu yıl. Tam 16 saate yaklaşan bir oruçluluk söz konusu. Tutanlara Allah kolaylık versin. Ayrıca bu ramazan 12 Eylül’de yapılacak anayasa halk oylamasıyla bütünleşti. Her zaman olduğu gibi yine et ve bakliyatta fiyat artışları ikiye katlandı. Bu “ Ramazan fırsatçılığına “ sebze ve meyve fiyatlarındaki yüzde yüzlük artış da eklendi. Niyetliyim, çok iyi niyetliyim ama olmuyor. Bu yıl ramazan fırsatçılığına birde "siyaset fırsatçılığı" eklendi...
Esenler’in Dertleri mi Bitecek!
On bir ayın sultanı yazın kavurucu sıcağına denk düştü bu yıl. Tam 16 saate yaklaşan bir oruçluluk söz konusu. Tutanlara Allah kolaylık versin. Ayrıca bu ramazan 12 Eylül’de yapılacak anayasa halk oylamasıyla bütünleşti. Her zaman olduğu gibi yine et ve bakliyatta fiyat artışları ikiye katlandı. Bu “ Ramazan fırsatçılığına “ sebze ve meyve fiyatlarındaki yüzde yüzlük artış da eklendi. Niyetliyim, çok iyi niyetliyim ama olmuyor. Bu yıl ramazan fırsatçılığına birde "siyaset fırsatçılığı" eklendi...
Ramazan ayı son yıllarda bir tüketim çılgınlığına yönlendirildi. Mübarekti, kutsaldı tamam ama uluslararası markaların cirosu bu ayda tavan yapıyor. Yerel birçok ürünümüz çok uluslu sermayenin kasalarını şişiriyor. Kapitalizm hristiyan dünyasında can çekişirken İslam dünyasında bir aylığına da olsa bayram yapıyor. İslam resmen sınıf atladı. Müslümanlığın doğasında olan dayanışma, paylaşma, yardımlaşma gibi kavramların içi boşaltılıyor. Yardım poşetleri ve iftar kutularıyla ölçülüyor artık her şey. Bir bardaklık iftar açma meşrubatı ve sandviçinden iftar çadırlarına, çadırlardan sokak iftarlarına, mahalle iftarlarına, ramazan paketlerinden dijital yardım kartlarına evrimleşen mübarek ramazan emperyalizme tutsak oldu. Beş yıldızlı otel teraslarında, camlı-canlı köşk ve saraylarda verilen iftarlarla İslam sosyetesi de son yıllarda bir çırpıda yaratıldı. On bir ayın sultanı ne yazık ki halktan koptu. Deyim yerindeyse evet, kapitalist oldu.
İstanbul’un her ilçesi, her belediyesi kapitalizmin bu paslı çarkına ramazan bahanesiyle iftar masaları kurup masadaki insanları kurban ettiler. Üstüne yerel dernekleri kullanarak uydurma eğlencelikler tertipleyip, “ Evetleri bol “ siyaset soslu gecelerde sahura kadar rol aldılar. “ Vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışmış “ gariban Müslüman kesim, nesli tükenmiş çeşmelerden şerbet akıyor, akıttırılıyor diye sevinmeye zorlandı. Ama bilinse ki asıl parsayı toplayan en yakınları.
Pakistan’ı sel felaketi vurmuş, Haiti depremle yerle bir olmuş, İsrail ile ticaret son aylarda yüzde 30 artmış kimsenin umurunda değil. Varsa yoksa kilometrelerce iftar çadırı kuruluyor, kuş sütü eksik masalarda iftarlar açılıyor. Antika musluklardan kızılcık şerbeti akıyor ve içiliyor ya dünya güllük gülistanlık. Çocuklar için Karagöz- Hacivat perdesi kurulmuş, kuklalar gösteri yapıyor ya. Ne güzel…
“ Niyetliyim, çok iyi niyetliyim “ ama boş veremiyorum ey efendiler! Dünyanın en uzun ve en kalabalık iftar sofrasını Esenler’de kursanız ne olacak. Esenler’in dertleri mi bitecek. Toki Esenler’e girmeyecek mi. Kentsel dönüşüm işinde insanlar mutlu mu olacak. Caddelerin göbeğinde insanlara oruç açtırarak kusursuz hizmet yaptığınızı mı sanıyorsunuz. İslamın sokak tiyatrosuna, ucuz reklamlara ihtiyacı mı var. “ Mahşerde kör olanların gözleri “ dünyada bir açılmış ki pir açılmış. Hayırlara yormak gerek. Sonları hayırlı olur inşallah. Alo yapın iftarlığınız bizden, sahura kalkamıyorsanız biz uyandıralım hatları ile yapılan belediyeciliğe bakalım kimler üstün hizmet madalyası verecek.
“ Niyetliyim, hem de çok iyi niyetliyim” ama bir şeyler ters gidiyor. “ İnsanlığı karanlıktan aydınlığa çıkaran” Hazreti Peygamber’in sizleri görmediğini mi sanıyorsunuz. Ey şehri ramazan-ı kapitalizm hoş geldin.
Oysa ramazan Allah kelamıyla şu değil mi “ Ramazan ayı insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.” On bir ayın sultanını diğer on bir aydaki çıkarları için kullanmayı göze alan o cahil cühelaya yüce kitapta bir ayet bakın ne diyor: “ Bir ülkeyi helak etmek istediğimizde o ülkenin varlıklı ve şımarmış kişilerini çoğaltırız. Bu suretle onlar kötülük işlerler. O ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış ele başılarına iyilikleri emrederiz. Buna rağmen onlar kötülük işlerler. Böylece o ülke helaka müstehak olur. Biz de orayı darmadağın ederiz. “
Bunca israfın ramazan ayında olması hoş karşılanmamalı. “ Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver gereksiz yere de saçıp savurma /zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdır. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. “ demiyor mu Kur’an-ı Kerim. Niyetliyim, gereğinden fazla iyi niyetliyim ama iş çığırından çıkmış. Kutsal kitaptan bazı ayetleri bilginize sunuyorum. Ancak Müslümanların bir kısmını “ Vatan sevgisinden ve zekasından şüphe duyarım “ diye itham eden şahsı zeka ve vatan sevgisi konusunda kutsal kitapta ayet ayet araştırma yapmaya davet ediyorum.
“ Her ümmetin bir süresi vardır. Süreleri gelince onlar ne bir an geri kalırlar ne de öne geçerler. Tam vaktinde batıp giderler.”
“ Fakat Allah’ a verdikleri sözü ve yeminleri az bir paraya satanlar var ya işte onların ahirette bir payı yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmayacak. Onlara bakmayacak. Ve onları yüceltmeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır. “
“ Nice ülkeler var ki zulmedip dururlarken onlara mühlet verdim. Sonra onları yakaladım. Dönüş banadır. “
“ Yetimin malına yaklaşmayın. Yalnız erginlik çağına erişinceye kadar onun malına en güzel biçimde yaklaşabilir onu uygun tarzda sarf edebilirsiniz. Ölçüyü ve tartıyı tam adaletle dengeli yapın. Biz kişiye gücünün yettiğinden fazlasını teklif etmeyiz. Söz söylediğiniz zamanda akrabalarınız da olsa adaletli ve Allah’a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size iyice düşünesiniz diye bunları emretti. “
“ İnsanlardan öyleleri vardır ki dünya hakkında söyledikleri senin hoşuna gider. Hatta böylesi kalbinde olana samimi olduğuna Allah’ı şahit tutar. Halbuki o hasımların en yamanıdır. “
“ Zulüm ile öksüzlerin mallarını yiyenler karınlarına sadece ateş koymaktadırlar. Ve çılgın bir ateşe gireceklerdir. “
“ Kendilerinden geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde onların durumundan endişe edecek olanlar öksüzlerin hakkına dokunmaktan çekinsinler. Allah’tan korksunlar ve doğru söz söylesinler. “
“ Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katarak kendi malınızmış gibi yemeyin. Çünkü bu büyük bir günahtır. “
Niyetliyim, çok iyi niyetliyim ama son söz yerine yüce kitaptan bir ayetle hayırlı ramazanlar dilerim.
“ Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen ağırlık ve azametinle ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin. “
ERDOĞAN AKSU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder