“ Kadına Şiddetin Temeli = Eşitsiz Güç ”
25-11-2011 / 18:54
Esenler Kültür Merkezi`nde, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği 25 Kasım “Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için uluslar arası mücadele günü” nedeniyle iki aşamadan oluşan panel düzenledi.
Hasan Gürsoy-Erdoğan Aksu/gazete esenler
“ Kadına Şiddetin Temeli = eşitsiz güç ”
25 Kasım bütün dünyada kadına karşı şiddetle mücadele günü
Esenler Kültür Merkezi’nde, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği 25 Kasım “Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için uluslar arası mücadele günü” nedeniyle iki aşamadan oluşan panel düzenledi. “Kadına karşı şiddetle mücadele sürecinde, hukuki ve psikolojik önlemler” çerçevesinde düzenlenen Esenler’deki panel kadınların hukuki ve psikolojik açıdan bilgilendirilmesini sağlayan eğitim programının ilki.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel açılış konuşmasında; İstanbul’un en fazla göç alan ilçelerinden ve Marmara bölgesinden başlamak üzere dernek olarak kadınlara bilgilendirme ve şiddet mağdurlarına destek amaçlı bir eğitim programı hazırladıklarını ifade etti.
Şiddet; erkekler ve kadınlar arasındaki eşitsiz güç ilişkilerinin bir tezahürü
Çelikel “bütün bilimsel çalışmalar, kadına karşı şiddetin; erkekler ve kadınlar arasındaki eşitsiz güç ilişkilerinin bir tezahürü olduğunu, güçlünün güçsüzün üzerindeki tahakkümünü oluşturduğunu, kadınların ilerlemelerine engel olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Ülkemizde kadın cinayetleri % 1400 arttı
Kadına karşı şiddet ile genelde cinsel istismar ve tecavüz, dayak, yaralama, öldürme gibi insan hakları ihlalleri anlaşılıyor. Oysa bağırma, hakaret, küfür, tehdit, cebir şiddet türlü olarak algılanmaz, oysa bunların hepsi şiddettir. Cezalandırılmalıdır.
Son 7–8 yıl içinde ülkemizde kadın cinayetleri % 1400 arttı.2005 de 315 kadın öldürülürken,2011’in ilk 7 ayında 935 kadın maalesef hayatını kaybetti.
25 Kasım bütün dünyada kadına karşı şiddetle mücadele gününde ÇYDD olarak aylar, yıllar boyu devam edecek halkın içinde bir eğitim programı düzenledik. Bu programı İstanbul Barosu ile birlikte yürüteceğiz. Program çerçevesinde İstanbul’da ve diğer şehirlerimizde şiddetin nedenleri ve çözüm yolları ve çaresiz kalan kadınlarımızı bilgilendireceğiz.
Değerli hanımlar, unutmuyalımki bütün insanlar onur ve haklar bakımından eşit doğarlar, eşit yaşamalıdırlar. Kadınların konumu uygarlığın en önemli göstergesidir” dedi.
Kadınların başında bir de namus belası var
Panelistlerin konuşma aralarında da başkan Aysel Çelikel önemli noktalara temas etti; " Kadınlar bağımlı kişiler. İkinci konumdalar. Hakim inanış dünyada da böyledir. Kadınların yeri evidir. Ev dışında ise az maaş, standardı düşük işler, sigortasız çalışma, egemen bir gücün ve kontrollü izin altında yaşarlar. Kadınların başında bir de namus belası var. Kocanın, ailenin ve mahallenin namusudur kadınlar. Bu kültür aynı zamanda şiddetinde kaynağıdır. Kadın ölümlerinin nedenidir. Bütün bilimsel araştırmalar kadına şiddetin eşitsiz güç ilişkilerinden kaynaklandığını gösteriyor. Bu durum şiddetin ana nedeni olarak ortada duruyor.
Bir kız çocuğunu okutmak iki aileyi kurtarmak demektir
Bir kız çocuğunu okutmak iki aileyi kurtarmak demektir. Duydumki Esenler`de melekler varmış diye şiirler okundu burada. Okuma yazmayı yeni öğrenen hanımları yazdığı. Diplomalarını verirken çok duygulandık. Olaylar kanunlarla çözülmüyor. Uluslararası sözleşmelere de girmek gerekli. Kadınlarımızı da mutlaka eğitimle güçlendirmemiz gerekli. Kızlarımızı okutmalıyız. Kızlarımızın meslek sahibi olamalarını,sağlamalıyız. Paralanması mevkii sahibi olması gerekir kızlarımızın. Para ve mevkii her sorunu çözer. Kadın bir işte çalışacak, para kazanacak ve siyasete girecek. Siyasette de varolacak. Gerekirse erkeklere de eğitim ve tedavi uygulanmalı. Sorunun insan hakları bağlamında bir anlayışa oturması lazım. Zihniyetlerin değişmesi lazım." dedi.
Programın birinci bölümünde sanatçı Sevinç Erbulak, oyuncu ve yönetmen Serpil Tamur, yönetmen ve tiyatro yazarı Hülya karakaş kadına karşı şiddetin günümüzde yaşananları kısa hikâyelerle anlattılar. Esenler ÇYDD okuma yazma öğrenip mezun olan ev hanımı Hakime Araz ise gerçek bir kadına karşı şiddet hikayesinin boyutunu bir kere daha hatırlattı.
O kadınları yeniden topluma kazandırmak gerekir
Serpil Tamur ise sunumunda; ` Arzum kadınlar için birşeyler yapmaktı. Yıllarını tiyatroya vermiş bir sanatçıyım. Bu birikimimi topluma yansıtmak istiyordum. `Kadın Sığınağı` oyununu sahneye koydum ve çok mutlu oldum. İnsana yapılan şiddeti konuşmak gerekirken biz hala burada kadına şiddeti konuşuyoruz. Sığınma evleri çok güzel bir şey ama yetmez. O kadınları yeniden topluma kazandırmak gerekir. Bir yanlış var en başında. kızımıza gelinliğinle çıktın, kefeninle girersin diyoruz ama oğlumuza damatlığınla çıktın kefeninle girersiniz demiyoruz. Mesele işte budur." dedi.
"kadının adı mezartaşında"
Hülya Karakaş ise "üç yıldır kadın ölümleri ile ilgili döküman topluyorum, arşiv yapıyorum" diyerek, çeşitli zamanlarda, yakın zamanlarda öldürülen kadınların kısa öyküleri ile bir istatistik sundu. Ayrıca "kadının adı mezartaşında" başlığı altında kadına şiddete farklı bir bakış açısı getirdi.
Şiddetin kötü otlar gibi yaygınlaşmasına izin vermeyelim
Sevinç Erbulak ise geniş açılımlı bir sunum yaptı. Erbulak "Kadına şiddet en yakınından geliyor. Ateşi yeniden bulmaya gerek yok. Yedi yılda kadın ölümleri % 1400 artmış durumda. kadın çok boyuıtlu eziliyor ve sömürülüyor. Koca dayağı başta olmak üzere her türlü şiddetle karşı karşıya kadınlar. Her türlü şiddetin şiddeti uygun gösterecek bir bahanesi hazır. Bir aması bir çünküsü var şiddetin. Şiddet dilini ana dil sayan bir toplum olduk. Amasız, çünküsüz bir toplum olalım artık. Şiddetin kötü otlar gibi yaygınlaşmasına izin vermeyelim." diyerek sözlerini bitirdi.
Programın ikinci bölümünde ÇYDD f ATİH Şube Başkanı Av. Saliha Esen moderatörlüğünde yapıldı. Programa Prof. Necla Arat kadına karşı şiddetin Türkiye’de sürecini anlattı. Ardından Av. Nazan Moroğlu hukuki önlemler, Psikolog Neylan Özdemir’de psikolojik destek konusunda konuşma yaptı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder