30 Kasım 2017 Perşembe

SİYASET “İDE İLE OLUR, Bİ DENE İLE OLMADI Bİ DAHA DENE İLE” OLMAZ.


SİYASET “İDE İLE OLUR, Bİ DENE İLE OLMADI Bİ DAHA DENE İLE” OLMAZ.

Yıllarca belde, İlçe, il, yurt sathında “ide ile değil, bi dene ile” biçimlendirilmiş kongreler ve büyük kurultay süreciyle oluşan siyaset, kime ne getirdi, toplumdan neler götürdü çok açık. Bu kez bu basmakalıp ve sığ politika anlayışı kazanamayacak. Çünkü  siyaset “ide ile olur, bi dene ile, olmadı bi daha dene ile” olmaz…

Kazanamayacak çünkü epey zor oldu oldu ama biz aday olduk ve bu adaylaşma furyasında takdiri kazandık. Yarışta psikolojik üstünlüğü ele geçirdik. Sayısal üstünlük aşamasına geldik. Anlaşılan odur ki bu kez zor oyunu bozacak ve özgür siyasetin gereği doğru sonuca ulaşılacak. Daha delegeleşmeyle ortaya çıkan ve kongre yaklaştıkça her siyasi cesaret gösterene cephe açan dar kadrocu zihniyete bu kez dur denilecek.

Ayrıca bu dur duraksız parti içi yarışta bu kez ideolojik cepheler genişledikçe ağır piyonları cepheye süren kongre tüccarlarına pazarlık zemini de kalmayacak. Değme siyaset simsarlarına ve değme siyaset simyacılarına bu kez bu kongreden iş çıkmayacak. Sırra kadem siyaset planlayıcılarına da bize destek olmaktan başka çıkar yol kalmayacak.  Çünkü klişe isimler üzerinde nazlananlar yok sayılacak ve sol ideler ve evrensel sol değerler doğrultusunda birlikte yönetmek bizim ve bu kongrenin çıkış noktası olacak.

Bu kongre ile tekdüze tüm anlayışlar tersyüz edilecek. Delegasyon bu kez yalandan iyi niyetli görünen, az biraz daraldığında görkemli cellada dönüşebilen, basmakalıp oyunlar sahneleyen, dar çerçevede gözde büyütülen, özde değil sözde öncülere ve siyaset göçebelerine de hiç aldırmayacak.

Aldırmayacak çünkü bu günden yarına yakın gelecekte merkezde, merkez solda ve solun solunda tüm muhalif yapıları motive edebilecek, muhalefetin öncüsü olabilecek bir yönetsel yapıya gereksinim var. O yapının kurulmasında herkes hemfikir. Yani bu kongre aşamasında ciddi bir muhalefet öngörüsünü programlayacak bir yapılanma beklentisi içten dışa yükseliyor.

Başta adaylar, yöneticiliğe ve partiyi dizayna adaylaşacaklar ve üzerinde baskı kurulmuş fakat zinciri kıracak olan bir delege yapısıyla içte ve dışarıda bu kongre heyecanla bekleniyor. Ancak mevcut yapılanmanın devamı arzusu ve eskiden kalma siyaset yapma usulleriyle partinin dönüşeceğini düşünen ve bekleyen gittikçe azalıyor. Yani fikri hür vicdanı hür delegasyon bu kez yüksek sesle yenilenmeyi dillendiriyor. Yani delegasyon partinin prestijinin ilçede,  ilde ve ülkede acayip derecede zedelenmesini, yerel ağırlığının gittikçe azalmasını içine sindiremiyor. Yerelden genele temsili başarı değil kalıcı başarının, her adımla iktidara taşınan başarının, unutulan idenin peşine takılmak istiyor.

Bu kongre baştan sona herkesin kendisine bir çeki düzen vermesi, kendini çek etmesini de sağlayacak gibi görünüyor. Partiye değer katacak her kıpırdanış değerini bulacak gibi gözüküyor. Yıllarca partiye zarar verenlerin, yapılanların ve yapılanmaların derine gömüleceği bir kongre yaşanacak gibi görünüyor. Bu kez baştan art niyetli kulis çalışmaları ile parti daha da geriye götürülemeyecek gibi görünüyor. Çünkü partinin artık bitme noktasını gelmişliği herkesçe biliniyor.

İşte bu nedenlerle bu kongrede bu kez partiyi bir yerlere getirecek güçlerin, sorunların üstesinden gelebilecek kadroların önü açılacak. Bunca köklü bir partide partili olma kültürünün gereğince davranmak,  aktif siyasi hayata siyasetin hayalci rüzgarına kapılmadan yön vermek esastır.  Bu kongresel karmaşadan siyaseten dağılmadan, güçlenerek çıkmanın tek koşulu vardır; Yeni bir sanal safsata portresi yaratmamak.

Çünkü siyaset “ide ile olur, bi dene ile, olmadı bi daha dene ile” olmaz. Öyle bir deneme lüksü varsa bile bu zorun da zoru ilçede bu mantık tutmaz. Verilen zamanda arzu edilen düzeyde gerekeni yapamayan, söz verip başaramayan her kim olursa olsun, bizim oğlan da olsa gider. Gitmelidir.

Yerine de ideyi ve idealleri halkla buluşturma sevdalıları gelmelidir…

26 Kasım 2017 Pazar

İÇİNDEN GÜNEŞ IŞIĞI GEÇEN EYLEMLERE YOLDAŞ OLACAĞIZ…

İÇİNDEN GÜNEŞ IŞIĞI GEÇEN EYLEMLERE YOLDAŞ OLACAĞIZ…  
 
Bu kongre her kongreden farklı. Nedeni ise eğrisi doğrusuyla kaç kuşağı, kuşakları etkileyecek bir sığlığın içine düşüldüğü gerçeğidir. Bu yüzden iyi düşünülmelidir. Düşündük, geleceğe bu bakış açısıyla baktık ve biz bu kongreye giderken bir karar verdik; Bağımsız bağlantısız adaylaştık. Çünkü basiretli davranmak, geleceği görmek ve geleceği güzelleştirecek projeler ve değerlerle iç içe yaşamaktır siyaset. Aday olduk çünkü asla korkmadan eksik güncelere er, içinden güneş ışığı geçen eylemlere yoldaş olalım,  su gibi akan güncele damgamızı vuralım istiyoruz…
 
İnanıyoruz bu kongre parti içi demokrasiyi hakkıyla hayata geçirecek ve yönetmeye talip lider kadroların iktidar partisi olmaya aday partiye egemen olmasını sağlayacak. Ancak bu yenilik ve oluşacak yeni yöntem ve yönetim görecelidir. Önemli olan ise yurt genelinde iktidara yakınlaşmanın sağlanıp sağlanamayacağıdır. Seçme kriteri sadece bu olmalıdır…
 
Ayrıca bu kongrede kendi içinde muhalefeti olmayan, muhalefet olmazsa olmaz deyip, en cılız muhalefeti bile silen, bünyesinde barındıramayan yoz anlayışın da artık partide gömülmesi gerekir.  Mevcut iktidara nasıl muhalefet edilebileceğinin görülmesi ve bunu gösterenlerin seçilmesi gerekir. Bu yeniden yapılanma ve değişim kongresinde ne derece keskin ve ne kadar radikal muhalefet yöntemleri şekillendirilecek ise bir bir belirlenmesi gerekir.  
 
Bu kez bu kongre tüm yönetim kademelerine kim seçilirse seçilsin hiç fark etmeyecek, aynisi olacak girdabında yine yeniden boğulmak değildir. Olmamalıdır. Zaten öyle düşünüp tavır takınanlar ise yakın gelecekte bedelini fazlasıyla öderler. Durum o haddeye dayanmıştır.
 
Elbette bir siyasi kurumda bazen aşırıya kaçsa da yönetimlere girme çabası, yönetici olma hevesi, üst yönetimlere gidebilme üzerine kurgulanmış siyaset normal karşılanabilir. Bu bir iddia ise eğer siyasetin gereğidir. Üstelik erdemliyse ne ala. Bir nebze de olsa saygıyla karşılanabilir. Ama sonu nereye varacağı açıkça belli, niteliği göz ardı ederek, nicel ayrıcalıklarla siyasette menfaat sağlamak ise bir o kadar yanlıştır. Bu asla solculuğa sığmaz. Partide karşılığı da olmamalıdır. Bu kongrede bu kronik yanlış da düzeltilmelidir.
 
Solculuktan dem vurup her platformda yapısal bir sorun yok,  varsa da zamanla aşılır diyerek, anlaşılması zor dozda kongreyi heyecansızlaştırmak ve kongreyi kazanıp kaybetme sürecine hapsetmek de partizanlıkla bağdaşmaz.  Zaten sonrasında idari ve yapısal sorunlar gittikçe artar. Yapay yönetsel yapılar kısa zamanda durağanlaşır. Bir yapısal karmaşa oluşur. Yıpranma ve yıpratma mekanizması devreye girer.  Böylece toplumsal mesajları algılayamamak, gidişatı bilimsel göstergeler doğrultusunda görmemek yaygınlaşır.  Halktan kopulur uzaklaşılır. Bilinmeli ki bu öngörüyü vakti zamanında durum tespitiyle ele almadıkça üzerine gidilmedikçe her yönetim diktaya evrilir. Bu günkü durum aynen budur.
 
Oysa var olan bozukluğu gidermeye çalışmak, düzeltmek kişisel siyasi faydadan öte ülke yararınadır. Tersine lokal ısrarcılık ise tabanda düşünce ve proje üretebilecek çapta birçok kadroyu da önerme yapmama noktasına iter. Bu kayıtsızlığa sürüklenme ise kamuoyunda partiye güveni de azaltır.
 
Öyleyse partideki kurumsallaşma sürecinin yenilenmesine her türden kadro değişimine gerçeklikleri ve gençleşen ülkeyi görme ölçüsü uygulanmalıdır. Yani bilinç ve bilinçlendirme düzeyi tam, her alanda söz sahibi olabilecek ve ortak kararlara katılıp inisiyatif alabilecek, yetki paylaşıp siyasal etkileşimin önünü açabilecek kadroların yetkilendirilmesi gerekir.  Yani siyaset biliminden nasiplenmiş erişkinlere,  yetişkinlere ve ileriyi gören, yolun sonunu öngören yolculara olanak tanınmalıdır.
 
Yıllardır göz önünde tasvirlenen bu keskin durum aynıyla ve aşkın biçimde sürerken şimdi nitelik ve nicelik açısından en aktif üyeler ve öğeleri bünyesinde barındıran bir partinin bu kongreyi değişimin gerçek yüzü olarak algılamaması yeni yenilgilere zemin hazırlar. Sonra geleneksel alışkanlıklarla bahaneye maharet katma ustalığı da işlemez.
 
Bu kongrede dikkate değer bulunulması gereken tek durum ise tüm iç kavgaların içine niçin sürüklenildiği değil, dışa dönük isyan ve ayaklanmaların zamanını geldiği gerçekliğidir. Bu çizgideki buluşmalarda geç bile kalınmıştır. Bilimsel öğretiler örgütlenmeyi güçlendirir ve tüm başsız başkaldırıları da yönlendirir. Bu kongre artık özgün olmanın, tam karşıtlığın dirilişini, benliğimize belleğimize yerleşen sol değerlerin kazandığını perçinlemelidir. Yeniden bu kusurlu, bozuk düzenin teşkilatlandırılması tüm kongresel çabayı da boşunalaştırır. Statükoculuk ve ideolojisizlik temelinde kökleşen travma ise diğer kongreye dek sürer.
 
Aday olduk çünkü bu sürgün sürgit gitmesin istiyoruz…

SON METRO

SON METRO
 
Son sahne son perde de; son peronda beklenen son metro gerçek öncesi bir ortakla tünel öncesi son çıkışta durur, film donar…
 
Son çıkış anma yanma sınıflaması bir yana, zayıf bir varmış bir yokmuş dijital aktarma işlemidir. İşte, yaşamda, evrende,  kayıp sırlar, açık günahlar travmasının izdüşümü. Ahalinin aşklarına, aşkın erleri diyarına üçüncü boyut. O boyutta tek başına tek tek bir şey için yarışır insanlar. Yarış için yaşarlar sanki. Kazanç yok, kaybeden insanlıktır aslında.
 
Aslında insanlık da yok. Yoktur. Tek gaye her şeyini kaybettiğini bile bile tek çare günü boş dolu yaşamaktır. Yani sürünmek. Günü yaşamı hatasız geçirmek diye bir yerden esinlenme de yoktur. Zekâ bulamacının kıyılarında eş dost çoluk çocuk gezinmelerle beslenir hayat. Sonra deniz kara kara dalgalanınca yarınlara nesilden nesile aktarılan övgüler dizilir.
                                                           
Övgüler de bir çift iki ters, iki düz iki ileri bir geri git geller zinciri. Metal örgü sonrası klinik yakalılar da bir modernleşme, asık yüzlü asrileşme aritmetiği. Arşa arşınlanan aşırılık ve tek vatan ikilemi. İklimi de koca bir asrın asileşen sonu. Paramparça bir son mektup, detaya düşen geç kalmışlık. Atağa kalkışta zamanlama yanılgısı ve son perde. Kapan.
 
Unutursun geçer gider olmaz ki her defasında. İmzayı atmak, mührü vurmak gününde gerek, gemide düğün zamanı düşünceler yok olmasın klasiğini okumak gerek. Zaten klasik düşünce düşünce, ölümlüler evreninde sırça köşkün sıçanları lıkır lıkır yalnızlığı içer. Bunu bilmek gerek. Ve önünde sonunda sıra dışı bir eylemsellik tül perdeye yansır.
 
Yansıyan uzun zaman önce barışa terk edilen arazilerde ölümler yarıştırmaktır. Ölümlüler yarışır, savaş arabaları tokuşturulur yüreği korkutan aklı şaşırtan sahnelerde. O sahneler hep son perdeye taşınır. Sonra klasik son. Evren zalim, zarlar kırık, suçlar açık, kayıtlar gizli, aşıklar daima sabırsız. Din çok Tanrı tektir. Tektir çıkış yazgısı. İçinden çıkılamayan gözlerde yere serilen sergilenen odur. O kadar kalamam düşüncesidir müzikle tempolanan.
 
Pusuda düşen kırkların şahididir. Hayatın özü kırk yıl süren çizgi romandır. Çizgi çizgi birleştirilir kareler. Batıya yatıya gidildikçe büyütmek mevzusudur dillenen. Her şey her saniyede son perde tartışmasıdır filme konu. Bütün yollar metroya, son metrolar gaz beton metropol evlere, söyleşiler çöl tuzağında buluşur, cümlesi çözülür, film çözülmez…
 
Polen çıkmazıdır, polimlerle girilen yüzlerce yıllık vatan toprağını işgal eden son vurgun. Taş duvarlara vurulan müziği dinlemek de insanlar açısından büyük çabalar ister. Özgürlük çökmüş, İmparatorluğun parapsikolojik yansımasıdır mazgallara vuran mahkumiyet.
 
Bugünlerde öyle kavramlar var ki asla birbirinden ayrı anlam ifade etmez. Biri diğerini tanımaz, diğeri de özür dilerim kapısıdır. Tüm sorunlar birbiriyle açıklanırken diğer illerde gizlenir tüm ayrılıklar. Son kertede apaçık ortaya çıkacak en üstü örtülenler tercih meselesi diye sonlanır. Sonrası çağdaş aklın kuşatılması, akıl tutulmasıdır.
 
Komik olmadan komut almadan sayı bulmalı tarzı her şeyi düzeltir. Üzerine son performans, son hedef vurma ile ilgili kıpırdanış ve merakla varılan son. Sert sözlerin söylendiği yerdir son metroya yetişmek. Son perona ulaşmak. Sonsuza tapınmanın hiç işe yaramadığı bir gün anlaşılır ve yarın yaşanır. Son metropolün de sonu gelir. Hayat belirtileri fethin kaynaklarını bir bir kurutur. Sonra kaybedersin kazanırsın üzerine ne makaleler kaleme alınır. Kalemler kırılır ve karışıklığın kalabalığında son vagona yetişilir.
 
Bu güzelliğe tutunuşa son bir gayrettir. Son bir gayretle son metroya yetişmek çabası. Film donar yanar ama asla bitmez…

22 Kasım 2017 Çarşamba

AKSU; YER YARILMAZ GÖK ÇATLAMAZ İSE

AKSU; YER YARILMAZ GÖK ÇATLAMAZ İSE ADAYIZ…
Flaş Haber
16 Kasım 2017
CHP Esenler İlçe Başkanı Adayı Erdoğan AKSU; "Bir hayli düşünüp taşındıktan sonra tarihi bir karar verdik ve ilçe başkanlığına aday olduk. Yer yarılmaz gök çatlamaz ise, olağan üstü bir durum, inanılmaz bir mucize gerçekleşmez ise sonuna kadar adayız..." dedi...
0
Fontu Büyült Fontu Küçült100%
AKSU; YER YARILMAZ GÖK ÇATLAMAZ İSE ADAYIZ…

CHP Esenler İlçe Başkanı Adayı Erdoğan AKSU; "Bir hayli düşünüp taşındıktan sonra tarihi bir karar verdik ve ilçe başkanlığına aday olduk. Yer yarılmaz gök çatlamaz ise, olağan üstü bir durum, inanılmaz bir mucize gerçekleşmez ise sonuna kadar adayız..." dedi...
Aksu devamla; "Son ana dek sade bir delege olarak, sessiz sakin usulca oturup kongreyi izlemek niyetindeydik. Ancak bazı negatif gelişmeler üzerine bu kongreyi tarihi bir kongreye dönüştürmek adına adaylaştık. Bu sefer önümüzdeki kongre yarıştan öte yorum, analiz, proje, mesaj ve siyasi eleştiri içeren, bir kongre olsun istedik.
Ve ağır aksak ve gereğince işlemeyen mevcut yapıya alternatif bir yönetsel modeli kente kazandırmak için yola çıktık…
Biz kongrelerde kürsülerden çok konuştuk. Zaman içinde öngörülerimiz, bilimsel aktarımlarımız ve ideolojik tahlillerimiz de hep haklı çıktık. Ne yazık ki çözüm önerilerimize hep sırt çevrildi. Hakkınca hakkımızca adaylaştırılmadık. Bize hep arkalar dönüldü.
Ancak bu kez öyle olmayacak. Olmamalı da. Olmasın diyerek izleyeceğimiz rasyonel rotayı kongreye dek anlatmaya devam edeceğiz.
Dememiz o ki; ilçe başkanlığı adaylığımızı yer yarılmaz gök çatlamaz ise devam ettireceğiz. Yani olağan üstü bir durum, inanılmaz bir mucize gerçekleşmez ise sonuna kadar adayız…
Siyasetle geçen 30 yıldan sonra bu adaylaşma en doğal hakkımız. Artık nedense bizi kabullenmekte zorlanan birileri de bu çıkışımızı içselleştirmek zorunda. Zoru görünce yalpalayanlara da tek sözümüz var; Halkız haklıyız. Ayrıca siyasi doktrinlerin izinde, hırs ateşi bizi iyice yakmadan piştik, bu günlere geldik. O yüzden bu adaylık sürecini ve sonrasını da en iyi taşıyacak konumdayız.
Çünkü hayat boyu hiç mucizeler beklemedik. Hele siyasette hiç beklemedik. İnatla siyasi hayata yön çizmek, siyasetin karmaşasını kolaylaştırmak için direndik. Şimdi etkileyici ve sürükleyici bir hikâye yazmak ve de yarınlarda anılmak için aday olduk. Hasbel kader, sudan sebep koltuğa yerleşmek için değil. Mesele budur.

Gördüğümüz o ki; başı sonu olan veya olmayan siyaset kurgusunda yerelden genele değişim şart. Öyle yarım yamalak cümlelerle anlatılamaz denli bir gereksinim. Zindanlara direnecek en hassas kelimelerle anlatılası bir gereksinim değişim. Ahval ve şerait bir değişimi resmen şart kılıyor. Bu şartlanma isyanı betimlese de çekinmek yok.
Çıkışın püf noktası ise; yer yarılmaz gök çatlamaz ise adaylığımızı devam ettireceğiz. Sonuna kadar adayız…
Biliyoruz ki; Akıllar kuşatılmış olsa da beynin kıvrımlarında zerre değişim beklentisinin varlığı bize yeter. Siyaset öyle saman kâğıdına çiziktirilmiş, karalanmış kısa notlar ve alıntı beyitlerle yürütülemez denli gelişmiş, canlı bir organizma. Özünde de nice anılar saklı. Siyasal yolculukta ise erişim, evrim, değişim ve devrim mahşerin dört atlısıdır.  Hele hele akıl dört koldan kuşatılmış ise değişim yolculuğu haykırışı daha da güçlenir. Özellikle son yıllarda dünya mahşeri bir yangına yüz tutmuşken harap handa hancılık da bir yere kadar. O yüzden değişime yolculuk şart.
Biz yıllardır hep aynıyız hiç efendi mefendi takmadık, takmayız da. Her adımımız bir adım ileri mücadelesidir. Camlar çatlar günler birbirine düğmelenir biz değişimin içine içine doğarız. İhtiras kıskacında iblisin kuyruğuna iblis bağlamak modasına da asla uymayız.
Son sözümüz odur ki; ilçe başkanlığı adaylığımızı yer yarılmaz gök çatlamaz ise sonuna kadar devam ettireceğiz. Yani olağan üstü bir durum, inanılmaz bir mucize gerçekleşmez ise sonuna kadar adayız…"

SİYASETİN ALFABESİNİ BİLENLERE…

SİYASETİN ALFABESİNİ BİLENLERE…
Flaş Haber
09 Kasım 2017
CHP Esenler İlçe Başkanı Adayı Erdoğan Aksu; "Bu kongre umuyoruz ve dileriz ki, 80 faşist darbesinden sonrakilere benzemez. Benzemeyecek de. Çünkü gelinen aşamada bu kongre doğru yapılanmayı, donanımlı, birikimli ve deneyimli kadro ve niteliğe göre planlamayı gerektiriyor. Ve siyasetin alfabesini bilenler yıllardır süren kısır döngüye son verecek…
4
Fontu Büyült Fontu Küçült100%
SİYASETİN ALFABESİNİ BİLENLERE…

CHP Esenler İlçe Başkanı Adayı Erdoğan Aksu; "Bu kongre umuyoruz ve dileriz ki, 80 faşist darbesinden sonrakilere benzemez.  Benzemeyecek de. Çünkü gelinen aşamada bu kongre doğru yapılanmayı, donanımlı, birikimli ve deneyimli kadro ve niteliğe göre planlamayı gerektiriyor. Ve siyasetin alfabesini bilenler yıllardır süren kısır döngüye son verecek…

Doğru yönetemeyen ve yönetemeyecek olanların, yerli yersiz yönetimlere taşınanların yıllar içinde yaptıkları ortada. Zaten bu kez herkes kendi payına hak ettiği yanıtı alacak ve bulacak. O yüzden partinin toparlanması için katılımcılık, dayanışma, paylaşımcılık, barış ve kardeşlik için bu kongre bir fırsat. Ele geçen bu son fırsatı da hakkıyla değerlendirmek şart.

Yılların alışkanlığı kısır yöntemler geri plana itilmedikçe düze çıkılamadığı ve benzer yönetimlerle çıkılamayacağı da açık. Değişim öngörüsü ile parti, kendi özgün kadrolarını yaratmadıkça bu kara düzen devam eder. Statükocu siyasilerce yarın unutuldukça halk unutmaz ve ilk seçimde yine keser cezayı.

Elbette iktidara gelen yönetimlerin her an altında kalacağı veya günden güne ağır yük taşıyacağı bir öyküsü vardır. Bu kez dillenen bu öykülere göre davranmak lazım. Yük ağır ama işleri kolay eylemek gerekiyor.

Bilinmeli ki, yönetimler yöneticilik oynama yerleri değildir. Arada bir yarınların güvencesi ve laik demokratik cumhuriyetin emanetçisi ve de bekçisi olunduğunu vurgulamak yetmez. Ayrıca İdeolojik eksiklik ve yetersizlik nedeniyle ilkelere uygun işleyen bir örgütsel ağ da kurulamaz. Mevcut anlayışlar dinamiğin ivmelendirilmesini ve partinin umut olabilmesini de gerçekleştiremez. Sadece taşra siyaseti mantığıyla çalışan ama tekleyen bildik mekanizma kurulur.

O nedenle belde, ilçe, il ve genel yapılanma düzeyinde yeni siyaset yapma biçimleri aramak gerekir. Geçerli öyküsü olanlardan yana tavır almak gerekir. Bu kongreye işte bu pencereden bakılması şarttır…

Yani bu gün yönetme isteğini makul düzeyde bile tutamayanların değil, yönetimleri kollektifleştirmekten korkmayan devrimci bir anlayışın egemenliği şarttır. Bu kongrede büyüme sürecine direnç katabilecek, aktif direniş gerçekleştirecek kadroların en önde yer aldığı bir yönetsel yapı kurgulanması gerekiyor. Ve parti içi seçimde birincil gaye sadece her şey pahasına seçilmek olmamalıdır. Seçilmeyi siyaset yapmaya temel neden görmeyen, üretkenliği esas alan ve siyasetin alfabesini bilenlerle yola çıkılmalıdır.

Özellikle son yıllarda piramidin tepesinden tabanına sirayet eden siyaset yapma türevlerine dur denilmelidir. Bu durum durdurulamadıkça olağan veya olağanüstü daha çok kongreler beklenir. Parti iktidarı daha çok beklenir. Beklentiler daha çok ertelenir.

İşte bu nedenlerden dolayı bu kez kadroların tepeden tırnağa gözden geçirilmeden listelendiği bir kongre olmamalı diyerek yola çıkıldı. Bu zorlu yolculuğa çıkanlara fazla geç kalmadan omuz verilmesi zamanıdır.

Duyanlara duymayanlara duyurudur ve sınır çoktan geçildi…"

AKSU; HEP AYNİ Mİ OLACAK? HAYIR OLMAMALI… 06 Kasım 2017

ERDOĞAN AKSU; HEP AYNİ Mİ OLACAK? HAYIR OLMAMALI…
06 Kasım 2017
CHP Esenler İlçe Başkanı Adayı Erdoğan AKSU; Bu kongreyle; "Gittikçe daha da ağırlaşan memleket koşullarında şu tek boyutluluk belasından kurtulma süreci başladı. Bu kongre ile artık siyasette yerel, il ve genel ölçekte ezber bozacak biçimde üç boyutlu bir yapının belirlenmesi gerekiyor" dedi ve " Hep ayni mi olacak, Hayır olmamalı…" diye ekledi...
0
Fontu Büyült Fontu Küçült100%
ERDOĞAN AKSU; HEP AYNİ Mİ OLACAK? HAYIR OLMAMALI…

CHP Esenler İlçe Başkanı Adayı Erdoğan AKSU; Bu kongreyle; "Gittikçe daha da ağırlaşan memleket koşullarında şu tek boyutluluk belasından kurtulma süreci başladı. Bu kongre ile artık siyasette yerel, il ve genel ölçekte ezber bozacak biçimde üç boyutlu bir yapının belirlenmesi gerekiyor" dedi ve " Hep ayni mi olacak, Hayır olmamalı…" diye ekledi...

"Açıkçası kısa zaman sonra memleket boyutunda yapılacak kongreler ve büyük kurultay bir kabuk değiştirme gerçekliğine hizmet etmelidir. Etmezse yani parti aşağıdan yukarı, piramidin en altından en üstüne doğru, yine doğru bir yapılanma süreci yaşayamaz ise en güvenilen dağlar da yıkılır. Ve en alttan yukarı dağınıklık baş gösterir.

O nedenle şu garip ilçenin siyaset kılavuzları nice yanlış ve eksik icraattan sonra tavrını hala mevcuttan yana pekiştirmek, hala ona buna siyasi pay üleştirmeyi seçmek gibi tipik, eski, nahoş ve yoz alışkanlıklardan kendini kurtarmalıdır. Bu şekil siyaset üslubu bu saatten sonra kimseye siyasi ikbal getirmez. Daha da küçülmeyi getirir. Artık görmek lazım.

Aslında iki yılda bir tek parça halinde bu parti içi yarışa gömülenler, sonra dışa dönük hiç bir eylemlilikte görünmeyenler, yıllar boyunca elden uçup giden her şeylerin sorumlusudurlar. Suçu her zaman başkalarına yıkan, hiç günah üstlenmeyen ve yeniden yeniden sahne alan bu tek boyutlu tek kutuplulara bir kez olsun hep birlikte hep böyle mi olacak, hayır olmamalı çıkışı yapılmalıdır.

Yoksa yine geç kalınacak. Yarın öbür gün aday olanlar olur, olamayanlar mevcut iki adaydan birini destekler, kongre de gelip çatar. Zaman şu garip ilçede kadrosal yenilenme, yönetsel değişim ve içten dışa dönüşüm gereksinimine koşut, yeri geldiğinde solun da solu ilkeleri hayata geçirmeyi iddia eden adaylığın düşünülme zamanıdır. Yani artık daha muhalif ama daha yapıcı eleştirileri olan ve yerel genel iktidarın ensesinde birilerinin olduğunu hissettirecek adayların önü açılmalıdır.

Parti örgütünün beklentileri de bu doğrultudadır. Çıkıp da süreci tıkama siyaseti güdenlere, partiyi alışılagelmişin, mevcudun dışına taşıyacakların varlığını da kendini de alenen inkâr edenlere hep ayni mi olacak? Sorusu yöneltilmelidir. Yanıtı elbette Hayırdır.

Siyasi hayatlarında küçük bir ekip-grupla sözde iktidarı paylaşalım, küçük olsun benim olsun fikrinden öte hiçbir fikre, aldırış etmeyenler üçüncü boyutu zaten anlayamazlar. Anlasalar da işlerine gelmez. En basit şekliyle anlatılsa da beyinlerinin tek lobuna yüklenirler ve sadece zamanlı zamansız adanmışlıkları öne çıkarırlar. Kısa zamanda hiçe sayıldıklarında ise düzene şaşarlar.  Siyaseti algılayışları bellidir. Tarzları ise, erkten pay kapma istenci adına aday peşinde koşmaktır. Oysa maharet saydıkları adaylaşma, adaylaştırma bir siyasi buhrandır.

Yıllardan beri izlenen yol, yordam ve yöntemler hep aynı kaldıkça aynı tip isimler üzerinde son bir kez babında tekrardan anlaşılır. Kapalı kapılar ardında anlaşmalar ile istenen düzeye ulaşılamadığı her defasında anlaşılsa da taban ile gereksiz zıtlaşmalar delege bazında anında güncellenir. Yani zıtların birliği ortaya sürülür. Bu kez böyle olmamalıdır.

Yani bu düz mantık yerine bu süreci üç boyutlu değerlendirmek gerekir. Bütün herkes kendini yenilemeli, parti yenilenmeli, yenilenişe açık olmalı ve değişim başlamalıdır. İyi niyet gösterilmelidir. Çünkü her siyasi platformda düşünce genişlemesini öteleyen, sığ yarışı önceleyip tabana aykırı adaylaştırmalarla günün kurtarılamadığı apaçıktır. Bu anlayışla sadece gelecek iki yıla daha yazık edilir. O kadar.

O halde Partiyi daha ileriye taşıyabilecek, deneyimli birikimli, partinin ideolojisi ve programını ve de projelerini halka iyi anlatabilecek, yeterli ve düzeyli kadroların, kenarda tutulmuş değerlerin bir an önce partide egemenleştirilmesi gerekir. Şu garip ilçede özellikle en olması gereken ise yeri geldiğinde masaya yumruğunu vuran, yanlışları korkmadan haykıran, her ortamda saygınlık uyandıran bir başkan ve kadroyla yola çıkılması gerekliliğidir. İşte süreç, kongreler ve büyük kurultay süreci o süreçtir.

Siyaset, boşluk ve başıbozuklukta şunlar kazandı biz kaybettik veya nasıl kazandılar bilemedik çemberi içerisine hapsolmak ve yersiz iddialaşmak tek boyutluluğu ile iki yıl bedavadan zaman harcamak değildir…

Siyaset bazen; Yeter artık, Hep ayni mi olacak? Hayır olmamalı diyebilmektir…"

AKSU; PARTİDE VE SİYASETTE UZLAŞI ŞART

AKSU; PARTİDE VE SİYASETTE UZLAŞI ŞART…
Flaş Haber
01 Kasım 2017
CHP Esenler ilçe başkanı adayı Erdoğan Aksu açıklaması; “Parti her kongre ve kurultay süreçlerinde atomlarına ayrılıyor. Yıllardır durum böyle. Ama hiç birinde örgütün çekirdeği siyasetin bulanık atmosferinde yol bulup esenliğe çıkamadı. Çünkü örgüt birilerince hiçe sayılarak yine değişmez ve katı politikalar güdümlendi. Bu kez öyle olmayacak. Eğer takıntılar devam ettirilirse uzlaşıdan uzak davranılırsa yine boşa efor ve de zaman harcanmış olacak. O yüzden bazen ağır kaçsa da öyle edilen sözler vardır ki, siyasette uzlaşı mekanizmasını zorlar. Zorlamalıdır. Çünkü memleketin geleceği için; partide uzlaşı şarttır, siyasette uzlaşı vazgeçilmez değerdir…”
9
Fontu Büyült Fontu Küçült100%
AKSU; PARTİDE VE SİYASETTE UZLAŞI ŞART…

CHP Esenler ilçe başkanı adayı Erdoğan  Aksu açıklaması; “Parti her kongre ve kurultay süreçlerinde atomlarına ayrılıyor. Yıllardır durum böyle. Ama hiç birinde örgütün çekirdeği siyasetin bulanık atmosferinde yol bulup esenliğe çıkamadı. Çünkü örgüt birilerince hiçe sayılarak yine değişmez ve katı politikalar güdümlendi. Bu kez öyle olmayacak. Eğer takıntılar devam ettirilirse uzlaşıdan uzak davranılırsa yine boşa efor ve de zaman harcanmış olacak. O yüzden bazen ağır kaçsa da öyle edilen sözler vardır ki, siyasette uzlaşı mekanizmasını zorlar. Zorlamalıdır. Çünkü memleketin geleceği için; partide uzlaşı şarttır, siyasette uzlaşı vazgeçilmez değerdir…”

Aksu; “Parti örgütü kısa veya uzun değişken dalgalara karşı duramayınca yönetsel yapılarda yer alması gerekenlerin yenilmezliği de, başarısı da tarih olur. Burada örgütün, siyaset atmosferine aldırmadan özgür ve özgürlükçü direnç göstermesi çok önemlidir. Gösterirse ne ala çünkü bu günden yarına aradaki farkın kapatılması güç, kazanılması olası görülmeyen ama açıkça da dillendirilmeyen daha nice yarışlar yaşanacak. Ve o yarışların da kayıp yarışlardan sayılmaması için bu mevcut yıpranmış kadroların uzlaşılarak yenilenmesi gerekir.

Artık örgüt gelişen ve dönüşen siyasetin atmosferine uyan doğrultuda uzlaşıları hayata geçirmelidir. Değişik güçlerce hiçleştirilmeye çalışan ortamda birlenip olgun bir uzlaşı örneği sergilemelidir. Bütünleşerek yılların sakatlığı ve sakarlığından artık kurtulunmalıdır.

Kurtuluşun ilk adımı olarak kongreler ve kurultay kurgusu akılcı öneriler ve birikimler doğrultusunda programlanmalıdır. Tüm kavga mevkilenmeye yönelik, mevzilerin derin kazılmasına dönük olmamalıdır. Siyasi etiğe ihanet edilmemelidir.

Bilinmeli ki kızgının ve kırgının kurşunu hava kadar ağırdır. Akıl ve gönül süzgecinden geçirilmeden atılacak her adımın sonucu da baştan bellidir. Ayrıca belirsizlik veya bezginlikle yol uzar söz kısalır. Onlarca sebep varken çağın değişimlerine, değişikliklerine karşı durup tarihsel ve dinsel manada yoğrulup, önyargılı ve tutucu yaklaşmak yanlışına bir daha bir daha düşülmemelidir. Bu fırsat eşitsizliğini yaygınlaştıran yaklaşım hiçbir ideoloji ile de bağdaşmaz.  Ama her fırsatta nedense uygulanır. Sonuçta devlette, toplumda ve siyasette karşı devrimcilere pabuç bırakılır.

O yüzden uzlaşı kesin şart. Bu değişmez bir durum, kader kısmet değildir, ne yazık ki öyleleştiriliyor…

O halde partinin temel dayanağı örgütü ve örgütlülüğü olduğuyla övünenler ilkesel ve bireysel özgürlük duyarlılığını savunmak ve göstermek durumundadırlar. Uzlaşıyı egemen kılarak gelişmenin ve değişimin önünü açmak zorunluluğundadırlar.

Artık partiyi çevreleyen tüm unsurlarca bile kanıksanmış bir fonda ve tonda ilerlemek hepten gerilemektir. Geriledikçe sözle gericiliğe karşı durmak olmaz. Her aşamaya seçilme garantisini sağlama solculuğundan da vaz geçilmelidir. Bu metodu iyi bilenler ve uzlaşışız uygulayanlar kadrosal manada da halkına yabancılaşır. Bu yolla gelinen merciler feci şekilde yeni batışları günceller. Artık bu acı gerçek görülmelidir. Ve ona göre davranılmalıdır.

O yüzden niteliğin aritmetiğe ezilişinin önü kesilmelidir. İçsel demokrasi artık alışılageldiği gibi işlemez, işlemiyor. Ayrıca bu tavırda ısrar demokratlık da değildir. On yıllardır ağzı açılan yeni yüzler, yeni sesler, yeni isimler der, yalandan hassaslaşır ama en hassas zamanda yersiz ve gereksiz davranır. Ülkenin ve siyasetin geleceği açısından bu blok kadrolaşması ve kadrosal bloklaşma kendi içinde ahde vefayı dahi uygulamaz. Mevkilerin yitirilmemesi adına yapılanlar akla zarar. Örgüt ve siyaset birleşmeyi birleşip güçlenmeyi öngörmeyip tercihlerin küçültülmesi ve referanslara bağlı çizgiden devam ederse yine yüzlerin gülmediği yarınları yaratır.

Uzun yıllardır tüm yapısal genişlemesi en alttan en üste yüz, yüz elli kişi etrafında şekillenen bir çekirdek yapının egemenliği artık engellenmelidir. Bu egemenlik sürdükçe yarın yine ayni isimlere sığınılır ve sığlık devam eder. Oysa kimsenin kırılıp gücenmeyeceği, darılmayacağı bir tablonun uzlaşı ile kurulması herkesi mutlu eder.

O halde bu kongre ve kurultay süreçlerinde örgüt siyasetin bulanık atmosferinden uzlaşı merkezli kurtarılmalıdır. Partide ve siyasette uzlaşı hayata geçirilmelidir.

Yolculuk orayadır…”

ADAYIM VE DELEGEYE GÜVENİYORUM…

ADAYIM VE DELEGEYE GÜVENİYORUM…
Flaş Haber
21 Ekim 2017
Muhalefette geçen uzun yıllardan sonra ilçe başkanlığına adayım. Adayım ve kim ne derse desin aldırmıyorum. Çünkü örgütüme ve delegelerimize güveniyorum…
4
Fontu Büyült Fontu Küçült100%
ADAYIM VE DELEGEYE GÜVENİYORUM…
 
Muhalefette geçen uzun yıllardan sonra ilçe başkanlığına adayım. Adayım ve kim ne derse desin aldırmıyorum. Çünkü örgütüme ve delegelerimize güveniyorum…
 
Bu parti içinde geçen otuz yılların deneyimiyle biliyorum ki; bir sosyal demokrat partinin temel dayanağı örgütü ve örgütlülüğüdür. Bu hiyerarşi üye, delege ve yönetici üçgeninde hayat bulur. Bu buluşma da temel etken ise yerelde ve genelde itibar görmek, seçimleri kazanmak, yerel ve genel idarede söz sahibi olabilmektir.  Bu bağlamda yeri ve zamanı geldiğinde yönetici olmak isteyenler çıkarlar ve kendisine en etkin rol biçilenlere, yani üyelere, delegelere tek tek seslenirler. Ancak her defasında boşa gider. Gider çünkü önceden sözler verilmiş, iş tepeden bağlanmıştır.
 
İşte bu kez öyle olmayacağını görüyorum…
 
Çünkü çağdaş demokratik sol siyasetin ve ana siyasal kuruluşunun emekçileri, üyeleri ve delegelerimiz bu kez çoğulcu katılımcı demokrasi değerlerini gözeterek gerektiği gibi davranacaklar. Adaletin vazgeçmez savunucuları olarak hak ve adalet gözetecekler. Gereğini yapacaklar.
 
Bu kez gücünü halktan alan bir siyasi inancın neferleri olarak, usanmadan yılmadan yıllardır her türlü hezimete karşın, bitmeyen mücadeleye destek verenler sol vuracaklar, değişimden yana tavır koyacaklar. Bu gittikçe daralan çemberde, siyasal yaşamda görev almayı onurlu bir toplum hizmeti saydıkları, siyasi görevleri özel çıkarların önünde tuttukları için özgürce taraf belirleyecekler.
 
Onlara, delegelerimize canı gönülden güveniyorum…
 
Nasıl ki; Özel yaşamlarında, işyerlerinde, işlerinde, üyesi oldukları STÖ’lerde, derneklerde, evde, sokakta, mahallede, evlerinde yani hemen hemen her yerde her ortamda sosyal demokrat ilkeler ve ideolojilerini korkusuzca savunuyorlar aynen o doğrultuda; bu kez asla korkmayanlara destek verecekler.
 
Şu fakir ilçede uzun yıllardır akçalı bir karşılık görmeksizin ve de iş aş beklemeksizin fedakârca, cefakârca, yılmaz yürekle durmaksızın çalışanlar onlar. Onlar seçimlerde içlerine sinse de, sinmese de öyle veya böyle belirlenmiş adaylara katkı sağlar ve oy verirler, verdirirler. Girilen her seçimin kazanılması için umut saçarak gece gündüz, yağmur çamur demeden, yemeden, içmeden çabalarlar. Üstelik insanüstü gayret gösterirler. Asla çalmaz, çırpmaz bütün yoksunluk ve yoksulluk içinde güzel yarınların kurulması için çırpınırlar. Partinin başarıları ile övünür, yapamadıkları için, yapılmayanlar için dövünürler. İşte o yüzden bu kez ciddi ciddi düşünerek seçecekler.
 
Tüm bunları yaşamış biri olarak ilçe başkanlığına resmen adayım ve bu nedenlerle de örgütüme ve delegelerimize güveniyorum…
 
Evet, onlar onay vermedikçe bu toplum asla gerisingeri yürütülemez, döndürülemez, biçimlendirilemez. Asla keyfe keder, kader kısmet yönetilemez. Yönetsel kadroların bırakın bir kısmını, hiçbiri yandaş ve paydaşlardan belirlenemez, mevkilere getirilemez, koltuklara oturtulamaz. 
 
Bu kez partinin yönetim kadrolarının sol, solun solunda kimliklerden oluşmasına aktif tavır koyacaklar ve parti içi bütünleşmeyi onlar gerçekleştirecekler. Elbette gerçekleştirirler, onlara gerçekten ve yürekten güveniyorum…
 
Onlar bu kez sorumluluk bilinciyle, başarılı, bilgili, birikimli, eğitimli, deneyimli, emekçi kadroların yolunun açılmasına izin verecekler. Umuyorum ki verdirmezlerse de verecekler. Verdirmeyeceklere de hadlerini bildirecekler... 
 
Bu kez yetenekli ve yeterli gördüklerinin önünde asla engel olmayacaklar. Partiyi bu kez doğru yönlendireceklerinden hiç kuşku duymayanlardanım.  Çünkü örgüt tabanındaki beklenti besbellidir, tamamıyla budur ve zamanı da gelmiştir. Başka çare yok bu kez doğru yönetecekleri seçecekler.
 
Ayrıca delegelerimizin tek amacı var sömürünün ve sömürgeciliğin önlenmesi. Yegâne istekleri budur. Tüm insanlığın özgürlüğü, demokrasi ve toplumsal barış beklentisi içinde kavrulurlar. Ve en son kendilerini düşünürler. Tüm hayatları bu değerleme üzerine kurgulanmıştır. Bunca katkı ölçütünde partinin de ülkenin de gerçek sahipleridirler. İşte bu yüzden gelenek ve yenileşme, değişim ve dönüşüm çerçevesinde geçmiş ile geleceği bütünleştireceklerdir. İşte bu nedenle onlara güveniyorum…
 
Ülkede demokrasinin kurumsallaşmasından başka hiç derdi olmayanlara, partide yeni bir yönetsel üst yapı kurulurken parti içi demokrasiyi çok görmek asla iyi niyetle açıklanamaz. Hızlı kalkınma ve hakça bölüşme üzerine kurumlanmış bir iktidara yolculuğun yerelden genele delegelerimizin tavrıyla belirleneceğini ve şekilleneceğini görüp, duyup, yok sayanlar çok yakında gerçekle yüzleşecekler.
 
Evet, parti içi seçimlerde örgüt güç ve ivme kazanır. Parti içi yarış parti içi barışı da gerçekleştirir. Yarınları aydınlatacak partiyi güçlendirecek delegelerimiz bu kez kavga ve kaos siyasetine prim tanımayacaklar. Buna güveniyorum. Bu kez çağdaş normlarda bir yaşam düzeyine ve düzenine kavuşabilmenin ve evrensel ilkelere sahip çıkabilmenin gereği önyargılı ve tutucu yaklaşımlara da takılmayacaklar. 
 
Bu kez sosyal demokrasiye yakışır ve yaraşır olgunlukta gerçekten özverili hizmet edecek kadroların uzun yıllar sonra bir küçücük fırsat yakalamalarına izin verecekler…
 
Ya tersi olursa tüm emekler boşa gider, enerjiler boşu boşuna harcanır, yetersizlik güncellenince de tabandan tavana en geniş yelpazede küskünlük başlar. Halkoyu bu küskünlüğü her defasında fark edince de seçimlerin birbirinden farkı kalmaz. Günler çabuk geçer, seçimler ezer geçer, başka seçimler gelir kapıya dayanır. Fark kalmayınca da fark kapanmaz. Ve hep ayni hüzünlü son ile karşılaşılır…
 
Ancak bu kez umuyorum ki, her şey çok farklı olacak. Güçlü ve keskin bir aday olarak buna yürekten inanıyor ve farkı görecek delegelerimize sonsuz derecede güveniyorum…

İLÇE BAŞKANLIĞINA ADAYIM…

EVET, İLÇE BAŞKANLIĞINA ADAYIM…
Flaş Haber
13 Ekim 2017
Evet, Esenler ’de CHP İlçe Başkanlığına söylendiği biçimiyle “solun adayı” olarak aday oldum. Ama solun da solunun adayı olduğumu biliyorum…
1
Fontu Büyült Fontu Küçült100%
EVET, İLÇE BAŞKANLIĞINA ADAYIM…
 
Evet, Esenler ’de CHP İlçe Başkanlığına söylendiği biçimiyle “solun adayı” olarak aday oldum. Ama solun da solunun adayı olduğumu biliyorum…
 
Cumhuriyet Halk Partisi Esenler İlçe Başkanlığına aday oldum çünkü özellikle son günlerde iyice sarsılan parti içi güvenin ve yitirilen saygının yeniden tesisi gerekiyor. Bu karşılıklı keskinleşen tarafların halledebileceği bir iş olmaktan çıktı ve de zorlaştı. Hak, hukuk, adalet, demokrasi, özgürlük, barış ve partide emek öncelikli yükselme esası hep hiçe sayıldı. Sadece bunları gerçekleştirmek, gerçekleşmesine çalışmak için aday olmuş olsam bile yetmez mi?
 
Kim ne derse desin önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek kongrede, ilçe başkanlığı için en güçlü aday benim. Çünkü CHP’ye yıllarımı verdim. Birileri gibi tepeden inme politikacılardan olmadık bir ömür politika ile geçti diyebilirim. Ve her zaman sade bir üyesi olmaktan bile gurur duyduğum partimde artık daha fazla görev yüklenme zamanımın geldiği inancındayım. Asla tükenmeyen bu inançla örgütümün ve saygıdeğer delegelerimizin onayıyla yönetsel eylemliliğe daha yoğun zaman ayıracağımı, partime çok daha fazla yararlı hizmetlerde bulunacağımı düşündüğüm için adayım. Eğer en ufak bir tereddüdüm olsa çıkmam bu yola. Ayrıca mevcut yönetimi de zamanında çok iddialı gelişine rağmen yeterince başarılı bulmuyorum. Neden daha iyisi olmasın ki? Ve toptan yıprandıklarını görüyorum. Artık böyle gitmez. Eski yapıyla devam yenilgileri tekrarlamak, seçimleri baştan kaybetmek olur. O yüzden yeni bir ses yeni bir nefes gerek diyerek başkanlığa aday oldum. 
 
Çünkü artık partinin Esenler’de solun solu bir anlayışla yenilenme zamanı gelmiştir…
 
Özellikle ülkemizin içerisinde bulunduğu zor koşullar hepimizin malumu. Bu zor koşullarda ülkemizi aydınlık yarınlara çıkartabilmek için partimiz ve partililerimizin her zamankinden daha çok çalışmaya, sevgiye, beraberliğe ve sağduyuya ihtiyacı var. Elbette Esenler zor bir ilçe. Memleketin de sol siyaset adına en zor yeri. O nedenle kimsenin diğerini ötekileştirmeyi kendinde hak görmesi doğru değil. Ve çıkış yolu da bu değil. Asıl olan el ele vererek, sır sırta dayanışarak her zamankinden daha çok çalışma gerekliliğidir. Maalesef bu her defasında siyasal çıkarlar doğrultusunda es geçiliyor.
 
Günden güne rasyonel irade de kaybedilmiş durumda. İşte o nedenle bu günden itibaren kadrosal bir devinim şart. Ve kongre sürecine kadar ve kongrede herkesin üzerinde ciddi ciddi düşünmesi ve özeleştiri yapması gereken konular var. Kırgınlık ve ayrılıkların giderilmesi, ayrılıkların önlenmesi ancak yenilenen ve nitelikli bir yönetsel yapıyla olasıdır. Sırf bu yüzden bile olsa adayım.
 
Ne yazık ki epeydir kamuoyunda söylenegelen iyice ivme kaybeden partimi yüceltmek ve hak ettiği mertebeye çıkarmak için adayım. Başta parti içi demokrasi gönüllüsü olarak ve geriye giden memlekette demokratik, laik ve hukukun üstünlüğüne dayanan sosyal bir devletin varlığını hepten kaybetmemek için kollarımı sıvadım. Çünkü başka çare yok. Evlatlarımızın yarını için siyasal öncülerimizin dediği gibi çizmelerimi giydim. Parti programı ve tüzüğümüz çerçevesinde geniş projeksiyonu ve hedefleri olan, sol değerlerle yoğrulmuş, sürekli eylemselliğe inanan birisiyim. Elli yıllık bir Esenlerli olarak biliyorum ki doğru eylem ve doğru kıdem doğrultusunda parti tabanımız halkla buluşacaktır.
 
Bu geç kalmış buluşmada elbette genç kadrolara ve kadınlara gereksinim hat safhada. Maalesef onların yıllarca yok sayılmışlığının faturası seçimlerde alınan oylarla sabittir. Bu yüzden hepimizin bir adım önünde ilerleyen gençlerimizin ve özverili kadınlarımızın hak ettikleri biçimde siyasete kazandırılması şarttır. Sırf bu yüzden bile olsa aday oldum.
 
Ayrıca başarının anahtarı olan siyasi birikim, dürüst yönetim, hoşgörü, samimiyet, emek, yerele özgü disiplin, strateji, temiz bir geçmiş ve kimseyi kimseden ayırmayan bir yönetim mekanizması oluşturmak için aday oldum. Çünkü Esenler’de son yıllarda parti içi güven iyi yönetememek yüzünden hepten sarsılmıştır. Hoşgörünün yerini birbirine hor bakmalar almıştır. Ve saygı resmen yok edilmiştir. Saygınlık yıpratılmıştır. Her kaybedilen vazgeçilmez değerin ve değerliliğin yeniden tesisi için birilerinin çok ama çok çalışması gerekiyor. İşte kendinde bu gücü görenlerle yola çıktım. Aday oldum. Eminim süreç ilerledikçe kortejimiz daha da güçlenecektir. Ve o nedenle de en güçlü aday benim.
 
Çünkü her daim olduğu gibi kazanıp da kaybedenler kulübünde yer almayacaklarla Esenler’de özlemle beklenen bir sol çıkışı gerçekleştireceğimize yürekten inanıyorum. Bu kez bir ilk yaşanacak ve asla güdümlü ve kumandalı değil ama uyumlu ve dirençli bir siyaseti egemen kılmak gerçekleşecek. İşte sadece bunun için adayım. Şahsi çıkarları değil, toplum çıkarlarını düşünerek artan ve biriken sorunlara çözüm önerileri sunmak ve çözmek için aday oldum. Dünü iyi okuyup geleceğe umutla bakmak için, umudu yarınlara taşımak için adayım. Hiç kimseyi ötekileştirmeden, birleştirici ve bütünleyici olarak, emperyalizme, vahşi kapitalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı hep beraber bir arada mücadele platformları kurmak için aday oldum.
 
Tek hedefim öncelikle partimin yerelde ve genelde iktidar olmasıdır. Solun solu bir anlayışın halkla birlikte neler yaptığına ve yapacağına tarih kanıttır. Ve bu tarihsel gerçekliği kongremize sunmak üzere şimdiden çalışmalara başladık.  Kimse alınmasın ama tüm hazırlıklarımızı solun da solu temelinde yapıyoruz. Örgütümüz Esenler’de uzun zamandır beklediği ve unuttuğu bir kongreye şahit olacak. Ve biz değil CHP kazanacak.
 
Eğer biz kazanıp CHP kaybedecekse, kendi payıma böyle kazanma da istemiyorum…