30 Kasım 2011 Çarşamba

”ESENLER” SİBER KURUNTULARI!

Yerel Haber  

”ESENLER” SİBER KURUNTULARI!
03-12-2010 / 12:12


Siber sızıntı, Türkiye karasularına gireli beri ister istemez bir kara delik oluştu. Artık bir gönül borcu mu var, yoksa yapı taşlarını mı yerinden oynattı veya oynatacak bilinmez. Bana mısın demeyenler çığır açma sevdasıyla tuş oldular bir anda, durduk yerde. Ateşle oynamak buna denir işte; “Çıkmış AKP bülbülleri öter ABD’ye.” Kendi kendini jurnallemek yarışında ipi göğüsleyenler yeşil kartları koydular cüzdanlarına


”ESENLER” SİBER KURUNTULARI!
Siber sızıntı, Türkiye karasularına gireli beri ister istemez bir kara delik oluştu. Artık bir gönül borcu mu var, yoksa yapı taşlarını mı yerinden oynattı veya oynatacak bilinmez. Bana mısın demeyenler çığır açma sevdasıyla tuş oldular bir anda, durduk yerde. Ateşle oynamak buna denir işte; “Çıkmış AKP bülbülleri öter ABD’ye.” Kendi kendini jurnallemek yarışında ipi göğüsleyenler yeşil kartları koydular cüzdanlarına.
Bu internet gazeteciliği hiç de fena iş değilmiş. Zamanı mekânı iyi kestirmek ve uyku ölümün kardeşidir deyip, uyurgezerlerin rüyasına girmek yeterliymiş. Adam evladı olmak varsa serde biraz zor ama bakacağız hal çaresine. Başına buyruk hayatımızı disipline edelim derken, güneşe uzayan yollarda boşuna kavrulmuşuz. Etik metik derken katık olacağız wikileaks ayak takımına. Bundan sonrasını Allah bilir ama kul da sezer.
Bize de her gün bölgesel, yöresel, yerel bilgi ve belge akışı var. ABD’de siber balon patladı, gamı kasaveti yine bize düştü. Oysaki kırk hırsız bir çıplağı soyamaz. Esenler’in bize ulaşan siber kuşku ve kuruntularını önemsiyoruz elbette. Ayrıntılı yayınlamasak bile zaman zaman satır aralarına sıkıştırdık, muhatapları için. Ne demişler bin bilsen de bir bilene sor. Dillere destan olacak ne varsa ortaya serilmesi, arenaya sürülmesi moda artık. Kabak karpuz, kelek kavun tarlasına döndü koca dünya.
Siber kazıntı olmamak için; ekmek elden su gölden her kim yaşıyorsa şöyle bir aynaya baksın şu günlerde. Devlet malıyla caka satanlar, devlet malı deniz yemeyen domuz diyenler; elinizi ayağınızı öpeyim dememek için, mahkeme kapılarında “kavakta nar olmaz, kötülerde ar olmaz” durumuna düşmemek için, eldeki avuçtakinden olmamak için tüm ilişkilerini bir gözden geçirsinler bakalım.
Siber alemde ”yüz kitabında” aklı sıra dost bulmak için yorum yazanlar, devletin kurumunda yönetim kurulu üyesi olup ihalelere girenler, ihaleyi alıp yıllarca işletmecilik yapanlar, erkin başında olup yetkilerini kendi şirketleri için kullanıp nasiplenenler, hem kamu görevlisi hem işadamı olanlar, belediyenin kiracısı konumundaki belediye yöneticileri, meclis üyesi olup kamuya ait kafeterya ve restaurantları işletenler, kültür merkezlerinde, park ve bahçelerde kültürlü eşrafa nargile servis eden kart sahibi yakınımdır olanlar, halı saha ve çay bahçelerini neredeyse bedavaya işletenler, kamunun zararını görmezden gelenler, ihalenin elden gittiği görülünce gerekçesiz iptal edenler, yalandan tanık olanlar şahit yazdıranlar, köşe başlarını tutup temiz kalma becerisi gösterenler, boş çuval ayakta durmaz deyip bir iki yıl daha sürecek sıcak para akışından haklı haksız dolduranlar, zehir akıllı parselciler, iş bitiriciler, her işi kitabına uyduran toplum mühendisleri, ey Esenler, Esenlerliler gün gelir çanak çömlek patlar.  “Mahkeme kadıya mülk değil ki”…
Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır. Sabır taşı eriyince kimlerin yüzü kızaracak şimdiden belli, wikileaksa filan da gerek yok.  
02.12.2010
erdoğan aksu 

Hiç yorum yok: