29 Kasım 2011 Salı

Erdoğan Aksu-HOŞÇAKAL BABA...

Erdoğan Aksu  

HOŞÇAKAL BABA...
 
Email: yerelgazeteci@hotmail.com

Bu son fasıl baba. O yüzden çok kısa görünse de çok uzun olacak yüreğime kanaviçe gibi işleyen el yazması metinler. Gönlümün son Haykırışı olacak bu ve bir daha ne zaman, nasılı asla içermeyecek. Mermer tabletlere kazınmış, kara iklimin sert insanı olarak adın daima yaşayacak.
 
 
 


HOŞÇAKAL BABA...

Bu son fasıl baba. O yüzden çok kısa görünse de çok uzun olacak yüreğime kanaviçe gibi işleyen el yazması metinler. Gönlümün son Haykırışı olacak bu ve bir daha ne zaman, nasılı asla içermeyecek. Mermer tabletlere kazınmış, kara iklimin sert insanı olarak adın daima yaşayacak.

Yanımdalığın, yarenliğin, yoldaşlığın için sağol, baba. Babam olduğun için, her şey için, her şeyin için sonsuz teşekkürler. Nur ol... Ya birimizden birimiz yaşamaz ise diye korktum durdum yıllardır. Sonsuza dek sürmeyeceğini bilsem de hep var olalım istedim. Birlikte yaşayalım istedim.

Hayattan alacaklıydık çünkü. Birlikte yaşamak adına oldukça yüklü alacağımız vardı kaderden. Ama sen bizi borçlandırdın. Yine isyankar, yine sitemkar olacağımız keskin bir yara açtın yüreğimizde. Küçücük bir evrene hapsettin bizi, özgürlüğe uçtun.

Kızgınlığını özleyeceğim, baba. Hem sosyal, hem demokrat kimliğini taşıyacağım göğsümde hayatta kaldığım sürece.Tavla oynadığımızı farzedip, feverana başladığını düşleyeceğim her sinirlendiğimde. Mars ettin bizi baba, iki mars bir ters.

Rozetini takacağım yakama, sokaklarda gezip dolaşacağım. Çınaraltı`nda demli bir çay içeceğim. Sarıyer`de börek yiyip, Sarayburnu`nda denizi koklayacağım. Burnumda o çok sevdiğin yosun kokusu, o tuzlu ıslaklığı içime çekeceğim her daraldığımda. Öyle sıkı kucaklayacağım ki deli dalgaları, iliklerimde hissedeceğim seni.

Gözlerimi her kapadığımda parlayan o keskin orağı göreceğim. Kızgın alev, güneş rengi orak, karşımda parlayacak, tam burnumun ucunda. asla korkmayacağım... 

Ağır bir çekiç beynimi dövüyor. Boğazım kuruyor, yüreğim kanıyor, eriyorum yavaş yavaş. Baba kaybetmek, Ata kaybetmek böyleymiş demek ki...

Arınacağım kısa sürede. Direncim olacak her sıcak gözyaşı damlası. Damlasına kıyamadan her zerrede fırtınalar koparacağım. Ve o fırtınalar benden sana selamlar taşıyacak yıllar boyu.

Bana can veren, kan veren canım babam. Kanım, kandaşım, arkadaşım, yoldaşım...artık yoksun.

Gün olur çıkmaza girersem rüzgarları dinleyeceğim. Rüzgara kulak verip dikkat kesileceğim. İşte çok sıkıldığım o anlarda senden haberler ulaştıracak bana, kara yeller. Mutlaka ve ılık ılık eserek okşayacak aklımı. İlk yazda babanın selamı var uğultusuyla serinleyeceğim. Ve sıcak bir esinti olacaksın yüreğimde.

Sonbaharda ilk düşecek yağmur zerrecikleri ile vuracaksın camlarımıza. Gönülden bir merhaba ile buluşacağız, damlaların berraklığında. Safça, en temiz. Saflıkla yaşayacağız, yaşatacağız hatıralarını. Sevgiyle yeşerteceğiz o umudu, yeniden filizlendireceğiz bizden hiç esirgemediğin desteğinle.

Yazın emeğin teri, alın terinde ellerimizin tersiyle sildiğimiz ıslaklıkta,seni bulacağız. Tam tekmil, güneşin bize ulaşan yüzünde. Işık demetinde, rehavet veren sıcaklığında seni koklayacağız parça parça. Ellerimizde, gözlerimizde, yüzlerimizde kaçak bir öpüş olacaksın, bizi hasretle, hararetle kucaklayan. Yeryüzüne ulaşan enerji, yaz gülü olacaksın damarlarımıza.

Kışın yağan karda, yüzünün akıyla tane tane düşeceksin başımızın üstüne.Tertemiz bir evren sunacaksın ellerimize. Kirlenmişe inat, kirlenmişliğe düşman, aksularımızı donduracaksın. Apak bir vaat, söz, yemin olacaksın aklımıza doluşan. Hayat tılsımı olacaksın yanlızlığa inat garipliğimize. 

İlk yağacak karla dışarı çıkacağım, her fırsatta. Önce bir topak yapacağım, sulu kardan. Sonra elden ele dolaşacak, ellerimizi yakan kar topu. O topak sen olacaksın gittikçe büyüyen. Sevdiklerinin elini sırayla sıkan. En çok deniz özleyecek seni.

Korkmayacağım ölürüm diye. Biliyorum ki bekleyeceksin bizi bir yerlerde, koruyacaksın yine yeniden. Başımı yukarı kaldırdığımda, gözlerimi puslu göğe diktiğimde binmilyontrilyonca zerrecik olarak doğduğumuza ve pamuk pamuk süzülüp yaşamı kucakladığımıza dünya şahit olacak.

O şahit ki hayatta seni, en çok seni seviyorum, seviyordum can yoldaşım. Kanatlandın atlas maviliğe, o sınırsız boyuta uçtun. Kahramanca, yiğitçe yükseldin mutluluğa. Denizi karartan heyecanla. Hırslarımı bir kenara koyup, ayak izlerini takip edeceğim mevsim mevsim hiç sıkılmadan, usanmadan.

Rahat uyu...

02.06.2011

Hiç yorum yok: