28 Mart 2014 Cuma

“ALTI UMDEYE BASACAĞIZ O ŞEREFLİ MÜHRÜ…”

“ALTI UMDEYE BASACAĞIZ O ŞEREFLİ MÜHRÜ…”
     

Yarın yerel seçim var...

Yerel seçime bir kala, seçim propaganda sürecini ilçe siyasi partileri açısından değerlendirmeye hiç de gerek yok diye düşünüyoruz. Çünkü özellikle ilçelerde, illerde ve memlekette yerel seçimi yok sayan,  bir ahali ahvali varlığı ve genele nazar eden bir eğilim gözlemledik. Şu garipleştirilmiş ilçede yerel İktidarın değişmeyeceği beklentisiyle ve o kadar ayıba kayba karşın genel iktidarın değişmemesi gayretkarlığına arka çıkılırcasına kimse dokunamadı dokunulmazlara, asıl dokunulması gereken şeylere. Sanki hükümetin izin verdiği kadarıyla yetinildi, tivit, yutub kapandı seçim süreci bitti, gitti.

Yarın yerel seçim, önce ses kısıldı, sonra soluklar kesilir, daha sonra hesap kesilir, daha daha sonra Allah’ın yüce adaleti tecelli eder ve saltanat biter…

Bu yerel seçimde haksızca tüm yapılanlar, edilenler muhakkak ve mutlaka bir şekilde karşılığını bulacak. Alakasızca ve pervasızca güzel işler yapıldı, bal tutan parmağını yalar deyip duran, haddini, hududunu aşan yanaşmalar da bir şekilde layığını bulacak. Yani sessiz çoğunluk belirleyecek her şeyi, partizan kılıklı amigolar değil. İktidar destekleri ve imkânlarından faydalananlar bu yerel seçimlere son noktayı koymaya çalışacaklar ise de, pek öyle görünmüyor bu kez, ne ilçelerde ne İstanbul’da, ne de memlekette.

Yerel seçim yarın; Diyelim ki, Yedi uyuyanlardan beter bir kör uyku sarmış beyinleri ve bu yerel seçim uyanma zamanı…  

Baskıya, kıskaca alınan ve sansürlenen; toylar, boylar, düğünler, dernekler, vakıflar, sendikalar, federasyonlar, işadamları, işkadınları, sanatçılar, işçiler, işsizler, öğrenciler, engelliler, erler, kadınlar, köylüler, kentliler, taşralılar varoşlar, çiftçiler rençperler, evliler, evsizler, yerliler, yabancılar, bu kötü gidişe yol verip vermemek, bozguna talana yalana çalana yataklık edip etmemek için bu kez topluca firesiz sandığa gidecekler gibi.

Ve alabildiğine mutlular veya yaşamdan tamamen umudunu kesmişler, hâkim düşüncenin tutsağı olmak yerine, yüreklerini kemiren kuşkulara Olur ya, ya olmuşsa endişesiyle geleceğe yön verecek bir manevra yapacaklar gibi görünüyor bu yerel seçim.

Tüm dünyanın kilitlendiği yasaklara, yalanlara ve talanlara alenen duyarsız kalınıyor her neden ise. Ve korku tüneline girilmişçesine yağ kandilleriyle aydınlanıp, saklanılıyor kıyı kuytu köşelerde. İzahı, mizanı, meali olmayan bir durum ama bu saklambaç oynamalar ve sinmişlik yerel seçim geçer, pazartesinden itibaren sonuçlara göre seçilen başkanın peşinde yılışık koşuşturmalar başlar. Başlar ama iş işten geçmiş, bir fırsat daha maalesef tepilmiştir.

Yalan yanlış ve haksız tüm yaptıklarına hatırlı tanık, hayırlı sanık arayan iktidar için, idareyi değiştiremiyorsak irademizden vazgeçtik döneminden, şimdi güçlü irade modası reklamlarına geçildi. Çünkü saçıp savrulan, kutulanıp kasalanan zenginlikten, ilk elden son ele, baştan bacağa tezelden aktarım sürdürüldükçe pay kavgası yerel seçim kavgasının önüne geçiverdi.

Yani tüm bu olumsuz olayları görmezden gelenler arttıkça sürdürülen hayat tarzı bohemleşiyor. Görmezden gelenler arttıkça artırıldıkça modernizmin içten içe, içten dışa bastırılmasını, para-iktidar ve ihtiras hırsını ve açgözlülüğünü tetikliyor. Kara paranın yanı sıra aşırı israf edilen beşeri ilişkiler de sosyal ve siyasal yaşamın yozlaşmasına eklenince hatırlı ve hatırşinas tanıdıkların bile “kitaba” rağmen kitapsızlığa meyil ettikleri ortaya çıktı.

Bu menfi meyledenlere meyletmişler de sandığa gidecekler gitmesine ama bu kez boşuna her türlü yüzdesel oran.  Çünkü evrenin derinliklerinde gizli kalmış ne kadar ukde uhde, ahde vefa, akde veda varsa sunuldu seçim arenasına ve akla kara görüldü. En titiz matiz davranmayı düstur edinmişler bile kumpas, montaj veya paralel şey yakıştırmalarına inanmaz oldular. Sosyo-politik denge çöreklenmeler ve çekememezlikler dengesizliği üzerine kurulunca, diğer nasırlaşmış tüm unsurlar da bu çarpık anlayıştan desteğini çekti.  Anlaşma bozulunca bu kadar da olmaz denilenlere her gün başka şeyler de eklenince, İktidar bu dengesizliğe densizce çanak tutarak kan kaybetmeyi önleyeceğini umdu ve gereksiz söylemlerle seçim önü kirletildi.

Yarın yerel seçim; Görülen o ki genel seçim havasına sokulan bu yerel seçimde iktidar partisi beklediğini bulamayacak. Çünkü çanak antenler bu sefer gerçekten ikiye bölündü, çanak çömlek patladı, patlatıldı…

Şeffaf sandıklar yarın okullarda kuruluyor. Yarınlar büyük, ihtişamlı, muhteşem, dev, devasa çılgınlıklara gebe görünse de, günlerdir yankılanıp duran olaylara, yalanlara ve yalanlamalara dur denilmedikçe başka idari modeller rejime montelenir bir anda ve hissedilmeden oylar kayar ve kaynar kazan. Sözde ülke yenilenecek ve rejim kökten realize edilecekti, halkının tüm anayasal özgürlüklerini sanal ve sosyal arenalarda engelleyen, banal bir dengesel kör döngü ve kör dövüşü yaşatan bu iktidar partisiyle buraya kadar.

Daha beter şeyler varmış, daha beter şartlar oluşacakmış öngörüsü ve endişesiyle ikinci düzenbaz fısıltının uğursuzluğunu uğrulara bırakarak, içlerinde fısıldayan o ilk lahuti sese göre tavır alacaklar, rey atacaklar da var Allah’tan.

Seçmenler belki de bu yerel seçimlerde verecekleri oylar ile yerel seçim olmasına rağmen on iki yıllık iktidardan bu ülkeyi kurtarabilecekleri bir fırsatla karşı karşıya. Seçmenler bu kez kötü söz ve yararsız kelimelerden medet umanları, başkanlık, cumhurbaşkanlığı düşüyle yatıp kalkanları, iktidar-hükümet-belediye nimetlerinden en aşırısıyla ve haksız nemalandıkça, faydalandıkça halkı unutanları, köhnemişliğin, kirlenmişliğin içinden temizleri, ulusu ve vatanı var eden temel değerlerden uzaklaşanlar ile hakiki vatanseverleri, velhasıl birçok şeyi eli varır yürekleri yeterse birbirinden ayıklayacaklar sanki.

Yerel seçim yarın ve durum bu; “ Seçmek ve seçememek işte bütün mesele bu”. Aslında tüm mesele seçilmişler diktasına doğru giden bu eğri büğrü, bol virajlı ve sonu uçurum olan bu yolda her halükarda yolunu bulmak değil doğru bir yol bulmak meselesidir. Eninde sonunda onlar doğru yolu bulacaklardır masalına da aldanmamak gerekir seçmek ve seçememek bağlamında. Çünkü dostlar gün olur değişir ama aldanışlar baki kalır.

Zinhar sakın ha arzuladığınız tablo gerçekleşince yıktı geçti, yıktık geçtik biçiminde gizli hülyalar içeren azgınlıklara ve böbürlenmelere de girişmeyin, sakının ve geri durun. İşte tüm tembihlere uymayan adam olamayan adamlara o zaman sorarlar en harbi sualleri, yanıtı en zor soruları. Seçmenin veya seçememenin sevabı günahı tek cümlede gizlidir aslında; kazanılan harbin gazisi çok olur belki ama kaybetmeyi de göze almak gerekir, yiğitçe mertçe.

Ok yaydan çıktı bir kere. Bedeli tek tip hükümlülük olsa bile biz, savruk-kavruk hükümran yasaklamalardan baskılardan asla korkmadan, Toprağın üstünü de altını da düşünerek, iki cihanda muzaffer olmak için, selahiyeti ehline, işi erbabına vermek için;

“ O şerefli mührü Altı Umdeye basacağız …”   

Hiç yorum yok: