2 Mart 2014 Pazar

GÖZLERİNİN ÇAPAĞINDAN ÖPTÜĞÜM HASRET 1

MOĞOL İSTANBULLU

O zamandan beri öyle
Gözlerinin çapağından öptüğüm
Üç kırıklı karneden hayat kurgusuna darbe
Hayatım kırık döküktü, geçti gitti
Boğazım yandı sigara içmekten yıllarca
Orta kahveye fallar söyleme sakın
O zamandan beri böyle
Fincan fincan döküldüğüm
Neresinden baksam ayrılık köprüsü
Gözlerinin çapağından öptüğüm
Sakın üzülme bırak hayat kuşunu özgürlüğe
Hasret yaksın yıksın düşlerimi, bırak aldırma
Orda bir yer filler mezarlığı, arama sakın
O zamandan beri güle
Delice delice aşık olduğumu söyleme
Benden çok yaşayasın emi doğrudur, lakin
Bülbül altın kafesinde şimdi, kuruyor gül
O zamandan beri şöyle böyle… İşte hayat
Gözlerinin çapağından öptüğüm…
Evet yine hayatım kırık dökük, felaket
Tek fark mentollü sigara içiyorum artık
Orta kahvemi söyle fal bakacağız birlikte
Neresinden baksam bir ömür haybeye
Gözlerinin çapağından öptüğüm
O zamandan beri yalnızım evet
O zamandan beri öyle…

ÇIFIT ÇARŞISI

Çıfıt çarsısında sözcükler beğendim, aldım.
Sonra henüz olgunlaşmamışlıkla
Denizaşırı heveslenip
Ardı ardına sıraladım.
Tek arzum vardı
Sözle değil özle anılmak
Özlenmek yani en candan
Sevişmeler yetmez ki
Yetmez çıplak ayak dolaşmalar kumsalları
Sıcacık bir kadın ve serin sular gerek aklıma
Unutulası gecelere ara verdirten sırlara can
Yetmez heyecan, yetmez ki canan
Sözcükler çaldım çıfıt çarsısından
Şiir tadında henüz olgunlaşmamışlıkla
Güpgüzel anlatmak hevesiyle
Yan yana sıraladım
Tek arzum vardı
Özü sözü bir siyah üzümüm, teklememek
Sana bir şeyler olmasın üzülürüm sonra
Kavuşmalar yetmez ki
Sonsuza bir adım yaklaşmak aklımdaki tek amaçken
Yetmez çıfıt çarşısından araklanan sözcükler
Bedeli neyse öperim beyler, veresiye sevmem
Sonra denizaşırı kentler
Ardı ardına dolaştığım
Tek arzum vardı.
Çıfıt çarşısından seni beğendim, alamadım.

MURADIM EYVAH

İlk harcı koydum
Boş temel çukuruna kürek kürek
Neslim dayan
İtirazlara hiç gerek yok aman
Bana ihtiyacın varsa eğer hiç çekinme
Nekahetten nikaha emek ister
Ev bark tören, şölen
Sığınakların başına gelenden sor
Meyveli ağacı kesme uyan, ormancı
Harap konağa konukluk üç gün sürer
Neslim soran
Bende hiçbir şey bulamayan acizedir
Kürek kemiğimde taşırım adını sanını inan
Adım bilen
Nursuza nur mucizesidir, dur anlamam
Sağ sol omzumdakileri de severim
Sevgime inan
Beş temel çukuruna kürek kürek
İlk harcı koydum…
Veled Dalin Amin…

EFENDİ YOK

Düşünen her insan gibi
İnancımın kölesiyim
Efendi istemem.
Farklı diller konuşulsa bile
Dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı varsa bile
Binlerce yıldır aynıyım
Efendi takmam
Değişemem çoğu insan gibi
Yedi renge ayrılırsa güneş ışığı ki ayrılır
Prizmadan geçmemiş haliyim ben
Milyonlarca yıldır aynı renk
Payıma düşen her neyse diye yanan, hakkımı
Efendilerle paylaşmam
Aklımı çelemez çelmelemeler, boş çeneler
Bildiğimce sorumluyum ben.
İnancımın kölesiyim.
Düşünemez değilim çoğu gibi evelallah
Her insan düşünür diye düşünürüm çağı
O halde varım ezelden.
Efendim yok
Farklı ziller çalınsa bile ebede dair
Binlerce yıldır midem zil çalsa bile delice
Değişemem çoğu insan gibi
Yedi tepeliden ayrılırsam günün birinde
İnancımın kölesiyim.
Efendi sallamam.
Düşünen her insan gibi…

AL SESİ

Amiyotrofik lateral skleroz
Tabiri amiyane trafik karıştı, boz yapboz
Orkestra uyumsuzca çalıyor marşı beynelmileli
Notalar birbirine karıştı kızım, yavrum
Sinir sistemi harap mahalledeyim.
Literatüre geçti siktimin lerozu, uyuzu
Üstelik atama bulaştı bulaşık yelloz, kokoz
Kasları uyarılmaya hasret şimdi.
Omurilik omurilik duy sitemimi, sinkafımı
İliği deliği omuru bol bedenden çık
Al siklerozunu başına çal
Skdirtme belanı dikdirtme deliğini, sistemini
Delirtme dellendirme aksuya doğanı
İbrişim kuşaklı dostumu kuşatma, bırak
O benim gerçek dostumdur ulen, tek adam
Sklerozladımın als sesi…
Başka adam bulamadın mı paçasına yapışacak
Ne sittiri boktan adın var lan senin, donuz
Amiyotrofik lateral skleroz…

AKIL ÇIĞI

Aklım senle uzaklaştığından
Öğrettiğince sıcak
Hayaller ötesindeyim
Hafızamla dans edeceksin orda
Estetiğinin kıvrımlarında yağmalanışsız
Yılların çizgilerinde usanmadan
Dans edeceğiz senle haftayımsız
Kapıları kilitli rüyada
Atalarımın diyarında
Üstüne basa basa hafifçe pusun
Eğlence dört duvar arası ancak
Öylesine, eskisi gibi ve sıcak
Aklım senle uzaklaştığınca akıllım
Kendimleyim hayal ötesi
Buz tutmuş kentte kör bıçak gibi
Aklım senle karıştı havaya
Uzaklarda birgün var güneşe gebe
İşte o günü göreceğim diye çabam
Söz verdiğince yakın ise öğretsin ya özünü
Veya upuzak ise, söz
Söz veriyorum ki bekleyeceğim orda
Çok üşüdüm iyi ki aklım senle.

UMUDA YÜRÜMEK

Umut olmasın mı?
Piyano çalmak gibi mesela ustalıkla
Babanın film müziğini usulcacık
Sevgilim çal
Vur patlasın çal oynasın, vur
Gülünçleşsin hayat parmaklarında
Biraz daha ışık dost evine layık
Kara tuşlarda gezinirken parmakların
Açıkta unutulan düşler sıcacık
Sevgilim çal
Çal ama beyazlara hiç dokunmadan
Çünkü beyaz tuşlar sensin
Biz bir olsak, birlikte, beraber
Ve birdirbir oynasak örneğin çayırlarda
Meraklı gözlerinde umut, çocukluk işte
Sevgilim kal
Hep böyle çocuksu ve binbir demet gül
Cin lambadan çıktı usulcacık
Babanın film müziği susturulduğunda
Elim yetişirse eğer beyaz bastona
Cam kavanozda yeniden tazeler umut
Yürümek senle mesela usumda…
Olmasın mı umudum…
Sevgilim gel…
Her şey el ayak tutarken reva.

FİLİZ SÜRMEK EMRİ

İçimde filizlendi emri sabit
Kadrine can dayanmaz
Saplı iğnenin ucundaki akıl
Damla damla, kristal
İstiridyeden çıktın sanki
Dilbalığı dilbaz bal
Mürekkep yalamakladır oysa
Erişim ve evrim
Ve illaki devrim
Şamdandaki nur ile gölgesini
Ve zamansız doğanı, öleni
Ana kiriş ile merteği ve yan dikmeleri
Ve bizatihi doğayı
Er vakit anlamak anlamak anlamak…
Ve anlayıp anlattıkça ehil
Kadrine can dayanmaz
Ve terminoloji
Ve muhakkak ama muhakkak
İçinde filizlenir görsel armoni
Seyrine can dayanmaz.

KÜPE DELİĞİ

Güneşin batacağı en hayırlı gün
Kokular süründüm
Acil durum
Aklım tertemiz
Yaradıldım
Kıyamet iki ayak ötemde
Hasedinden çatlıyor iblis
Neden ayrılayım ki habibimden
Lütfen kavgasız belasız
Asil durum
Salına salına yürüdüm
Aslım tertemiz
Yaradılıştan
İki adım ötemde kısmet
Hasedinden patlıyor şeytan
Benliğim beslenecek süresiz
Güneşin doğacağı en hayırlı gün
Korkuları süründürdüm
Akıllıca saçıp savurdum
Yaranamadım
İğne ucuyla kazmıştım aşk kuyusunu
Kulağındaki küpe deliğince kolay
Sevgim tertemiz
Severim yaradandan ötürü
Güneş sıcak, yakacağı besbelli.

ESNAF SAFLIĞI

Yelkeni şişmiş yüreğimin
Gövdem rüzgara benzer
Yavaş yavaş çıldırırken deniz
Ruhu güzelim
Bata çıka dalgalarla sevişiriz
Dibi tutmuş dünyada
Katalizörümsün
Yıkılıp yırtılanda yüreğim
Gülüşün rüzgara benzer
Uzatır uzatırsın çok geç olmadan
Yardım elini eminim.
Şişmiş gözlerin içimde
Emrettiğince direndim kabaran denize
Dehlizlerinde yolumu yitirdim piramidin
Ruhu güzelim
Dibi delik dünyada seni aradım.
Eyvahlar olsun rüzgar dindi
Artık meçhul kayalar erir meçhulde
Eşsiz dalgalar hangi kıyıya vursa
Hangi meçhul kayaya sürüklerse varsın sürüklesin
Bayram gelmeden elini öptüğüm
Gövdem eskisinden beter… Şimdi.
Yelkeni solmuş yüreğimin
Yavaş yavaş çıldırıyorum deniz…

TERBİYE SİZE KAR

Düşünemiyorum vakit dar
O güzelim izleri ve
Cümle harı harsı kapakladı
Terbiyesiz kar
Yalanlar var
Hastalıklı yaratılar durağındayım
İlaçlar pişman
Tedavisiz aşk yarası
Düşlenemiyorum akıl dar
Söyleyemiyorum da güzelim açıkça
İzlerini bürümüş güzelce ve
Uzun geceleri bölüyor ortadan ikiye
Terbiyesiz kar
O güzelim hisleri histerilice yaşamakta
Adam sende deyip geçmek de var
Pamuk pamuk davete uymak da
Yeter, yeter artık çalsın davullar
Düğün, yemeği nar, eriyorum
İşlediğim günahları düşündüğüm vakit
İzinsiz yar, buzdan mezar
İçinde sevapla iyilik de var
Aşikane niyetlenmişliklere vakit dar
Aşikare mahvolmuş o güzelim yıllar
Penceremdeki gururu incitmiş yalanlar
Yağan kar
Yalandan ağlar
Babasının kollarında bulutlar
Hiç şansı yok ki düşlerimin napim
Hastalıklı yaratılar durağındayım…
Donmuş kalmış dünyam.
Dikilip durmaya çalışarak yaşamanın özü
Yortusu tortusu başka far, fark edince
Dar vakit, neler kaybettiğimi anladım.
Düşündürten kar
Bembeyaz düşler durağındayım
Kapkara bir yılsonu geçti, kapkara
Yağmadı gitti terbiyesiz, arsız
Cümle kapılar kapalı, açmadı kilidi
Terbiyesiz kar
Sağaltmadı hastalıkları, kandiller boş
Yeni yılmış ne edeyim, banane
Başı kıçı oynar günlerin, bakmışsın
O güzelim izleri siler güvenilmez ki, yar
İzlerini terbiyesizce örter
Emsalsiz yar… Nerdesin? Bak yağıyor
Terbiyesiz kar…

KÖR FIRTINA

Kötü bir his var içimde
Babam öldüğünde ölürüm ben de
Miras kalmayacak ki bana devasa
Servet, altın zincirli köstek, falan filan
Acı kalacak yaralayıcı sadece
Masal gibi yaşamışlıklar, yaşanmamışlık veya en içten
Elbet dayanmak zor böylesi ızdıraba
En iyisi ben ondan önce içmeliyim
Palas pandıras gül şerbetini iştahla
Köstek olma bana melek sus.
Göster melekeni, yere çakıldı dilek taşı
İndir indir, indir perdeyi bi hamlede
Babalar ayakta ölür, çocukları kucağında.

YAP İŞLET DEVRET

Yapbozlarla uğraştım yıllar yılı
Dağınık parçalar hep sen
Ve yine o resim
Yağışlarla ıslanmış güzelliğinle taptaze
Uzayıp giden listeye giren
O gün bugün en değerlisisin inan
Doğduğum günden berisi
Aşk köprüsünden yere, denize, göle
Düştüm yalnız yapayalnız ben, sensiz sen?
Ve işte o güne
Değmiyor artan çarpıntılarım sele sepken
Dağınık parça püskül anılarımdasın hep
Yobazlıkla uğraştım yıllar yılı
Ve yine o resim
Yakarışlarla uslanmış yüreğimde yangın
Piyasadan çekilmek gerek artık
Aç susuz, güneşsiz yaşamaktansa biçare
Henüz geç değilmiş bilip, direnip
Dağınık  parçaları birlikte…
Ve işte gün o gün…
Doğmayacak sandığın güneş bir bakmışsın
Tam, tam tepende.
Doğduğum günden beri en canlısı.
Doğduğum günden beri en hayırlısı
Işınlarla ıslanmış güzelliğin taptaze
Ve resim işte o resim.
Yapbozlarla uğraşmayacağım artık.

DUYARSIZLAŞIM

Doruk noktasında kılavuzluğunun
Dost edindiğim putlar
Yarı belinden çatlar
Putperestlik de bir noktaya kadar canım.
Uyarıp durma oluşum sürecimi
Beynim dayanmaz patlar
Sevgi çemberi boynumda sır
Çiçekten çelenk mavi nazar
Kaçınılmaz sona kıpır kıpır, şimdi
Uslanmak olmaz.
Az kaldı.
Bilinçaltımda sarı kum taneleri
Altından bir heykel olur sahilde
Zemberek kendiliğinden boşaldığında
Hayal kurmak gerek
Sırf bu yüzden acıları yüklenirim kolaylıkla
Olmadık anda kılavuz insanca sarsılır
Sanırım toparlanmak gerek
Doğrultusu kaymış hayatımın hep kahır
Hayatım, bedeli ağır mı ağır doğrusu değişimin
Amaçlanan yolda putlar kar altında çatlar
Buzdan kılıçlar gökten yere çarpar
Kelle avı durmaz,
Az kaldı.
Yaylım ateşinde ölecektim hani, pusuda
Tanışların elinde patladı dünya
Doruk noktasında kılavuzluğunun
Kılavuzu karga olanın, misali…

ŞAYET YANIKSA MEKTUBUN UCU

Alçak gönüllüce severim
Şayet sende
Tartışabileceksen dünyayla kavgasızlığımı
Kusurların gizinde
Saklanmadan
En şiddetli hallere aldırmadan gel
Tatlı sözlerin semtinde gezinebilirsin benlen
Adım adım gerçeğin özüne seyahat
Adım gibi eminim sevebilirsin beni
Alçak gönüllüce ve aldatısız
Baldaki zehre kanmadan
Ota böceğe konmadan
Bal gibi ikimiz
Elimizden geldiğince umutlanarak evet
Güneş parlar şöhretli şöhretli ve
Isınır ellerimiz
Yüreğimiz
Gayet güzel ela gözlüm gayret ha gayret
Gölü delen dağbaşları bile seyret
Soğuktan sıcağa kaçar
Karakterin mutluluk ise ezelden
Ki benim ki öyle
Ve başka yerimiz kalmadı ise kaç git
Mutlak sevişiriz talihle
Eseri doymak doymak olan
Diğerine değer ölüm meleği
Hayret meylim diğeri iken ölüyorum erken
Leylim leylim ise ki bence öyle
En önceden en sona alçak gönüllüce giderim…
Asla horozlanmadan
Nasihatlar verir tutulası, felek
Kılı kırk yardığım senelerden sonra hasat
El sıkışırım kalbinle heyhat
Elimde kalp atışlarının medeniyeti söner
Kalbimde en uygunu seçim hasreti yanar döner
Kaçıncı halkasıysa ceza hakimi zincirin
Kalbimdekini asla asla sorma, keza söylemem
Ben seni kendime müjdelerim melek
Uyarınca ve ciddiyetle, alçak gönüllüce
Bu işte beraberiz sonsuza dek
Ve sevdim sevdim diyorsam üstelik
Mükafatınım alçak gönüllüce
Son söz senindir…
                                               

SEÇİL

Seçme seçilme hakkı yokken daha
Mutluluk ay bloğunda yörüngesinde
Bir araya gelme dileği günün sözüydü
Bahçenin bellenişiyle duruldu toprak ve
Belleğim resimleri birleştirdi kızarak
Üç boyutlu ve renkliydi, o an
Gök yarıldı
Yarıldı ve toprağa aktı gökkuşağı
Ay kralların hamallığından tekaüt şimdi
Bloklar bilgelik havuzunda yaya
Susuzluk bilgece bulaştı çöle ve
Bir avuç suya yansıyan yüzde seçilmişlik
Ceplerini karıştırıyor dünya
Umudu yitik seçildiğini anlamıyor ki zorla
Hakkım yok serzenişe… Sustum…

CEZA MIRILDANIŞI

Yokluğunla cezalandırılacaksam birgün
İstemem o güne çıkmayı
Gönlümden çıkartamadığımsın
Uğurlayamam anılarını
Anılarımı unutamam
Bi gün yokluğunla cezalandırılacaksam
Bi kurşun kalem saplarım yüreğime
Apansız fışkıran anılara da usanmadan
İsimsiz şiirler yazarım
Eskilerden bi sevdiğim vardı diye başlayıp
İsmini çaldı yüreğime uslanamadım
Ne tozu ne dozu kaldı geriye diye
İstemem o güne çıkmayı
Çıkartamadım gönlümden eserini, esini
Yokluğunla cezalandıracaksan bi gün
Ağırla anılarımı ağırlığınca altın sayıp
Uğurla sonunda anında usanıp, bıkıp
Bu kırık kalemler saplı yürekliyi unut gitsin
Kurşun kurşun askerini cepheye yolla
İnciler dizmek istedim oysa gerdanına
Hem de bu günden bile bile ayrılığı
Al beyaz gerdanına öpücüklerle, biliyorum
Yokluğunla cezalandırılacağımı bi gün.

Hiç yorum yok: