MOĞOL İSTANBULLU
O
zamandan beri öyle
Gözlerinin
çapağından öptüğüm
Üç
kırıklı karneden hayat kurgusuna darbe
Hayatım
kırık döküktü, geçti gitti
Boğazım
yandı sigara içmekten yıllarca
Orta
kahveye fallar söyleme sakın
O
zamandan beri böyle
Fincan
fincan döküldüğüm
Neresinden
baksam ayrılık köprüsü
Gözlerinin
çapağından öptüğüm
Sakın
üzülme bırak hayat kuşunu özgürlüğe
Hasret
yaksın yıksın düşlerimi, bırak aldırma
Orda
bir yer filler mezarlığı, arama sakın
O
zamandan beri güle
Delice
delice aşık olduğumu söyleme
Benden
çok yaşayasın emi doğrudur, lakin
Bülbül
altın kafesinde şimdi, kuruyor gül
O
zamandan beri şöyle böyle… İşte hayat
Gözlerinin
çapağından öptüğüm…
Evet
yine hayatım kırık dökük, felaket
Tek
fark mentollü sigara içiyorum artık
Orta
kahvemi söyle fal bakacağız birlikte
Neresinden
baksam bir ömür haybeye
Gözlerinin
çapağından öptüğüm
O
zamandan beri yalnızım evet
O
zamandan beri öyle…
ÇIFIT ÇARŞISI
Çıfıt
çarsısında sözcükler beğendim, aldım.
Sonra
henüz olgunlaşmamışlıkla
Denizaşırı
heveslenip
Ardı
ardına sıraladım.
Tek
arzum vardı
Sözle
değil özle anılmak
Özlenmek
yani en candan
Sevişmeler
yetmez ki
Yetmez
çıplak ayak dolaşmalar kumsalları
Sıcacık
bir kadın ve serin sular gerek aklıma
Unutulası
gecelere ara verdirten sırlara can
Yetmez
heyecan, yetmez ki canan
Sözcükler
çaldım çıfıt çarsısından
Şiir
tadında henüz olgunlaşmamışlıkla
Güpgüzel
anlatmak hevesiyle
Yan
yana sıraladım
Tek
arzum vardı
Özü
sözü bir siyah üzümüm, teklememek
Sana
bir şeyler olmasın üzülürüm sonra
Kavuşmalar
yetmez ki
Sonsuza
bir adım yaklaşmak aklımdaki tek amaçken
Yetmez
çıfıt çarşısından araklanan sözcükler
Bedeli
neyse öperim beyler, veresiye sevmem
Sonra
denizaşırı kentler
Ardı
ardına dolaştığım
Tek
arzum vardı.
Çıfıt
çarşısından seni beğendim, alamadım.
MURADIM EYVAH
İlk
harcı koydum
Boş
temel çukuruna kürek kürek
Neslim
dayan
İtirazlara
hiç gerek yok aman
Bana
ihtiyacın varsa eğer hiç çekinme
Nekahetten
nikaha emek ister
Ev
bark tören, şölen
Sığınakların
başına gelenden sor
Meyveli
ağacı kesme uyan, ormancı
Harap
konağa konukluk üç gün sürer
Neslim
soran
Bende
hiçbir şey bulamayan acizedir
Kürek
kemiğimde taşırım adını sanını inan
Adım
bilen
Nursuza
nur mucizesidir, dur anlamam
Sağ
sol omzumdakileri de severim
Sevgime
inan
Beş
temel çukuruna kürek kürek
İlk
harcı koydum…
Veled
Dalin Amin…
EFENDİ YOK
Düşünen
her insan gibi
İnancımın
kölesiyim
Efendi
istemem.
Farklı
diller konuşulsa bile
Dil,
din, ırk, cinsiyet ayrımı varsa bile
Binlerce
yıldır aynıyım
Efendi
takmam
Değişemem
çoğu insan gibi
Yedi
renge ayrılırsa güneş ışığı ki ayrılır
Prizmadan
geçmemiş haliyim ben
Milyonlarca
yıldır aynı renk
Payıma
düşen her neyse diye yanan, hakkımı
Efendilerle
paylaşmam
Aklımı
çelemez çelmelemeler, boş çeneler
Bildiğimce
sorumluyum ben.
İnancımın
kölesiyim.
Düşünemez
değilim çoğu gibi evelallah
Her
insan düşünür diye düşünürüm çağı
O
halde varım ezelden.
Efendim
yok
Farklı
ziller çalınsa bile ebede dair
Binlerce
yıldır midem zil çalsa bile delice
Değişemem
çoğu insan gibi
Yedi
tepeliden ayrılırsam günün birinde
İnancımın
kölesiyim.
Efendi
sallamam.
Düşünen
her insan gibi…
AL SESİ
Amiyotrofik
lateral skleroz
Tabiri
amiyane trafik karıştı, boz yapboz
Orkestra
uyumsuzca çalıyor marşı beynelmileli
Notalar
birbirine karıştı kızım, yavrum
Sinir
sistemi harap mahalledeyim.
Literatüre
geçti siktimin lerozu, uyuzu
Üstelik
atama bulaştı bulaşık yelloz, kokoz
Kasları
uyarılmaya hasret şimdi.
Omurilik
omurilik duy sitemimi, sinkafımı
İliği
deliği omuru bol bedenden çık
Al
siklerozunu başına çal
Skdirtme
belanı dikdirtme deliğini, sistemini
Delirtme
dellendirme aksuya doğanı
İbrişim
kuşaklı dostumu kuşatma, bırak
O
benim gerçek dostumdur ulen, tek adam
Sklerozladımın
als sesi…
Başka
adam bulamadın mı paçasına yapışacak
Ne
sittiri boktan adın var lan senin, donuz
Amiyotrofik
lateral skleroz…
AKIL ÇIĞI
Aklım
senle uzaklaştığından
Öğrettiğince
sıcak
Hayaller
ötesindeyim
Hafızamla
dans edeceksin orda
Estetiğinin
kıvrımlarında yağmalanışsız
Yılların
çizgilerinde usanmadan
Dans
edeceğiz senle haftayımsız
Kapıları
kilitli rüyada
Atalarımın
diyarında
Üstüne
basa basa hafifçe pusun
Eğlence
dört duvar arası ancak
Öylesine,
eskisi gibi ve sıcak
Aklım
senle uzaklaştığınca akıllım
Kendimleyim
hayal ötesi
Buz
tutmuş kentte kör bıçak gibi
Aklım
senle karıştı havaya
Uzaklarda
birgün var güneşe gebe
İşte
o günü göreceğim diye çabam
Söz
verdiğince yakın ise öğretsin ya özünü
Veya
upuzak ise, söz
Söz
veriyorum ki bekleyeceğim orda
Çok
üşüdüm iyi ki aklım senle.
UMUDA YÜRÜMEK
Umut
olmasın mı?
Piyano
çalmak gibi mesela ustalıkla
Babanın
film müziğini usulcacık
Sevgilim
çal
Vur
patlasın çal oynasın, vur
Gülünçleşsin
hayat parmaklarında
Biraz
daha ışık dost evine layık
Kara
tuşlarda gezinirken parmakların
Açıkta
unutulan düşler sıcacık
Sevgilim
çal
Çal
ama beyazlara hiç dokunmadan
Çünkü
beyaz tuşlar sensin
Biz
bir olsak, birlikte, beraber
Ve
birdirbir oynasak örneğin çayırlarda
Meraklı
gözlerinde umut, çocukluk işte
Sevgilim
kal
Hep
böyle çocuksu ve binbir demet gül
Cin
lambadan çıktı usulcacık
Babanın
film müziği susturulduğunda
Elim
yetişirse eğer beyaz bastona
Cam
kavanozda yeniden tazeler umut
Yürümek
senle mesela usumda…
Olmasın
mı umudum…
Sevgilim
gel…
Her
şey el ayak tutarken reva.
FİLİZ SÜRMEK EMRİ
İçimde
filizlendi emri sabit
Kadrine
can dayanmaz
Saplı
iğnenin ucundaki akıl
Damla
damla, kristal
İstiridyeden
çıktın sanki
Dilbalığı
dilbaz bal
Mürekkep
yalamakladır oysa
Erişim
ve evrim
Ve
illaki devrim
Şamdandaki
nur ile gölgesini
Ve
zamansız doğanı, öleni
Ana
kiriş ile merteği ve yan dikmeleri
Ve
bizatihi doğayı
Er
vakit anlamak anlamak anlamak…
Ve
anlayıp anlattıkça ehil
Kadrine
can dayanmaz
Ve
terminoloji
Ve
muhakkak ama muhakkak
İçinde
filizlenir görsel armoni
Seyrine
can dayanmaz.
KÜPE DELİĞİ
Güneşin
batacağı en hayırlı gün
Kokular
süründüm
Acil
durum
Aklım
tertemiz
Yaradıldım
Kıyamet
iki ayak ötemde
Hasedinden
çatlıyor iblis
Neden
ayrılayım ki habibimden
Lütfen
kavgasız belasız
Asil
durum
Salına
salına yürüdüm
Aslım
tertemiz
Yaradılıştan
İki
adım ötemde kısmet
Hasedinden
patlıyor şeytan
Benliğim
beslenecek süresiz
Güneşin
doğacağı en hayırlı gün
Korkuları
süründürdüm
Akıllıca
saçıp savurdum
Yaranamadım
İğne
ucuyla kazmıştım aşk kuyusunu
Kulağındaki
küpe deliğince kolay
Sevgim
tertemiz
Severim
yaradandan ötürü
Güneş
sıcak, yakacağı besbelli.
ESNAF SAFLIĞI
Yelkeni
şişmiş yüreğimin
Gövdem
rüzgara benzer
Yavaş
yavaş çıldırırken deniz
Ruhu
güzelim
Bata
çıka dalgalarla sevişiriz
Dibi
tutmuş dünyada
Katalizörümsün
Yıkılıp
yırtılanda yüreğim
Gülüşün
rüzgara benzer
Uzatır
uzatırsın çok geç olmadan
Yardım
elini eminim.
Şişmiş
gözlerin içimde
Emrettiğince
direndim kabaran denize
Dehlizlerinde
yolumu yitirdim piramidin
Ruhu
güzelim
Dibi
delik dünyada seni aradım.
Eyvahlar
olsun rüzgar dindi
Artık
meçhul kayalar erir meçhulde
Eşsiz
dalgalar hangi kıyıya vursa
Hangi
meçhul kayaya sürüklerse varsın sürüklesin
Bayram
gelmeden elini öptüğüm
Gövdem
eskisinden beter… Şimdi.
Yelkeni
solmuş yüreğimin
Yavaş
yavaş çıldırıyorum deniz…
TERBİYE SİZE KAR
Düşünemiyorum
vakit dar
O
güzelim izleri ve
Cümle
harı harsı kapakladı
Terbiyesiz
kar
Yalanlar
var
Hastalıklı
yaratılar durağındayım
İlaçlar
pişman
Tedavisiz
aşk yarası
Düşlenemiyorum
akıl dar
Söyleyemiyorum
da güzelim açıkça
İzlerini
bürümüş güzelce ve
Uzun
geceleri bölüyor ortadan ikiye
Terbiyesiz
kar
O
güzelim hisleri histerilice yaşamakta
Adam
sende deyip geçmek de var
Pamuk
pamuk davete uymak da
Yeter,
yeter artık çalsın davullar
Düğün,
yemeği nar, eriyorum
İşlediğim
günahları düşündüğüm vakit
İzinsiz
yar, buzdan mezar
İçinde
sevapla iyilik de var
Aşikane
niyetlenmişliklere vakit dar
Aşikare
mahvolmuş o güzelim yıllar
Penceremdeki
gururu incitmiş yalanlar
Yağan
kar
Yalandan
ağlar
Babasının
kollarında bulutlar
Hiç
şansı yok ki düşlerimin napim
Hastalıklı
yaratılar durağındayım…
Donmuş
kalmış dünyam.
Dikilip
durmaya çalışarak yaşamanın özü
Yortusu
tortusu başka far, fark edince
Dar
vakit, neler kaybettiğimi anladım.
Düşündürten
kar
Bembeyaz
düşler durağındayım
Kapkara
bir yılsonu geçti, kapkara
Yağmadı
gitti terbiyesiz, arsız
Cümle
kapılar kapalı, açmadı kilidi
Terbiyesiz
kar
Sağaltmadı
hastalıkları, kandiller boş
Yeni
yılmış ne edeyim, banane
Başı
kıçı oynar günlerin, bakmışsın
O
güzelim izleri siler güvenilmez ki, yar
İzlerini
terbiyesizce örter
Emsalsiz
yar… Nerdesin? Bak yağıyor
Terbiyesiz
kar…
KÖR FIRTINA
Kötü
bir his var içimde
Babam
öldüğünde ölürüm ben de
Miras
kalmayacak ki bana devasa
Servet,
altın zincirli köstek, falan filan
Acı
kalacak yaralayıcı sadece
Masal
gibi yaşamışlıklar, yaşanmamışlık veya en içten
Elbet
dayanmak zor böylesi ızdıraba
En
iyisi ben ondan önce içmeliyim
Palas
pandıras gül şerbetini iştahla
Köstek
olma bana melek sus.
Göster
melekeni, yere çakıldı dilek taşı
İndir
indir, indir perdeyi bi hamlede
Babalar
ayakta ölür, çocukları kucağında.
YAP İŞLET DEVRET
Yapbozlarla
uğraştım yıllar yılı
Dağınık
parçalar hep sen
Ve
yine o resim
Yağışlarla
ıslanmış güzelliğinle taptaze
Uzayıp
giden listeye giren
O
gün bugün en değerlisisin inan
Doğduğum
günden berisi
Aşk
köprüsünden yere, denize, göle
Düştüm
yalnız yapayalnız ben, sensiz sen?
Ve
işte o güne
Değmiyor
artan çarpıntılarım sele sepken
Dağınık
parça püskül anılarımdasın hep
Yobazlıkla
uğraştım yıllar yılı
Ve
yine o resim
Yakarışlarla
uslanmış yüreğimde yangın
Piyasadan
çekilmek gerek artık
Aç
susuz, güneşsiz yaşamaktansa biçare
Henüz
geç değilmiş bilip, direnip
Dağınık parçaları birlikte…
Ve
işte gün o gün…
Doğmayacak
sandığın güneş bir bakmışsın
Tam,
tam tepende.
Doğduğum
günden beri en canlısı.
Doğduğum
günden beri en hayırlısı
Işınlarla
ıslanmış güzelliğin taptaze
Ve
resim işte o resim.
Yapbozlarla
uğraşmayacağım artık.
DUYARSIZLAŞIM
Doruk
noktasında kılavuzluğunun
Dost
edindiğim putlar
Yarı
belinden çatlar
Putperestlik
de bir noktaya kadar canım.
Uyarıp
durma oluşum sürecimi
Beynim
dayanmaz patlar
Sevgi
çemberi boynumda sır
Çiçekten
çelenk mavi nazar
Kaçınılmaz
sona kıpır kıpır, şimdi
Uslanmak
olmaz.
Az
kaldı.
Bilinçaltımda
sarı kum taneleri
Altından
bir heykel olur sahilde
Zemberek
kendiliğinden boşaldığında
Hayal
kurmak gerek
Sırf
bu yüzden acıları yüklenirim kolaylıkla
Olmadık
anda kılavuz insanca sarsılır
Sanırım
toparlanmak gerek
Doğrultusu
kaymış hayatımın hep kahır
Hayatım,
bedeli ağır mı ağır doğrusu değişimin
Amaçlanan
yolda putlar kar altında çatlar
Buzdan
kılıçlar gökten yere çarpar
Kelle
avı durmaz,
Az
kaldı.
Yaylım
ateşinde ölecektim hani, pusuda
Tanışların
elinde patladı dünya
Doruk
noktasında kılavuzluğunun
Kılavuzu
karga olanın, misali…
ŞAYET YANIKSA MEKTUBUN UCU
Alçak
gönüllüce severim
Şayet
sende
Tartışabileceksen
dünyayla kavgasızlığımı
Kusurların
gizinde
Saklanmadan
En
şiddetli hallere aldırmadan gel
Tatlı
sözlerin semtinde gezinebilirsin benlen
Adım
adım gerçeğin özüne seyahat
Adım
gibi eminim sevebilirsin beni
Alçak
gönüllüce ve aldatısız
Baldaki
zehre kanmadan
Ota
böceğe konmadan
Bal
gibi ikimiz
Elimizden
geldiğince umutlanarak evet
Güneş
parlar şöhretli şöhretli ve
Isınır
ellerimiz
Yüreğimiz
Gayet
güzel ela gözlüm gayret ha gayret
Gölü
delen dağbaşları bile seyret
Soğuktan
sıcağa kaçar
Karakterin
mutluluk ise ezelden
Ki
benim ki öyle
Ve
başka yerimiz kalmadı ise kaç git
Mutlak
sevişiriz talihle
Eseri
doymak doymak olan
Diğerine
değer ölüm meleği
Hayret
meylim diğeri iken ölüyorum erken
Leylim
leylim ise ki bence öyle
En
önceden en sona alçak gönüllüce giderim…
Asla
horozlanmadan
Nasihatlar
verir tutulası, felek
Kılı
kırk yardığım senelerden sonra hasat
El
sıkışırım kalbinle heyhat
Elimde
kalp atışlarının medeniyeti söner
Kalbimde
en uygunu seçim hasreti yanar döner
Kaçıncı
halkasıysa ceza hakimi zincirin
Kalbimdekini
asla asla sorma, keza söylemem
Ben
seni kendime müjdelerim melek
Uyarınca
ve ciddiyetle, alçak gönüllüce
Bu
işte beraberiz sonsuza dek
Ve
sevdim sevdim diyorsam üstelik
Mükafatınım
alçak gönüllüce
Son
söz senindir…
SEÇİL
Seçme seçilme hakkı yokken daha
Mutluluk ay bloğunda yörüngesinde
Bir araya gelme dileği günün sözüydü
Bahçenin bellenişiyle duruldu toprak ve
Belleğim resimleri birleştirdi kızarak
Üç boyutlu ve renkliydi, o an
Gök yarıldı
Yarıldı ve toprağa aktı gökkuşağı
Ay kralların hamallığından tekaüt şimdi
Bloklar bilgelik havuzunda yaya
Susuzluk bilgece bulaştı çöle ve
Bir avuç suya yansıyan yüzde seçilmişlik
Ceplerini karıştırıyor dünya
Umudu yitik seçildiğini anlamıyor ki zorla
Hakkım yok serzenişe… Sustum…
CEZA MIRILDANIŞI
Yokluğunla cezalandırılacaksam birgün
İstemem o güne çıkmayı
Gönlümden çıkartamadığımsın
Uğurlayamam anılarını
Anılarımı unutamam
Bi gün yokluğunla cezalandırılacaksam
Bi kurşun kalem saplarım yüreğime
Apansız fışkıran anılara da usanmadan
İsimsiz şiirler yazarım
Eskilerden bi sevdiğim vardı diye başlayıp
İsmini çaldı yüreğime uslanamadım
Ne tozu ne dozu kaldı geriye diye
İstemem o güne çıkmayı
Çıkartamadım gönlümden eserini, esini
Yokluğunla cezalandıracaksan bi gün
Ağırla anılarımı ağırlığınca altın sayıp
Uğurla sonunda anında usanıp, bıkıp
Bu kırık kalemler saplı yürekliyi unut gitsin
Kurşun kurşun askerini cepheye yolla
İnciler dizmek istedim oysa gerdanına
Hem de bu günden bile bile ayrılığı
Al beyaz gerdanına öpücüklerle, biliyorum
Yokluğunla cezalandırılacağımı bi gün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder