SEÇİME ÜÇ GÜN…
Bu gün seçim-metre üçü vuruyor...
Sadece üç gün kaldı halkın inanmak istemediği, ötelediği gerçeklerle yüzleşmesine. Beş yıl önce davul zurna eşliğinde başlamıştı heyecan mezara kadar değil pazara kadar sürecek ve bitecek. Acı ve karartılmak istenen gerçekleri ananlar, sayanlar, görenler namert ve paralel, görmezden gelenler, duymaz ve dilsizvari takılanlar aslan parçası bir seçim atmosferi.
Üç gün sonra görüşülecek nasılsa…
Kalan ömrümüzün sonuna kadar yaşayamayacağımız bir seçim önü yaşadık. Derin dondurucularda yıllarca saklanmış hesaplaşmak adına ne varsa bir bir mutfak tezgâhına döküldü ortalık kirlendi. Ancak yine de Matbaa makinesi icadından bu güne, bu pislikler bu kadar iktidara hizmet etmemiştir.
Keskin bir viraj bir dönüm noktası olarak görülen bu seçim, maalesef sona yakın rayından çıkarılmaz ise eski tas eski hamam havasında seyrediyor. Tivit mivitlerle, kasetlerle, telkinlerle ve tehditlerle doludizgin menzile ulaşmak üzereyiz. Türkiye bu yol ayrımlarını çok yaşadı, bazısına da biz tanıklık ettik. 12 Eylül faşist darbesi sonucundaki palazlanmalar bu günün kamufle edilmiş baş aktörlerini hortlatmış ve eğitmiş desen suç ama öyle bir yaklaşım sürülüyor probaganda cephesine.
Yıkılmaz krallığı ilan etmeye ramak kalmışken devran döndü; Türkiye’de çığır açtı, Türkiye’ye çağ atlattı denilenler ya çamura battılar ya da çamur oldular. Öyle bir dünya ki bu dünya kimsenin yaptığı yanına kar kalmıyor. Tarih baba her daim iş başında. Her şeyi yok sayıp ve unutup yepyeni bir hayata fırça sallasan bile bu işin kurtuluşu yok. belirlenemeyen nedenlerle saltanatı ve zevki sefayı erken terk edişler bu olsa gerek.
Velakin defalarca da yapılmaz ki ayni hata. Öyle her aileye üç çocuk salık vermekle kişi başına düşen borç azalmaz, artarmış o da görülmüş oldu. Boş cigara paketi koleksiyonu yapılarak da tütün bırakılmazmış ayan beyan belli oldu. Bu er kişi tarihi de iyi bildiğini söyler. Madem biliyorsun; tarih tekerrür eder ve bir gün herkesin başına hiç gelmeyecekmiş görünenler de gelebilir. Ayrıca çocuk istediğin gibi değil emek verdiğince yetiştirdiğin gibi şekillenir. Velhasılı tablo ortada.
Çok aşırı derecede yanlı ve hatalı bir iktidar portresi var önümüzde. Başarılarını bizim kıstaslamamız uygun düşmez, memleketin alimi hocası var yaparlar. Bu yaşıma başarısızım diyeni de görmedik daha ama kişisel gelişimini tam tamamlamamış bir kabineyle bakan ve bakmayanları ile karşı karşıya kaldığımız ortada. Bu kabineciler kendilerden kombine bilet almayanlara; bakarsınız acil zirvelerin kurulacağı günler gelir, umutlarınız başka bahara kalır diye azarlama peşine düşmüşler.
Paranın ağa babası para babası da olsan yırtamazsınız vay o gariplere, vay hallerine. Bir korkutma senaryosu ki filmi izleyen pısıyor, tırsıyor, kalıyor. Kalıyor ama oy kabinine girenlerin vereceği kararla ileride sadece olağanüstü bir ilkyaz günüydü diye anımsanmasını dilemek istiyor insan, 30 Martı.
Seçim bu sefer başka olacak görünen o ki hiç bir şey ayni kalmayacak. Kimse öyle devrim falan da beklemesin. Zaten seçime kadar üç koldan saldırmalar sallamalar devam edecek. Ayakları yerden kesecek vaatlerle, çılgın projelerle oy avcılığı bu kez prim yapmayacak. Bakanı bakmayanı bilcümle, Belediye başkanları, bizimkisi de dâhil düşmüş yollara ev ev abi, abla dolaştırsa da bu başka bir seçim. Biz bu oyunları, replikleri çok gördük, kanmayız ve de yutmayız diyecek. Diyebilecek mi 30 mart akşamı göreceğiz.
Global ve küresel hesaplara hiç uymayan, kendi iç pazarında iç hesaplaşmaya sahne olan bir seçim önü süreci yaşadık ve bitmesine üç kaldı. Gerçek dışı görülebilecek ne varsa gördük.
Söz bu söz; “ Akıllılar içlerinde korkuyu büyütmezler. Korkuyu içlerinden söküp atarlar, “ gerçekleşse de bu kez bu seçimlerde dünyada sadece Türkiye’ye özgü bir aklanış yaşanmasa bari…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder