15 Mart 2014 Cumartesi

SİYASETTE YİRMİBEŞ YILA VE SEÇİME; “NATO MERMER, MER…

SİYASETTE YİRMİBEŞ YILA VE SEÇİME; “NATO MERMER, MER…

Seçime endekslendik ve şu yerel seçim gelip çatınca, anımsadık aktif siyasetle dolu dolu geçen tamı tamına yirmi beş yılımızı…

Kaş göz arası yitip giden 26 yıl da, dolayısıyla anlatılacak cakalı bir durum yok ortada. Küçük kurşun asker olmaya talip politize vekillerin ve şaşkın adayların arzı endam ettiği, seçim bildirgelerinin havalarda uçuştuğu, dar gündemli ortamda, az güvenli dünyada eğilmeden dimdik savrulan bir yarı ömür…

Bu velvelede tek bir günü de kendimize ayırdığımızda, haddimiz olmayarak mutlanmak yeter günlerinden yıllar silsilesi, nasıl da uçmuş, bitmiş onca yıllar. Narası duyulmayan, sırdaş akademililer ortamında son dersimizi de aldıktan 25 yıl sonra hangi onur belgesi ile ödüllendirileceğimiz belirsiz bir orta yaş salvosu o siyasi yıllar.

Şimdi siyasetin hangi penceresinden baksak, uçurtması tellere takılan, balonu sönen, plastik topu patlatılan bir çocuk hüznü büyür gözlerimizde. Yıllar geçtikçe anlayacakmışız demek siyasetle geçen hayatın değerini veya yitip giden gençliğimizin önemini. Zenginlik adına Tanrı üç şey bahşetti bize bu yaşımıza kadar;

En birincisi; önümüze çıkan maddi manevi her türlü yakışıksız ve eşitliksiz fırsatı, dürüstlük süzgecinden geçirip ret etme ve değerlendirmeme yeteneği veya yeteneksizliği.

İkincisi; Bu kadar kötü gidişle, yağma yıkmaya karşın, iktidar olma şansı ikibin yirmiüç sonrasına kalmasına uğraşılan bir partinin 25 yılı bitmiş parti emekçiliği ve sempatizanlığı.

Üçüncüsü de onca yoksulluğa rağmen babamızın yiğitliğiyle aldığımız eğitim, bizi her daim gururlandıran ve onurlandıran Pertevniyallilik ve Yüksek Ticaretlilik. Son yıllarda geç de olsa dörtledik hazinemizi, hayatta bir dikili ağacımız olmasa da küçük Deniz’den başka, Deniz ve Tanrının bahşettikleri yetiyor bize, bize yeter bu değerler.

Deyim Yerindeyse yitik kuşak hikâyelerine devrimci bir insan-politik bir duruş olarak katma değer ekledik bolca. Azami ilkelerden, ilkelilikten asgari aktarımlarla iması bol, edinilen imajı dehşet, ekosu zayıf forumların, egosu sağlam üniformasızları olduk hiç gocunmadan, asla korkmadan.

Şu yerel seçim anımsattı ki, hiç fark etmeden yıllarca neler yaşamışız meğer. Bireysel başarıya ve toplumsal mutluluğa gönül verdiğimizden bu yana ne emek harcamışız ne ömür tüketmişiz, neler vermişiz kendimizden boşa giden boşa çıkan.

Siyasi hayattan gerçekçi kareleri havaya ve suya yazdık belki ama tadımlık güzelliklerde yaşamadık değil, yaşadık vicdanı temiz sakıncalılıkta. Çoktan hesaplaştık hayatımızın o karmaşık bölümleriyle, değişken evreleriyle. Gerekmedikçe başkanların, genel başkanların ve şürekâsının peşlerine takılmadık hiç. Yine başladığımız noktadayız gerçi ama 25 yıl ne de çabuk geçmiş gitmiş anlamak mümkün değil.

Yıllardan sonra baktığımızda artık fiziken genç olmadığımız bir gerçek, doğru. Lider siyasal haberci haberdarlığını eşimiz, dostumuz ve çocuklarımız aracılığı ile sağladığımız da doğru. Ama bilinmeli ki devrimci denizyıldızı ufkumuzu hala aydınlatıyor. Yumruğumuzu sıkıp yıldızlara hala biz savurabiliriz çekinmeden. Deniz yolundaki, Yolculuğundaki son baskıya bu günden yarına zor yetişebileceğiz belki; ancak hiçbir şey için geç olmadığını anlattı bize bu seçim süreci...

O güne ölene kadar tıknefes çıkacağız merdivenleri olsun, Ölüm kalım meselelerinden fırsat buldukça, direneceğiz çünkü sıradan insanlar kurtarıcı olur ise “nato mermer-mermer nato” olur…
  
Aslında eski siyasi arkadaşlarla bir araya gelince ayan beyan ortaya çıkar, senato boyutundaki eşsiz sözlü dalaşmalar, özlü icraatler. Bir çırpıda belgesel kesitleri, bölgesel realistler olarak güncel haberler, yerel siyaset sirkine çevirenleri yerle bir ederiz, o güç hala var hepimizde. Ördekleri korkutamıyorsak, ürkütemiyorsak da eldekinden olmadan, seslerimizi duyuramıyorsak da soluğumuzu ense köklerinde hissettiremez miyiz? Ölümsüzlük baş gösterdiğinde başlarına ateş topları yağdırılacak çünkü. Sımsıkı örtülemeyen nice çelişkiler, çekişmeler var ama günü olur biter.

Dolayısıyla 25 yılı doldurduktan sonra anlatabileceğimiz cakalı bir durum hala yok ise ortada;

“ Üç beş faydacı zihniyetli ülkeyi karanlık girdaba katmışlar hala haklı çıkmaya çalışıyorlar. Siyah zift koyuluğunda akıyor ak ırmakları. Suça hiç karışmamış olanlara bile ilham kaynakları oluyorlar sıkılmadan. Tüm olayları kara paraların tetiklediği ve zararı halkın çektiği çekeceği bir yığın sürpriz sayılamayacak gelişmeyle karşılaşıyoruz Allah’ın her günü. Hem de hiç hak edilmeyen, izan irfanla anlaşılır olmayan, temel dayanağı belirsiz acı sürprizler yaşıyoruz. Kaidesi kuralı olmayan bir yıkım peşinde at koşturuyorlar. Halkı seçim sonrası ateş çemberine çeken bir saldırı sürdürülüyor iktidar eliyle. Farklı ve gizli amaçlara yönelik ne hisleri varsa olsun varsın, sonu gelir elbet. Yasama, yargı ve yürütme kendi çaplarında kaşla göz arası yürütüyorlarsa, kanun yoksa kral çoksa, tok az, aç çoksa, zengini kayıp, fakiri sokaklardaysa, çalan çırpan beyefendi, dürüstlük demode ise durum çok ama çok vahimdir hala.

Halay başı çeken emperyalistler ve hevesi kursağında kalmış yandaşların cephaneleri artık bir atımlık barut, ama duymayan kulaklar duymuyor. İstihbarat merkezlerinde verilen eğitimler, tahsisi edilmiş üslerde üst baş yenilemeler ile de olmuyor, kuzu kuzu kanılıyor hala yalan rüzgârına. Tam bir diz çökme anı yaşıyoruz, tapınak şövalyeleri hala iş başında. Yerle bir edildik çünkü bozulmamış toplumların bozulmamış bireyleri veya bozulmuş toplumların bozulmamış bireyleri toptan suçlu olur, suçlu görülür. Mezar hazineler gömülü sanki siyaset çöllerinde.

Kontrolü çok zor günler yaşıyoruz ipler başkalarının ellerinde. İki hafta sonra rahat bir nefes alırız artık, ülkemiz de rahatlar belki. Dünyadan bir haber, gelişmelerden yeterince haberdar edilmeden yaşayan, yaşatılan her kesim her değerini şimdilik yerel seçime bağlamışlara basar mührü ve sonrasına bırakırlar emellerini. Zaten Zihin paraya yöneldiğinde her daim tutarsız öğelerle zenginleştirilmiş demokrasi masalları anlatılır bol keseden.

Ve “nato mermer mermer nato” derdik gençliğimizde kendimizi ve fikirlerimizi anlatamadıkça veya karşımızdakiler sabit fikirde körü körüne direndikçe. 25 yıldan sonra maalesef ayni noktadayız; “nato mermer mermer nato”.

Ancak dünyayı güzelleştirip, düzeltmek hala bizim gibi abdallara düşer…

Hiç yorum yok: