2 Mart 2014 Pazar

ÜÇ VAKTE KADAR DENİZ

DELİKANLILIK

Delikanlı yanım karanlık çökünce
Gülünç ama tutkuludur
Yıldızlara benzer
Ödülü hak edene ayırana nispet
Renklenir ruhum özgürce
Işıltısında masalsı bir dünya yıkanır
Ve külhanvari ve yumuşak ve çekici
Rüya bu
Delikanlılık işte
Körü körüne inanılır
Kim sanıl anlıyorsa anlasın artık
Karanlık çökünce bir arada iki derede
Uçuşan eteklerin havailiğini anarım
Hiç dikkat çekmez anda
Hak edip ödülü
Üzerinde neler göreceğimi bilmeden
Çok renkliliği sindire sindire soyarım
Sırf vücudunda çalışmak için ustaca
Yerleşmek için üç boyutlu karanlığa
Daha çok ışık isterim daha çok
Tiril tiril aydınlık işte
Delikanlı yanım karanlık çökünce
İtici ama tutkuludur
Yıldızlara benzer
Ödülü hak edene verene nispet
Denklenir ruhum özgürce
Depreminden ne masalsı dünyalar yıkılır
Yine göçük altındayım

MAMİKA

Yudu yıkadı ve
Pembelere beledi annen seni
Deniz pembesi
Ve şimdi mışıldıyorsun karşımda
Ben yüzlüm bebeğim çiçeğim
Gülümsüyorsun belli belirsiz hemide
Dileğim ömür boyu gülümseyesin
Deniz fenerim
Ve şimdi ışıldıyorsun kucağımda
Bak gemiler yüzüyor tuna da
Deniz kaçamağı
Üzüm gözlüm yavrum neden içleniyorsun
Bir bakarsın atlamışız bi vapura
Ver elini Karadeniz ardından Marmara
Kız kulesi galata
Deniz sarhoşuyum
Yudu yıkadı ve
Yeşillere beledi annen seni
Deniz yeşili
Ve yolculuğa hazırsın şimdi
Gülyüzlüm bebeğim güneşim
Yolun açık olsun

SUNAK

Som altından bir sunakta
Çift başlı şehir
Minarelerinden ağlıyor
Gök kubbenin altında çırıl çıplak
Ertesi gün nazlı mı nazlı direkten
Gelmeyecek besbelli erken
Bugünden tutuşmuş kadife perdeleri
Ve pencerelerde korkak gözyaşları
Yarım kulaç ötemde inliyor Marmara
Marmara dertli mi dertli
Göğsümü delen şehir
İki başlı mızrak
Som altından sunakta çırılçıplak
Güneş komidindeki çerçevede hapis
Sessizce sonsuzluk surlarını giyindiriyor
Akşamın son ışıklarıyla
Çekmecede kaybedilmiş zamanlar
Çift başlıklı bir öyküye dair
Altın boynuzdan sunağa somurtan şehir
Boğaziçi köprüsünden atlıyor
Maramaranın kollarında çırılçıplak
Ertesi gün yaslı mı yaslı sunaklar

RUGAÇUNE

Nefes alışını sayıyorum
Dinliyorum
Dualar mırıldanıyorum
Aman ha denizime bişey olmasın
Emsin uyusun emsin büyüsün
Yürüsün düşsün kalksın koşsun
Düşlüyorum
Kısadan geçelim
Okusun okusun
Büyük adam olsun kızım avukat
Nefes alışlarımı saysın
Dinlesin
Dualar mırıldansın
Ben ustaca binerim ölüm atına
Aman ha denizime bişey olmasın
Kirlenmesin
Doğduğu gibi tertemiz ap ak
Nefeslerin sayılı kızım
Artık benimkisi sayılmasa da olur
Gidiyorum
Emin ol gözlerim arkada kalmayacak

GÜL KURUSU İS KARASI

Geçmişin büyüsü bağlar ikimizi
İyi ile kötüyü
Hücremin kapısı aralandığında bir parmak
Gül kurusu akşamlarda
Yoktan yere göz kamaştıran bir ışık seli
Tutsaklıktan bitap düşmüşüm zaten
Geleceğin ürküntüsü dağlar ikimizi
İyi ile kötüyü
Dağına göre duman
Güzelliğinle büyüle beynimi efsunla
Kafasız bir beden uyuşukluğundayım
Güneşim batışını izlerim tutkuyla
Kırmızı kiremitlerin kararmasını
Gece ile gündüz ayıranları sırayla
İyi kötü bir oysa
Benim için kötü sana iyi
Senin için kötü bana iyi
İyi kötü bağlandık işte
Geçmiş ile gelecek ötesi büyüler ikimizi
İs karası akşamlarda biçilmişim
Yok yere gözüm seyirdi hayır olsun
Manasız da olsa
Tutsaklıktan şiirler yazmışım
İyi veya kötü
Geçmişin süngüsü deler geleceğimizi

ISLAK ZEMİN

Islak toprağı kucaklıyor gökküşağı
Yüzüne güneşe dön
Ve kokla hayatı
Yağmur sonrası esintiyi selamla
Hisset yanaklarımda
Öp ışıl ışıl parlayan denizi
Gözlerinin yeşilinden
Şehrin gerdanında rengarenk bir kolye
Başını kaldır gökyüzüne
Ve iste hayatını
Mutlaka bir yerlerde olgunlaşıyordur
Öp usul usul yanan denizi
Gözlerinin mavisinden
Dalgalarında nar rengi bir müzik
Kulağını daya kirişe
Ve dinle melodiyi
Kesin bir yerlerden anımsıyorsundur
Bestekarı ıslak toprak
Gökkuşağı çalıyor antika kemanı
Yüzünü bana dön
Ve yokla hayatımı
Ömür boyu düşüneceksin unutma
Unutmadan yıllarca ana kucağını
Öp ıslak gözlerinde eksik kucaklaşmaları
Unutma unutama baba ocağını
Çizgi çizgi dağılır toprağa nefesim
Ölüm ışık ışık öptüğünde benzimi
Böyle işte hayatım
Bırak gitsin
Unut gitsin
Aldırma

MİNİK ARI

Uykularımı böl
Yutağımı yatağımı yüreğimi aklımı
Böl böl korkma
Çağrınca o bebek kokun suratıma
Çıkarınca o evladiyelik tınıyı minicik bedenin
Ne topladımsa kırk yılda hafızama
Unuturum bal gibi
Yeter ki çabuk büyü çarçabuk ivedi
Allah bilir ama babanın ömrü kısa
Böl rüyalarımı
Bil ki bölük pörçük yaşadım hep
Yokuş yukarı soluk soluğa kalacağım
Günler yakında
Allah bilir ama boşa harcıyoruz hayatı
Bil bunları
Bil ki dolu dolu yaşa
Şimdi uykularını bölme
Yut yat yüreğini yorma akıllım
Gül gül korkma
Yeter ki çabuk büyü çarçabuk ivedi

VİZİT

Bugün arefe kızım
Yarın ilk bayramı göreceksin
Ramadan peşine kurban
Postu serdiğimiz yerden çok uzaklarda
Asıl bayram
Oraları da görüp yaşayacaksın kızım
Deniz denizlere kavuşacak
Deniz fenerine
Eline beline diline sahip olacaksın kızım
Asil bayram o zaman
Bugün arefe kızım
Umarım daha çok bayramlar göreceksin
Belki ben olmam baban olmadan
Öp büyüklerinin ellerini
Küçüklerin gözlerinden
Hal hatır sor ziyaret et
Hak ediyorlarsa eğer unutma
Asıl bayram ne zaman öğreneceksin
Gel mezar taşıma sor daralırsan
Dün ilk arefeyi gördün
Bugün bayram kızım

CEMRE DÜŞTÜ

Üzerine uzandığın eşsiz şehri
Gıcırtılar arasında
Peltek peltek yalarsın hemde
Sur dışında bir mahlede
Kireç duvarların karardığı gün
Bahçede arı oğulu petek evi cıngılı
Sessizliğin çağrısıdır kıvılcımları kovan
Ter içinde kalmışken şehir
Ballanır avuçlarım
Anadan doğma lodosta
Martıların kanadında canan
Tek arzuyla bulanmışken kafam
Eşsiz şehirle sevişmek gibi mesela
Yemediğin naneymişçesine mahsuni
Üzerine abandığın şehir eşsiz
Sıcacık ve acayip cana yakın
Gıcırtılar arasında
Kürek kürek yanarsın hemde
Sur dışı mahlende hanende çini sobada
Kireç duvarları karaladığım gün
Sazımın tellerinde filozofi cızırtı
Çoğunluğun sesidir nefesim
Boğmaca olmuşken eşsiz şehir
İnsanları dilsiz

ÜÇ AYLAR

Yılbaşında üç aylıksın yavrum
Yollanırız anan sen ben istanbula
Dedo var kızım nene var orda
Hala amcalar ve yenge
Akraba talukat Türkiye
Deniz var orda kızım deniz
Marmara kara ak ege
İki Boğaziçi köprüsü haliç galata
Unkapanı kurt kapanı cadı kazanı
Kapalıçarşı kız kulesi çamlıca
Hayat var orda hayatım
Beyoğlu nevizade cumhuriyet meyhanesi
Otogarların şahı iki havaalanı Atatürk
 İnönü Fenerbahçe alisamiyen
Yeni yılda üç aylıksın kızım
Karşıyakaya vururuz hasretimizi
Dahası da var büyüdükçe öğreneceksin
Delleniriz anan sen ben istanbulda
Elde var bir kızım
Allahın hakkı üç yavrum
Üç yılbaşı sonrası biraz anlayacaksın

NASIL ÜZÜLMEM BACIM

Ne kentliyim nede köylü
Bal rengi bir şehir
Yaprak yaprak dökülüyor
Ucuz kiremitli çatılara
Çatılarda yıkıldı yıkılacak hani
Yaşamlar var sorgulamadan yaşanır
Köylülük artığı ideyle
Çimento yığını bir kahır içimde betonlaşır
Yalın yasak düşüncelerle
Binbeşyüzlük minarelerde yalnızlık ampulü
Minareler üflüyor yanan zamanı
Çifte hamamlı semtlere
Geceleri gençlik günleri daveti
Yaprak yaprak
Uyuyor balrengi şehri
Kent köylü artığı neşeyle
Boylu boyunca sahil şeridinde
Soylu soylu
Çok yaşamaz artık deniz
İncecik bir sızı biçer doğrar yüreğimi
Yetmişli yıllardan süzülen anılarla
Ve balrengi şehir ağlar
Yaşamak gelmiyor içimden hani dercesine
Ucuz kiremitli akşamlarda
Utanıyor kıpkırmızı alı al moru mor çatılar
Yaprak yaprak titriyor karanlık
Bal rengi bir şehir
Ve ben susuyorum sorgularda
Yaşamlar var inadına yaşanır
Kent köylü artığı bilinçle

ELEK

Anam aldığın yelekleri iyi ki almışız
Deniz hergün birini giyiyor
Günü güne semiriyor
Büyüyor anacığım
Bacım ettiğin duaları iyi ki etmişsim
Deniz eminim hissediyor
İblisin kuyruğuna iblis bağlıyor
Ben mi hiç seyrediyorum dört gözle
Saati saatine uymuyor ki
Büyüyor ablacığım
İyi ki o ayıcık tulumları almışız bacım
Deniz her gün birini giyiyor
Hayır hiç üşümüyor hiç
Sıcacık sıcacık bir bilsen
Kış ortası yaz sıcağı
Anam gördüğün meleklere selamımı ilet

KAN VE ÇELİK

Açelyam kamera seyrediyor gizliden
Ve oyun
Provasız eller açılmış yaradana
Paçalı güvercin sol pençesinden bağlı dama
Ve uçamıyor gönlünce
Artık misina izin verdiğince semaya
Meliki maliki yok mu sedanın sedanın
Kızıl saçlı akşamlarda sevda kuşunun
Bi harap avluya konmuş garibim
Açelyalardan bir çiçek handem
Kameraya çekiyor küpeli çocuk haneyi
Ve oyun
Bre ağam provasız yaşamakladır belayı davet
Taklacı güvercin kafesinde ölmüş
Yalancı dayılar ağlıyor inceden
Her dem iki kadehten sonra ayrılık valsi
Ve hayat çekiliyor damarlarımdan
Ve oyun
Kamerasız başlıyor hayat meşgalesi
Bebek sırtlarında harap konduda bayram
Baloncunun tüm renkleri patlak mavi
Kamera dönüyor denize tezelden
Atlı karınca sarhoşuyum döne döne
Ve ölüm
Provası olmaz ki direk yaradana
Açılır kapanır ahşap kapılar
Açelyam kameraya çekiyor alenen

BAĞLANTISIZ BURİÇELİ

Göbek bağın on bir günlükken düştü kızım
Annenle bağın artık başka biçim
Yalnızsın koca dünyada
Başladı hayatın
Deniz su gibi uzun yaşa
Masmavi bir masalda
Anneni emdiğinde yorulduğun kadar bile yorulma
Yorulma hayatım
Bir çırpıda yürüyeceksin dünyayı
Başladı maraton
Deniz deniz gibi onurlu yaşa
Göbekten bağlanmadan bir şeylere
On bir yıllarca düşmeden yiğitçe
Göreceksin yalnız değilsin koca dünyada
Başladı hayatla mücadelen
Sen ki kardelen kardelen çiçeği
Masmavi bir masalda
Su gibi uzun yaşa denizim

SUSTALI BIÇAK

Sustukça sustum
Konuşabilmek ne zor ne güçmüş meğer
Pes yani onca sükuttan sonra
Kahve telvesi gibi kararmış yüreğim
Ağlaya sızlaya sustum
Çiçeğine arıydım hani
Tıpkı tatlı bal pınarında ağır işçi
Dost elinden sunulan zehir olsa içilir
Kaskatıyım sustukça susalı
Şu bayat hayatla işbirliği ise günahım
Geç yetişen yolcuydum bilemedim
Acı çekiyorum şimdi evet
O halde olgunlaşacağım gün yakın
Adamın biri cismani meclise susar
Ortalık aydınlananda gör susağı
Sustukça susarım
Obursa karanlıklar yuttu dilimi
Yaz bulutları kadar beyaz rengim
Zamanla aşk büyürde ay gibi
Konuşabilmek güçleştikçe güçleşir
Sustukça sustum sustukça sustukça
Sıra bana gelmiş meğer
Anlayamadım
Pes yani ne isaya ne musaya
Allahtan Muhammed var pes etmeyen
Sustukça susmayacağım.

NEVROZ

Ne dostluklar kurmuşum ama
Helal olsun bana
Haramzadeler çağında
Denizim sen sakın aldanma
Yalandan yakınlaşmalara kanma
Uzatma yanağını asla
Helal olsun sana
Yılan dili yutmuş sanki her biri
Ne dostluklar edinmişim ama
Bu dünya doğallığını yitirmiş valla
Helal olsun bize
Kazazedeler bağında
Sakın izinsiz bir salkım koparma
Denizim uzatma elini asla
Hep dostluklar kur daima
Ama haramzadelerden olmasın hiçbiri
Helal olsun her lokman
Kulak ve babana dinle
Ne dostluklar kurmuşum ama
Dememek için asla

KÜLLEME

Küllenmiş geçmiş yalnızlıklarım var
Kovalar dolusu yanılgım
Yığınla yangın
Suçum doğaya karşı durmak
Yaşamadan yaşlandım yani
Düştükçe bunalıma bu genç yaşta
Sebebi var
Gece karanlığına yığılırım tek parça
Sığınak tek parça
Tek kamara
Cübbemin eteklerine sıçrar ateş
Yandıkça çoğalır gerçek
Açılır nefretin özü
Lanetlenir gönül gözü
Canlanır gelecek külçe külçe
Dünyalar dolusu hurafe var
Kusurlarım büyük adam kusuru
Dinlenirsem adam gibi bir parça
Dinlersen inanacaksın
Gülümsedikçe paçama sıçrar çamur
Acınacak düşlere gebeyim yani
Yaldızlı sözlerle anlatmak olmaz ki
Suçum doğaya yahşi bakmak
Yaşamadan yaşlandım yani
Gördükse vahşeti bu genç yaşta
Sebebi var
Gülleri solmuş akşamların abim

ŞİMEKER

Müthiş kurnazsın deniz
Annenle ikimiz say ki keriz
Aman bişey olacak başında bekleriz
Ben askerde bu kadar nöbet tutmadım kızım
İki seneye de düşerim yedeklikten
Tekaüt yaşım geldi de geçti zaten
Beni düşürdüğün şu hallere bak yavrum
Sefer görev emrini iliştirdin elime
Müthiş karnavalsın deniz
Annenle ben say ki emir eriniz
Aman bişey gerekmesin başında bekleriz
Bu resmi geçit bitmez
Jetlerin akrobasi gösterisine gök dar gelir
Sen ki minicik köknar
Kök sal en derine engine
Annenle ikimiz say ki görürüz
Müthiş şenliksin deniz
Ülfetin bir başka festival
Beni düşürdüğün halleri seveyim yavrum
Ohal valisi seyrüseferde
Cümle alem sudan çıkmış balık
Bir resmi geçit ki çok çok kalabalık
Müthiş kurnazsın deniz

RÜZGAR GÜLÜ

Teknemin yelkenleri rüzgara aç
Çok uzaklarda deniz
Açık deniz
Adam kayırmaktan bıkmadı felek
Martılar çoğunluktan azınlığa düşmüş
El ele dalıyorlar suya saya
Simsiyah bir duvarı delip geçiyor talihsizlik
Bağdaş kurduğum divana yazık
Dualarla içimi dökerim yine de
Aklımı dökerim yoluna
Mazi külkedisi naifliğinde sıcak
Yazı avcumdaki güvercin yavrusu
Gelin çiçeği gelincik tarlası
Bazı aklıma düşersen eğer
Özür dilerim uzak denizlerdeyim
Teknemin dibi delik yelkeni yırtık
Ben yokmuşum gibi davran melek

SERA

Bol ışıkta emebiliyorsun ancak
Loş ışıkta uyumuyorsun asla
Karanlığı sevmiyorsun hiç
Be kızım bu geceleri ne yapalım
Günleri durduramam ki
Güneş rüşvet kabul etmiyor
Gidiyor evine
Ama bir ay dede var ki tanıştıracağım senle
Tam da denize yaraşır
Ayrıca küme küme yıldızlar
Ve kızım baban gibi geceleri seveceksin
Haklısın karanlığı asla
Kafanın içini süsle kızım süsle
Böyle büyünebilir ancak
Bilesin ki en güzel süs sadeliktir
Genleri değiştiremeyiz ki
Yanaş asera asera yalnızlar rıhtımına
A kızım geceleri usanmadan beklerim
Gülleri solduramam ki
Ancak bol ışıkta emebiliyorsun

ÇIPLAK İKAZ

Körcesine sevdim
Körlemesine
Sevdim
Günah arısının ağzındaki dişi çektim
Ve gözlerin dilinde aşkı buldum
Andıkça yoruldum adını
Zerrece pişmancasızım şimdi
Her salise zehirli kuyruklardayım
Olsun varsın
Şahlandı yüzüme yalnızlık
Varsın şahlansın
En vefalı dostum sırlarım
Namım yürüyecekse yürüsün arkadaş
Saygıyla çocuklaşacaksa adım
Ben çocuğum
Sevdim alnımı dik tutarak
Dimdik
Başkaları ne derse desin önemli değil
Neyinden utanacağım halimin
Körlemesine sevdamın
Sevdim
Kılı kırk yararak yaşamaktan usandım
Ağzını öptüm günah arısının
Kuyruğunda aklım iğnesinde bal
Panzehirim kör topal

DAR SOKAK

Girdiler hayatıma Salihalar
Güzel kokulu
Çıktılar
Sabrederim
Bu fakir oğlan ağlar pişmanlığına
Beynamaz
Salihalar girdi hayatıma
En güzel kokulu
Sabretmediler
Çıktılar
Bu fakir adam yanar durur arkalarına
Gördüler dünya kaç bucak
Hangi kucak benimkisi kadar sıcak
Bu fakir oğlan artık denizi ısıtır
Islak ıslak
Darlanmaz
Bebek kokulu cennet kokuluyu
Salihalar girdi hayatıma
Deniz en dayanılmaz kokulu
Sabredemedim
Öptüm kokladım sardım
Öptüm en içten en sıcak
Yavrucak
Maşallah
Suhuletle baş ederim sahiden babayım
Mis kokulu çıt kırıldım
Sabrederim
Demişler demesine de bakıcam
Sabrın sonu selamet

DEVRE

Yükselince bir mızrak boyu güneş
Tadına doyulmaz güzelim
Çünkü
Aksu denize kavuştu
Al beni İstanbul al sakla
Sapla saman karıştı
Asırlık arızadan marazadan
Sar beni İstanbul akla
Akla zarar sevinçlerdeyim
Yükselince bir mızrak boyu güneş
Veya düşünce gölge en dik dibine
Dur namaza ağzında dualarla
Çünkü
Deniz aksuya kavuştu
Vur beni İstanbul vur pakla
Ölmem valla bu yakınlarda
Çünkü
Denizle orman birleşti
Yarım asırlık ağaçtan yemişinden
Ver bana İstanbul ver doyur
Canına yandığım talih kuşu
Ne diyeyim sana
Çünkü
Aksu denize ulaştı
Seyrine doyulmaz güzelim
Yükselince bir mızrak boyu güneş

Hiç yorum yok: