15 Mart 2014 Cumartesi

8 MART, DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN…

8 MART, DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN…

Zor ülkeydi bu ülke şimdi daha da zor bir ülke. Bu ülkede kadın olmak zordu şimdi ise daha da zor. Deyim yerindeyse Ülke kadın hakları açısından uçurumun eşiğinde. Kara bulutlar dolaşıyor ileri demokrasimizin üzerinde ve en çok ezilen yine kadınlarımız oluyor. Ortaçağ karasından beter kara pelerinler-peçeler biçiliyor her bir kadınımıza rengarenk, renk renk.

O Kadınlarımız ki; “Kırda çiçek, gergefte nakış olanlar. Dilde türkü, yarına umut olanlar. Tarlada çapa, fabrikada şalter olanlar. Halayda zılgıt, kavgada kıvılcım olanlar. Yolda yoldaş, evde ana olanlar kadınlar, kadınlarımız”…

Yaşlı dünya erkek ise güneş olan kadınlarımız. Analarımız, bacılarımız, kızlarımız. Hayatımızı ışıtan, can veren kan veren, el veren yön veren güneşlerimiz…

Miskin akıllar eser ise 8 Martta öylesine, zoraki bir güncük bir gülcük ve yarım gülücük anımsanan, Gelecek 8 Marta kadar unutulan can yoldaşlarımız, yıldızlarımız, kadınlar. Kadınlarımız…

Ve dünya yaşamla buluştuğundan beri süregelen ama Yaklaşık yüz elli yıldır var olan en etkileyici ve yanık türkü 8 Mart.

Yıllar evvel, Doksan küsur yıl önce kağnı arabalarında, sırtlarınızda var ettiğiniz, ölmüşken dirilttiğiniz, el bebek gül bebek ninnilediğiniz, üzerine titrediğiniz öz yavrunuz bu vatanda bu gün, al bayrak dalgalanıyorsa en zirvede oda sizin eseriniz.
Alasından en güzel sizin elinize yakışır o al sancak…

Bir Yüz elli yıl önce 8 Mart’ta korkmadan salladığınız gibi, şimdi de sallayın korkmadan, çekinmeden, allayın sallayın...

“8 Mart 1857 tarihinde Nivyork’ta şanlı bir direniş başlattınız. Tutup o günü bu günlere günümüze taşıdınız. Kadın dokuma işçileri olarak eşit işe eşit ücret istediniz. 16 saatlik çalışma süresinin on saate indirilmesi için örgütlendiğiniz o eşsiz dayanışmada, O bitmeyen kavgada 115 ay yüzlü şehit verdiniz.

Kavgayı haksızlığa, sömürüye, ezilmişliğe karşı 8 Mart 1908’de yeniden ateşlediniz. Bu kez toprağa 129 gelincik çiçeği diktiniz. 1910 yılında Klara Zetkin önerince 2. Sosyalist enternasyonal hemen kabul etti.  Ve 8 Martı “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlama hakkı kazandınız.

Elli yıllık mücadelenin sonunda tırnaklarınızla elde ettiğiniz zaferinizi perçinlediniz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü”…

Yüz yıllar boyunca emperyalizme, kapitalizme, savaşlara,  savaşların her türüne karşı koydunuz. Savaşlarda en çok ızdırabı yine siz kadınlar analar, çektiniz. Faşizme, cinsiyet ayrımcılığına, cinsel, sınıfsal, ırksal ulusal, töresel baskılara en ön saflarda direndiniz. Kadının köleliğine köleleştirilmesine,  erkek egemen topluma, erkeksi dünyaya ve ikinci sınıf insan dayatmalarına pamuk yumuşaklığında ama çelikten sert barikatlar kurdunuz.

BM kararıyla 1975 yılında dünya emekçi kadınlarının bu günü “8 Mart Dünya Kadınlar Gününe” dönüştürülüp içi boşaltılınca bile gocunmadınız. Tek bir gün olsa da kadın olmak, kadın kalmak, kadınca haykırmak için rıza gösterdiniz.

Asla yılmadınız yorulmadınız, özünde kadının paralelinde toplumun kurtuluşunu, beyinlerdeki ve yüreklerdeki tutsaklık zincirinin kırılması gerektiğini hiç çekinmeden haykırdınız. Mutlu bir dünya kurulması özlemiyle verilen mücadelede” kadınlarda var, kadınlarda var olmalıdır” diye, her sekiz martta duymayan kulaklara görmeyen gözlere inat, coşkuyla birleştiniz, örgütlendiniz.

Yolsuzluklarla yoldan çıkarılan bu ülkeye Şimdi kadın elinin, Anadolu’ya şimdi ana elinin değmesi gerekiyor…

Dürüstler için çok zor bir ülke oldu bu ülke. Bu ülkede kadın olmak dürüst olmak gerekirse hepten zor.

Bir garip ülke, Öyle bir ülke ki; Oldu bittilerle özelleştirmeye, çetelerle susturmaya, sürgünlerle kadrolaşmaya, kapılar aralandı. Aralanan kapılardan hiç te adil olmayan bir anlayış süzüldü içeri avarel ve paralel. Baskılara, sürgünlere, kıyımlara, yargısız infazlara, gözaltılara, sebepsiz tutuklanmalara duyarsız, sahte kalkınmaya tepkisiz, yalana talana kulaksız, çalıp çırpmaya kaldırıp götürmeye sessiz bir toplum biçimlendirildi ey kadınlar, analar, bacılar.

Öğretimde eğitimde yok denilip alınan katkı payı ile kara cahilliğe, dersaneleri kapatmayla başarısızlığa, insanca ve hakça bir yaşam yerine köleliğe, sendikasızlaştırarak sahipsizliğe, örgütsüzleştirerek yalnızlığa, anayasa ve yasalarla bilinçli oynamalarla sonsuzluğa, kurum ve kuruluşlarla çatışarak zayıflığa, delilsiz belgesiz iddianamelerle müebbete, olmayacak dualara amin dedirtilerek ebediyette hezimete sürükleniyor bu ülke ey bacılar, analar.

Fakir Ülke yeşillenmiş kartellere, öz kaynaklar küreselcilere, üretim alanları ve dağıtım kanalları tekellere, haksız haram paylaşım işbirlikçilere ihale edilmiş. Devlet bütçesi rantiyeye, sınır ötesi yaşananlara, okyanus ötesi talimatların sanal âlem dünyasına ve orta doğudaki kirli oyunlara endekslenmiş. 

Mağdur emekçilerin emeği, ücretleri, iş güvencesi, sağlıklı yaşam koşulları, çalışma şartları taşeronlara, Emeklilerin hali Allah’a emanet edilmiş. Para serbest piyasaya, ekonomi vahşi kapitalizme hediye edilmiş. Aydınlık Ülkenin geleceği çocuklarınız, evlatlarınız, gençler sokakta işsiz güçsüzlüğe terk edilmiş, bağımlılık batağındakiler çaresizliğe savrulmuş, iki arada bir derede kutular doldurulmuş.

Genç kızlarımız töre cinayetlerine, küçük kızlarımız çocuk evliliklere kurban verilmiş, intihara itilmiş. Dağdakine, bağdakine, yoldakine, sınırdakine, içerdekine, dışarıdakine, zindandakine, voltadakine, gurbettekine sıladakine, yerdekine göktekine yüreğiniz yanarmış, ciğeriniz parelenirmiş, aklınız daralırmış, yüreğiniz teklermiş kime ne, menzilde yeşil faşizmin cilalı ayak sesleri ey analar, bacılar, kadınlar...

Peşi sıra Seçimler yaklaştıkça, partizanlar üslup değiştirmiş, fakir propaganda batağında boğulmuş, denetimin ucu kaçmış hırsızlık doğmuş, dengesizlik oluşmuş, yanaşmalar ve yandaşlar arsızca sosyal devlet olgusunu kemiriyormuş, semiriyormuş kime ne.

Sizden başka “Gören yok, Dur diyen yok” analar, bacılar. Ey kadınlar, insan gibi insan, adam gibi adam bulmak zor. Artık yeter…

Evet, bu ülke her daim zordu. Bu ülkede kadın olmak da her daim zordu. Evet şimdi daha da zor. Ancak zor oyunu bozar. Bu derin ve engin güç kadınlarımızda var. Elinin tersiyle itmeye görsün analar, bacılar, “8 Mart falan dinlemezler”, dünya yerle yeksan olur. İşte o vakit vay haline ülke düşmanlarının, vay haline kadın düşmanlarının…

"Şu tersine gerisingeriye değişen dünyada asla değişmem, Anamı, eşimi, bacımı ve kızımı zinhar dünyalara değişmem, dünyalar kadar severim onları, onlar için varım ve dahi değişmem"…

8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun…

Hiç yorum yok: