15 Mart 2014 Cumartesi

EKONOMİ VE DARBELER TARİHİ, İYİ HOŞ GÜZEL DE...

EKONOMİ VE DARBELER TARİHİ, İYİ HOŞ GÜZEL DE...

Cumhuriyet dönemi boyunca ülke ekonomisi tarihsel yanlışlar ve tarifsiz yanılgılarla doludur. Dönem dönem irdelenerek ele alındığında yıllar yılı izlenen ekonomi politikaların günü kurtarmaya yönelik kısa vadeli önlemlerle yüklü olduğu görülür. Ancak bu ekonomik tedbirlerin uygulanacağı zemini hazırlayan faşist darbelerin izleri ise yıllar yılı artan şekilde hissedilir. Yani birilerine kısacık bir nefes uğruna nice nefesler kesilir dört mevsim, dört bir yan, dört bir yön şu garip memlekette.

Özellikle 12 Mart Muhtırası ve 12 Eylül faşist darbesi hala izleri silinemeyen acılar yaşatmıştır şu garip ülkeye ve vatansever evlatlarına…

Darbeler sonrası altyapısız, zamansız dışa açılmanın ve vurgun süreci başlatmanın ülkede şu günlere gelinirken hala uyduğu rota ortada. Tüm yapılanlara karşın ekonomik çıkmazların çözümsüzlüğü de taşınmıştır geleceğe. Belki de büyük sermaye tarafından istenen odur, ekonomik kaos ve çaresizlik. Peşinden kukla iktidarlar tezgahlamak ve yangından malı kurtarmak. Cumhuriyet tarihi boyunca var olan her daim yaşanan bu ekonomik buhran ve darbe kardeşliği sadece , siyasilerin, siyaset bilimcilerin ve ekonomistlerin harfiyen bildiği ancak neden ise topluma pek yansıtılmayan acı reçetesel gerçeklerde saklıdır aslında.

Ülke ekonominin kronolojik açılımı 1923-1950 arası uygulanan planlı dönem ile başlamıştır. 1950-60 arası ekonomide sözde bir patlama yaşanmış nihayetinde 60 darbesi patlak vermiştir. 1960-70 yılları arasında ikinci planlı dönem uygulanmıştır. Planlara yeterince uyulmayınca 1970-1980 arası irili ufaklı askeri muhtıralar ve faşist darbe girişimleri ve de 12 Eylül darbesi ile sonuçlanmıştır. Bu döneme ilişkin denilecek tek şey ekonomik bunalımın siyasal ve toplumsal süreci çok yakından negatif etkilediği ve ülkeyi toptan kargaşaya sürüklediğidir. 1980-90 arası ise dışa dönük denilerek tam göbekten dışa bağımlı bir ekonomik model hayata geçirilmiştir. Bu neo-liberal açılım 1990 sonrasından bu güne ekonomik krizlerle bezeli ve muhtıraların çağ atlamış şekilleriyle sürdürüle gelmiştir. 2000 sonra ise sıfırdan yeni yapay iktidarlar çıkaran ekonomik anarşizm süreci ülkenin önüne kısa zamanda sivil darbe yapacak cüretkarlıkta bir saltanat çıkarmıştır.

İzlenmiş tüm siyasal süreçlere ait en güvenli sonuçlara cumhuriyet dönemi ekonomisinin tümüyle değerlendirilmesi, araştırılması ve incelenmesi ile ulaşılabilir. Dönem dönem birbirinden çok farklı ve zıt modeller izlenmesi nedeniyle ayrı ayrı tahliller yapılabilir ama unutulmaması gereken tüm tedbirlerin askeri vesayet eliyle dayatılmasıdır. Böyle olunca her dönem kendi içinde farklı bir tablo barındırsa da, faşist darbelere dayanan olağanüstü halliği ekonomik önlemlerin haklılığa kavuşmasını kafadan engeller.

Aslında ilk dört ekonomik dönem sırasıyla bir birini doğurmuştur. ekonomik dönemlerde muhtıraları ve darbeleri. Öyle veya böyle, eğrisi doğrusuyla 1980’lere gelinmiştir. Bu süreçlerden çıkarılacak dersler elbette pek çoktur. Öyle ki ülke 12 eylül faşizminin gölgesinde öceden temelleri atılmış belki de 80 darbesini hazırlayan 24 Ocak kararlarını bir güzel hayata geçirmiştir. Ülke kara kapkara öyle bir dönem yaşamıştır ki tüm siyasal ve ekonomik geçmişi tek başına bastırır.

Bu dönemdeki uygulamalar tüm katmanlarıyla ülkeyi yıkıma uğratmış karanlığa hapsetmiştir. 12 mart muhtırasına minnet okutacak denli kıyımlar yaşanmıştır, yaşatmıştır. Üretilen ve icat edilen liberal yöntemlerle egemen sınıflar para denizinde yüzdürülür iken orta tabakalar sosyo-ekonomik bir erezyona sürüklenmiştir. Ülke insanı ilerleyen yıllarda işe, aşa muhtaç bırakılmıştır. Ülkenin geleceği evlatları, gençler hunharca katledilmiştir. Sadece bir kesim kayırılmış ve korunmuştur, ileride ülkeyi onlar ile inşa ederiz art niyetiyle ki iddialara göre gerçek olmuştur.

Halkın her soluklanışında tepesine binilerek ülkenin ekonomik çıkmazları görmezden gelinerek, devasa boyutlara ulaşmış açmazlar önlenmeyerek sadece büyük sermayeye efendi köle silsilesi içinde hizmet edilmiştir. Yıllar yılı enflasyon, gelir dağılımı adaletsizliği, istihdam, dış ticaret dengesi açığı, mali yapı sorunları, kamu maliyesi problemleri, bütçe açıkları artarken ve büyürken seyirci kalınmıştır.

Böylece devletin 1960 sonrası her on yılda bir faşist darbelerle öldürülen siyasi yapısına koşut ekonomik yapısı da uluslar arası sermayeye mahkum edilmiş, köleleştirilmiştir. Ve gelen geçen tüm siyasiler köklü reformlarla değil gittiği kadar gider mantığıyla uzaktan kumanda kapitalizm dayatması istikrar paketleriyle ülke ekonomisini patlatmışlardır. O kadarla da kalmayıp içini boşaltmışlardır.

Yani ekonomik dönemler itibariyle ülkede uygulanan iktisadi politikalar ve bu politikaları uygulayanlar bellidir. Ülkenin halen yaşadığı açmazları da bellidir. Ve bu güne değin uygulanmış ekonomik modellerin çözüm olmadığıda açıkça malumdur. O halde yapılması gereken ekonomi lieratüründe yer almasına karşın bu ülkede hiç uygulanmamış bir sistemin uygulanmasıdır demek de şimdilik ütopyadır ama son on yıla bakılınca başka da çare yok gibi.

Velakin şu son on yılda nasıl bir ekonomik model uygulandığı bambaşka bir muamma, bir başka muhteşem manzara . Nasıl bir ucube olduğu maalesef yeni yeni ortaya çıkıyor. Gelmiş geçmiş tüm uygulanan ekonomik modellere taş çıkartır bir ince hesaplılık var bünyesinde. Köklü bir çözüm uygulanacak, hırsızdan yolsuzdan hesap sorulacak vaatleriyle gelinen, kamuoyuna yansıyan biçimiyle on yılda hesap sorulacak hale gelmiş bir muazzam ekonomi yönetimi. Beğenilmese de varolan bir sistemi sistemsizliğe mahkum ederek, on yılların birikimleri bir çırpıda nasıl iç edilir, siyasi erk bu dahlin neresindedir tarih baba sorgular ancak ayıp kaçtı biraz delikanlılık raconuna son haller.  1950’lilerden bu yana ne çekti bu ülke bu sağlak tiplerden ve anlayamadı gitti vesselam… 

Ülkenin ekonomi ve darbeler tarihine bakıldığında bir ekonomik yıkım bir darbe, bir finansal kriz bir muhtıra, 12 Mart. Bir iktisadi bunalım bir faşist darbe, 12 Eylül diye sürer gider parasal akış tablosu. Önce paket sonra resmi darbe…

Milenyumdan sonra değişti bu ekonomik çöküş götürüş hiyerarşisi, yerine önce bir sivil darbe ve? Bir mim koyup sonraya havale edilecek bir konu bu…

Ez cümle; “Ve? Cümbür cemaat parayı koyacak yer bulamıyorlar”…

Hiç yorum yok: