8 Mayıs 2018 Salı

YAZ GAZETECİ…

YAZ GAZETECİ…

İçinde politik bir format gizlenmiş, ağır edebi bir dille ince eleyip sık dokuyan, zamanı gelince karakolda bitecek yazılara devam…

Devam çünkü iyiye giden hiçbir şey yok. Aradan geçen on altı yılda tavan ile taban arasındaki uçurum yıldan yıla gittikçe derinleşti. Memleket saymakla bitmeyecek sorunlar yumağına dönüştürüldü. Millet deyim yerindeyse can çekişir hale geldi. Gerçekten gazeteci isen gel de bunları yazma…

Başta eğitim, sağlık, insanca yaşam her haliyle karmakarışık. Her yıl değişik uygulama, her yıl çelişik yaptırım. Yediden yetmişe millet isyanda. Ekonomi batmış. Döviz kanatlanmış yakalanamıyor. Övünülen, halledildi denilen ne varsa dibe vurmuş. İçinden kolayca çıkılamayacak bir durum söz konusu. Sözde istikrar yüzünden peşi peşine seçimler yapılmış. Bir yenisi kapıya dayandırılmış. Ama görülen o ki kısa aralıklı seçimler de çözüm değil. Nefes alamıyor millet. Hükmedenler sınıfının dini imanı para olmuş. Hâkim gözün milleti gördüğü filan yok. Düşündüğü de yok, hep yalandan.

Memlekette insani ve toplumsal değerler yok sayılıyor. Her şeyin planlaması önce kime ne kadar para ölçeğinde yapılıyor. Sonrası para yığma. Bu paragözlük Trakya ve denizlere kıyı kentlerde pek işlemiyorsa da kırsal kesimde ve şehir gettolarında geçerli. Ayrıca çare bekler durumda yaşayanlar hızla ümmetleştiriliyor. Gizli plan hala yürürlükte. Bu sinsi planın bu kez bu baskın erken seçimle önü alınacak gibi görünüyor. Alınmalı veya.

Çünkü geçmiş seçimlerde alınan tam desteğe bağlı güçle ve yapay gündemlerle yeni rejime geçildi. Rejimi yerleştirme zafiyet göstermeye başladı. Ve kurulan korku imparatorluğu da yetersizleşti. Sanki bıçak kemiğe dayandı. Zor durumda olunduğu apaçık. İşleyen fabrikalar iflas ettiriliyor kapanıyor. Geniş ve bakir arazileri yağmalanıyor. Kar edenleri de stratejik değeri hiç düşünülmeden kelepir fiyata devlet kredileriyle satılıyor. Gün geçtikçe kötüleyen durum süsleniyor, püsleniyor, cilalanıyor. Memleketin temel değerleri çokuluslu şirketler aracılığıyla tapu, kimlik ve din değiştiriyor. Kimse tepki vermiyor. Her zamanki duyarsızlık ve körü körüne tapmışlık. Yeter artık.

Gel de yazma, Memlekette haksızlık, hukuksuzluk, saygısızlık,  işsizlik, açlık, ıssızlık, uğursuzluk, ahde vefasızlık, tarihi kaypaklık ayyuka çıkmış. Eğer bu kez yaklaşan erken baskın seçim bir ulusal kurtuluş mücadelesine dönüştürülemez ise bu menfi tablo herkesi yıpratır. Zamanı gelince de yok eder. Millet kahrolur, memleket yok olur. O yüzden zerre taviz vermeden memleketin kurtuluşuna, birlik tavrına tarihsel bir görev olarak bakılmalı. Ocu, şucu, bucu bakılmadan bütünleşilip umacılara karşı çıkılmalı. Eğer bakılmaz ve birlik olunmaz ise bu trend rayına zamansız çıkılan tren gibi milleti ve memleketi ortadan ikiye biçer.

Eğer haziran biterken yapılacak bu seçimlerde memleketi on altı yıl tek başına yönetip, on altı yılda tek başına aldıkları karar ve yaptıklarıyla memleketin üçte ikisini karşısına alanlar seçilirse vay milletin haline. Seçilmek uğruna her türlü alicengizleri mubah sayanlar yine yeniden iktidara taşınırsa vay ki vay memleketin hallerine. Ne trajikomik sonuçlar doğar. İşte o vakit, zamanı gelince peşi sıra harnameler dizmek de şart olur. Karakolda mahkemede bitecek yazılar düzmek de vacip olur. Realist gazeteci isen gel de halleri şimdiden yazma…

Erken baskın seçimler sürecinde o hallere, bu hallere aldırmadan dost doğru karakolda bitecek yazılarla olaylara parmak basabilmek baskın yazarlıktır. Doğruları millete aktarmak cesaret ister. Bu harala gürele arasında eşek arıları misali iğnelerini bileyleyip hazır tutanlar da olacaktır. Memleket hayrına onlardan korkmamak gerekir. Her şeye hazır olmaktır bütün mesele. Olmak veya olmamaktır tüm mesele. Bu keskin duruş mangal gibi yürek gerektirir. Zaten yasakçı zihniyetin yasaklı listelerine girmedikçe, karanlıkta beliren korku inceden hissedilmedikçe al beyaz bayrak açmalar da boşa gider.

Korku dağları beklerken korkaklık millette karşılık da bulmaz. Memlekette kutuplaşmaların yıldızlaştırdığı, ayrışmaların aynılaştırdığı ve oynaşmaların çeteleştiği bu dönemeçte olan bitenin çetelesini tutmak en doğrusudur. Ve o tavır doğrudur. Doğru da tektir…

Zaten o eşik kazasız belasız atlandığında kusursuzluk doğar. Kara kaplı kitaplar hep doğruları yazar. Politik veya edebi içerikli formatta tüm gizlenmişler bir bir ortaya dökülür. Zamanı gelince de ince eleyip sık dokuyan ve ağır bir dille yazılmış karakolluk yazılara değer verilir. Kimin yazdığına da pek bakılmaz anında kitaplaşır.

Şimdi gel de yazma. Yaz gazeteci yaz nakaratında gizlidir memleket halleri. Devam. Son söz ve kesin karar Milletin…

Hiç yorum yok: