“İNCELDİĞİ YERDEN KOPSUN”
Erkendi baskındı atışmaları arasında yaklaşan seçimlerde, bu kez de memlekete ince ayar çekilemez ise koca memleket karanlık izbeliğe doğru inceden inceye akacak. Ve memleket egemen sermaye tarafından itelenecek, ötelenecek ve üzerinde akla gelmez oyunlar oynanacak. Realite bu…
O yüzden eğer bu kez kümelenme yoluyla da önü alınamazsa aynı modelde ısrarcılık tavan yaparsa yine fakirlerin başına ince ince kar yağacak. Yağar elbet, sertifikalı, belgeli ve dar bölgeli, diplomalı veya diplomasızlıkla, artan lütufkarlıklarla gelinmiş olan nokta ortada. Demek ki bu seçimler nostalji travmasıyla hataların ve yanlışların bağışlanacağı bir seçim değil. Köprüden önceki son çıkış.
Genel durum bu denli kötüleşmiş ve eksiklik bu denli barizken durumdan vazife çıkarmak alışkanlığı milleti de memleketi de kurtarmaz. On küsur yılda memleketi bu hale getirenler hala kurtarıcı olarak dayatılıyorsa artık yüksek sesle itiraz da şart. Sünnetten ileri vacip, neredeyse farz. Öyle kurmaca din, iman, mezhep kıskacında iradeyi her defasında mükerrere bağlamak ile olmaz. Olmadı da. Her seçim süresince ortaya istikrar yalanlarıyla hedefe kilitlenme ile çıkış yolu bulunamadığı da açık. Artık yok öyle yağma. Bu kez yapılan yapanın yanına kar kalmayacak demenin tam da zamanı. Hangi kısır ekolün gömüleceğinin de ayırdına varmanın tam zamanı.
O halde yüreklice ‘İnceldiği yerden kopsun’ demek gerekiyor…
Kopsun çünkü on yıllardır hep güven tazelendi görülmesine karşın kısa sürede güven kaybı yaşandı. Memlekette güvence kaynakları bir bir yok edildi. Tek tip gelenekçi ve karakteristik dil horalandı. Tuhaf bir şekilde politik doğruluk sarpa sardı. Memlekette her türlü güvence inceden inceye yok oldu. Belki de uzun yıllardan sonra siyasette şans kapıyı son kez çaldı. Şimdi bu kez akıl vaziyet tutulması çözülecek gibi görünüyor. Ne kadar manipula edilse de, kesip atılan neler neler varsa da bir kalemde gerçeklik kabul edildi. Her şey koca bir yalana döndü. Kazananlar ganimeti paylaşmayınca da bu hale gelindi. Şimdi Kurtuluş Meclislerinin kurulmasının tam zamanı.
Nedir o hal; Memleket batakta. İktidar bitik. Ulus devlet tehlikede. Cumhuriyet baskı altında. Rejim değiştirildi. Millet ilahi sayılan dinler çerçevesinde iyice hırpalandı. Uygarlığın aksine ne varsa kökleştirildi. Millet köleleştirildi. Dövize kur dayanmıyor. Hal böyle olunca yaşam koşulları kademeli biçimde iyice ağırlaştı. Kara kâhin aklıyla kıyımlar meşrulaştırıldı. Eza, ceza, baskı, zulüm vefanın yerine ikame edildi. Demokrasi ileri yalanlarıyla iç edildi, hiçleştirildi. Haramdan kaçmak, helalden yemek itibarsızlaştırıldı. Ve daha neler neler bozularak, milli servetler satılarak pervasızca iktidarlaşıldı. Ama bir yere kadar. Deniz bitti. Günahları ince ayarlı terazi ile tartmanın tam zamanı. Zamanı gelince denildi o zaman geldi..
O hal bu hal hiç farketmez şimdi cesaretle ‘İnceldiği yerden kopsun’ demek gerekiyor…
Bu kez basiretli bir rol karakterle işin yüzü inceden inceye değişebilir. Memleketi yeniden doğal yörüngesine oturacak ince ayar çekilebilir. Memleketin kurucu değerlerine inceden bir giriş yapılabilir. Eyalet rivayet keskinliğinin ve kamplaşmanın, hazır kıta bekleyen gizli darbecilerin üstü ince ince çizilebilir. Ortodoks yaklaşımlarla kurulan hiyerarşi inceden inceye çökertilebilir. Ve uygar dünyayı kucaklayacak millet bütünleşmesi formatlanabilir. Önce inanmak lazım. Sonrası sonsuzluk..
Bu kez olabilir elbette. Neden olmasın. Çünkü kemikleşmiş kör yapı daha şimdiden inceden inceye hafifçe esnedi. Nefesi daraldı. Şimdi havadan sudan, din iman zaafıyla kutsal sayılanların da reddedilmesinin tam sırası. Babamın öldüğü gün doğar güneş, gel zaman git zaman. Zamanı geldi. Güneşe akının tam zamanı.
Yani hiç çekinmeden, korkmadan yüksek sesle “İnceldiği yerden kopsun” diye haykırmanın sırası geldi.
Korkma sönmez, bu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder