18 Mayıs 2018 Cuma

ANTİEMPERYALİST RUHTUR; “19 MAYIS”…

ANTİEMPERYALİST RUHTUR; “19 MAYIS”…
 
19 Mayıs, çağın tüm ruhsuzlarına inat, tarihi ışıtan tarihin karanlık yüzünü aydınlatan antiemperyalist ruhtur…
 
Bu gün dahi Karadeniz’e açılır yurtsever yürekler “Ya İstiklal Ya Ölüm” çarparak. Tam 99 yıl sonra bile işgal İstanbul’una yaşlı gözlerle bakıp tanrısal bir inançla “Geldikleri Gibi Giderler” diyen vatanperverlere öykünerek…
 
15 Mayıs 1919 günü Yunan İzmir’i istila eder. Bir gün sonra 16 Mayısta Mustafa Kemal ‘Silik Mühürlü’ bir yetkilendirme ile on beş subayı, iki şifre memuru yedeğinde kırık dökük, harab bir vapur ‘Bandırma’ ile İstanbul’dan Karadeniz’e açılır. Bandırma Karadeniz’in çılgın dalgalarına ve fırtınalarına zar zor dayanır. Sahil boyu, yalı boyu ağır aksak üç gün ilerlerler. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a varılır. Viran vapur Samsun ahşap iskelesinin açıklarına “Kurtuluşu” demirler.
 
Derinlemesine irdelendiğinde, 19 Mayıs 1919 ulusal direnişin, ayni çatıda toplanışın, devamında da devrimci bir yola ilerleyişin ve Ulusal Kurtuluş Lideri Mustafa Kemal’in yedi düvele tescil ve ilan günüdür.
 
Mustafa Kemal ve emrindeki karargâhı anında işe koyulur. 19 Mayıs itibariyle üç yıl sürecek “Kurtuluş Savaşı” resmen başlamıştır. Başlamıştır; memleket ve dünya tarihini, Tarihin emperyalist akışını kökten değiştirecek “Kutsal İsyan”...
 
Bu “Kutsal Direniş”; 15 Mayıs 1919’da İzmir’de Karşıyaka’da Gazeteci Hasan Tahsin’in çaktığı ilk kurşunla sembolleşir. 16 Mayıs’ta Samsun’a demir alan Bandırma Vapuru ile netlik kazanır. 19 Mayıs’tan sonra da kutsal isyandan artık milim sapma, geri adım yoktur. Yani Vatan sayılmış toprakların düşmanlardan arındırılmasını sağlayacak ‘Çılgın Türkler’in ‘Kutsal İsyan’ı o gün fiilen başlamıştır.
 
Başından sonuna, “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz”e kadar süren inanç ve kazanılan zafer antiemperyalist ruhta gizlidir. Anılarda belleklerde yer eden ise dillerde dualar ve mendil ıslatan sessizlik ile iki sözcükten ibarettir; “Ya istiklal ya ölüm”…

Antiemperyalist ruh taşıyan Başkomutandan aynıyla beyandır;
 
“3. Ordu müfettişliği ki; müfettişi bendim. Karargâhımla Samsun’a çıkmış bulunuyordum. Doğrudan doğruya emrim altında olmak üzere iki kolordu vardı. Bu geniş yetkinin beni İstanbul’dan sürmek ve uzaklaştırmak gayesiyle Anadolu’ya gönderenler tarafından bana nasıl verilmiş olduğu garibinize gidebilir. Hemen ifade etmeliyim ki, onlar bu yetkiyi bana bilerek ve anlayarak vermediler.
 
Ben bu görevin yerine getirilmesinin bir makam ve yetki sahibi olmaya bağlı bulunduğunu ileri sürdüm. Bunda hiçbir sakınca görmediler.
 
O tarihte genelkurmayda bulunan ve benim amacımı bir dereceye kadar sezmiş olan kimselerle görüştüm. Müfettişlik görevini buldular. Yetki konusuyla ilgili talimatı da ben yazdırdım.
 
Hatta Harbiye Nazırı bu talimatı okuduktan sonra, imzalamaya çekinmiş anlaşılır anlaşılmaz bir biçimde mühürlemiştir…”
 
İşte o 19 Mayıs 1919 ruhu tarihe ışık tutan ve ilelebet tutacak olan antiemperyalist ruh son yıllarda çok uluslu paralı gurka, safi kukla kuşaklar ‘19 Mayıs’ın antiemperyalist ruhundan nasiplenmeyip, fesat gerici bir anlayışı egemen kılsalar da yıkım uzun vadede tutmaz. Emperyalizm uşaklığı, büyük sermayeye kulluk zamanı gelince 19 Mayıs’ın antiemperyalist ruhuna teslim olur. Her türlü ayak oyunları ile koca memleketi çağdaş aydınlanma yolunda sekterleyenler de vakit tamam olunca inceden inceye sellenir gider.
 
Bu arada hadleri zorlar biçimde taçlandırılan, kulelendirilen, saraylandırılan birilerinin bayram kleptomanlığı tavan yapsa da, tarih ve kutsal kitaplar üzerinden şahsi hırslar öne çıkarılsa da her zaman umulan gibi olmaz.
 
Olmaz çünkü yersiz, yurtsuz, yuvasız günlere yuvarlanan millet direnişe uyandıklarında Ata’dan emanet  ‘19 Mayıs antiemperyalist ruh’la direnirler…

Hiç yorum yok: