9 Mayıs 2018 Çarşamba

GÜNEŞE YOLCULUK…

Ne sorudur o soru. Memleketin her insanı o soruya hayatında bir kere de olsa mutlaka muhatap olmuştur; Yolculuk nereye hemşerim?
 
Evet, gerçekten yolculuk nereye? Güzel soru. Her alanda her platformda değişim ve hızlı gelişim çağı yaşıyor memleket. Özel veya tüzel her türlü yönetsel yapı daha da komplike bir hal almış durumda. Almak zorunda. Ancak hangi nedenle olursa olsun bağışlanamaz, çağdaşlaşmayı bir türlü sağlayamayan bir memlekete döndürüldü şu garip memleket. Yolculuk nereye hemşerim? Sorusunun önemi oradan geliyor…
 
Yanıtı kısa ve öz; Bu kısır döngüde doktrini çok iyi bilenler ve sık aralıklarla inceleyenlerin dışında kalanlar bile, artık Denizin bittiğini söylüyor. Artık tamam diyor. Bile bile suyun dibinde batık hazine arayanlar ise iğneleyici sözlerden kaçınmayarak hala incili define çıkarma peşinde. Vurgun yeme pahasına sünger avcılığı.
 
Bir değişmez gerçeklik var aslında onlar da çok iyi biliyorlar; Bu kafayla yolculuk meçhule…
 
Hala kaşla göz arası fikir yerine zikir, zihin yerine patak, gündem yerine güncelleme. Eğer bu kez de fırsatlar kaçırılırsa, esenlik uzun süre yakalanamaz bir daha. Yarınlara geleceğe dönük tüm ilişkilendirilmeler, tüm sınıflandırmalar tutmaz. Hem de hiçe sayılan tüm saptamalar, hazırlıksız yakalanılan taşkın başıbozukluklar işi daha da zorlaştırır. Her açmaz hepten başa bela olur. Bu ‘pararealite’ sınıfta kalmayı da beraberinde getirir. İflası da.
 
Yolculuk nereye bir güzel anlaşılır ama iş işten geçmiş olur. Yalandan geçmiş olsun diyenler de sıraya girer…
 
Resmi özel işlerlik ve işlevsellik bütünlemesi dövize endeksli potada eritilince anında her şey ile yüzleşilir. Yüzsüzce katmerlenen sıkıntı geniş katmanları boğmacasına kucaklar. Kapkaranlık bir kısır döngüye hapsolur tüm ideler, idealler. İşte böylesi bir mahkûmiyete ve kararsızlaşmaya acilen son verilmeli. Verilmedikçe hep ayni zihniyet yine belirleyici olma özelliğini tekrardan kazanır.
 
Öyle bir tablo ortaya çıkar ki; Yolculuk nereye hemşerim sorusu bile sorulamaz, sorulursa da suç sayılır…
 
Şimdilik yarışa kalkanlarca izlenen ve yürütülen siyasi süreç yandaşlarını inceden keskinleştiriyor. Ama karşıtlarını da teskinleştiriyor. Yatıştırıyor. Millet böylece en azından çift taraflı baskıların inceden inceye ve en derine kendini hissettirmesinden biraz kurtulmuş durumda.  Gerçi yerinden yurdundan, köyünden toprağından koparılmışların yolculuğunun da kesiştiği bir coğrafyada her tökezleyiş herkesi ezer. Asıl ve nakil yurttaş durumunda salınmak ve barındırılmak yakın uzak her çalkantıda serseri mayın gibi siyasete de etkir. Bu zararlı etkileşim bir nebze de olsa Milletin kanına dokunur. Sanki bunlar bilindiğinden ince siyaset güdülüyor.
 
Bir şeyin daha incelikle üzerine gidiliyor; Yeni yerleşim haritaları çizerek kurtarıcı rolüne soyunanların işi değildir yeni yol haritalarını kurumsallaştırmak. Niyetleri sadece dinamizmi siyasallaştırmak olduğundan nerede ne zaman patlayacağı belirsiz bir siyasi izlenimciliktir ortaya koyulan. O nedenle daha çok zaman kaybedilmeden bir arpa boyu ilerleme kaydedilemediği apaçıkken o meşhur soru soruluyor.
 
Elbette sorulmalıdır; Hemşerim, Yolculuk nereye?
 
Zaten ideolojisizlik ideoloji olmuş, ilkesizlik moda. Bu yaygın hastalık her platformda yaygınlaşmış. Bu salgın aymazlık siyasete de, siyasi partilere, siyasetçilere de bulaşmış. En kötüsü de bu bulaşıklık. Siyaset kurum ve kavramları da itibar ve zaman kaybetmiş. İşte havalı açılımların, davalık çalımların memleketi getirdiği nokta bu belirsizlik.
 
Bu belirsizlik ortamında açıktan açığa gerçekleri kapatanlar da var, karartanlar da, yalanlayanlar da. Sözde inanmayanlar da var, inananlarda. Durumu değersizleştirerek boş bakanlar da var, baş bakanlar olduğu halde bakmayanlar da. O halde nicel değerlemelere aldırmadan taban kitlelerin sahipsizliğini giderecek yarışın çakmağı çakılmalı. Zamanı gelince ki gelmiştir, en ideal yönetsel yapıyı inşa etme çabasındakilere yol verilmeli. Çünkü sorumluluğunu bilen nitelikli kadroların milletle buluşması şart. Soru belli; Yolculuk nereye hemşerim?
 
Yanıtı da bir o kadar belli, kısa ve öz; Güneşe yolculuk…

Hiç yorum yok: