23 Mayıs 2018 Çarşamba

BU DOLAR ARTIŞI MEMLEKET BATIRIR…

BU DOLAR ARTIŞI MEMLEKET BATIRIR…
 
Bu Amerikan dolarındaki tarihi rekor artışın, eğer ateşi düşürülmezse ve bu hızla tırmanmaya devam ederse memleket ekonomisi batar.  Ekonomi batarsa memleket batar. Faturayı yine şu garip Millet öder…
 
Peki, tarihsel rekor kıran bu yükseliş sadece söylendiği gibi seçim ekonomisi, küresel gelişmeler ve artan jeopolitik risklerden mi kaynaklanıyor. Yoksa milletten saklanan başka etkilenmeler mi var. Döviz kurlarında böylesine hızlı tırmanma, yanlış iktisadi uygulamalar ile Merkez Bankası başta olmak üzere diğer kurumlara tahakküme ve piyasalardaki tahribata bağlı olabilir mi? Olur veya olmaz ama birilerinin her aklı estiğinde kaçınmadığı kasti müdahalelerin ve keyfi politikaların hiç mi suçu yok. Belki açık seçik suç yok ama Memleketi on altı yıldır idare edenlerin, başta aldığı ile bu gün getirdiği döviz kuru farkı ortada. Bu fark göz önüne alınarak yapılacak değerlemede dahi mevcut iktidarın ekonomi politiğinin yanlışlığı ve resmen sınıfta kaldığı açık değil mi?
 
Elbette açık. Ayrıca iktisat eğitiminin temelidir. Ekonominin en hassas yanı ‘cari açık’ diye öğretilir. Ve dahi sokaktaki kaldırım mühendisine kadar da bu realite bilinir. Cari açık şöyle ifade edilir; “İşlemler bilânçosunda yer alan mal, hizmet dışsatımından ve tek yanlı transferlerden elde edilen döviz gelirlerinin; mal, hizmet dışalımı ve tek yanlı transferler için yapılan döviz giderlerinden az, yani cari işlemler bilânçosunun eksi verdiği durum.” Yani negatif bir sonuç. Tanımın özü ise döviz bazlı sattığından fazla almayacaksın. Gelirinden çok harcamayacaksın. Yine Ata deyişleri doğrultusunda ‘Ayağını yorganına göre uzatacaksın ve Kendi yağınla kavrulacaksın…’
 
Peki, bunlar yapıldı mı? Devlet bünyesinde tasarrufa gidildi mi? Özel sektör uyarıldı mı? Gerekli önlemler alındı mı? Aldık yaptık diyenler çıkabilir. Ama ettiğini bulmak buysa eğer Amerikan dolarında tarihi rekor düzeyindeki artış ise sonuç iktisadi uygulamada bir muamma var. Dövizdeki tarihi çıkış indirilemiyorsa ortada büyük bir yanlış, yanlışlar var.
 
Bir kez daha vurgulamakta yarar var; eğer bu Amerikan dolarında tarihi rekor derecede seyreden ateş düşürülmez ve bu hızla tırmanmaya devam ederse memleket ekonomisi batar.  Ekonomi batınca memleket batar. Fatura yine şu fakir Millete kesilir…
 
Kesin olan bir şey varsa o da şu; Mevcut iktidar ses çıkarmaya cesaret edebilenlerin ekonomideki ciddiyete ilişkin tüm uyarılarına rağmen yıllar yılı cari açığı önemsemedi. Önemli saydıysa da önlemedi. Belki de önleyemedi. Ama kesinlikle önlem almalıydı, kayıtsız şartsız önlemeliydi.
 
Çünkü cari açık yıldan yıla arttıkça arttı. Zamanla artan cari açığı finanse edecek yüklü miktarda döviz girdisi gereksinimi doğdu. Yani dövize özellikle Amerikan dolarına ihtiyaç acayip arttı. Cari açık artarak büyüdükçe döviz girişi yavaşladı. Sıcak para akışı kesildi. Yerli yabancı yatırımcıların da huzuru bozuldu. Huzur kalmayınca çok uluslu yatırımcılar, büyük sermayenin temsilcileri, sıcak para mümessillerinin, alım satım spekülatörlerinin gözü korktu. Ve göbekten dışa bağımlı olmanın, büyük sermayenin dayattığına direnemeyecek bir ekonomi modeli uygulamanın sonucu olarak döviz kurlarında yükselen ivmeli hareketlenme başladı. Ve Amerikan doları yılsonunda beklenen kur fiyatını yılın ilk yarısında hiç beklenmedik bir anda geçti. Geçmekle kalmadı tavan yaptı.
 
Böylece tabandaki deliğe tavanda da bir delik açıldı. Memleket dipten su alıyor tavandan gaz kaçırıyor hale geldi. Millet ise ne oluyoruz telaşında şaşkınlık içinde şimdilik gelişmeleri izliyor. Aklı evvellerden üç beş birikimi olanlar makroekonomiden anlamadığı için döviz yükseldi diye çaktırmadan seviniyor. Yastık altında zor zamanlar için üç beş sarı lira saklayanlar altın yükseldi diye keyifleniyor. Oysa manzara hiç de öyle değil. Durum vahim. Bu beter duruma acilen çözüm bulmak lazım. Gülüp geçmekle, teğet geçer demekle, her şeyi seçim sonrasına endekslemekle olmaz.
 
Şimdi serbest piyasa ekonomisi içinde pazarlardaki bu soluksuz tırmanışı milleti bu hale getirenlerin, memleketi yangın yerine döndürenlerin önleyeceğini, ekonomiyi düzeltebileceğini düşünmek sebebi ne olursa olsun hayalcilik olur. Bu ‘hayalcilik’ fiilinin de filleri ürkütmemek adına iyi niyetlilikten kullanıldığını belirtmekte yarar var.
 
Evet, bu göz göre göre başa gelen ekonomik faciayı geçiştirmeyi elinde ‘yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır’ demekten başka bir marifeti olmayan siyasa ve piyasa aktörlerine bırakmak ise memleket üzerinde evrensel düzeyde oynanan oyunları görmemektir.
 
Son kez bir daha vurgulamakta yarar var; Amerikan dolarındaki bu tarihi rekor yükselme indirilemez, dolara bağlı diğer dövizlere de sirayet eden ateş düşürülemez, bu hızlı tırmanışa toptan bir önlem ve çözüm bulunamaz ise ekonomi batar.  Ekonomi batınca da memleket batar. Fatura yine şu fakir Millete kesilir.
 
Öde ödeyebilirsen; söz milletin…

Hiç yorum yok: