1 Mayıs 2018 Salı

CUMAYI BEKLEMEK VE 'LİDERLİK SORUNU VAR'LIĞI…

CUMAYI BEKLEMEK VE 'LİDERLİK SORUNU VAR'LIĞI…
 
Samimi olmak gerekirse cumayı beklerken yine asla sonu gelmeyen veya anlamsızlığı daha en başından belli olan bir bekleyiş mi güncellenecek ikilemi akla takılıyor. Beyin kurcalanıyor. İnsan iki arada bir derede kalıyor. Yine absürt bir sonuçla karşılaşılabilir mi endişesi yaşanıyor.  Ve muhalefet cumayı bekleyerek 'liderlik sorunu var'lığına kilitleniyor…
 
Son on küsur yılda siyaset tiyatrosunda, üzerinde çok ince ayar çekilmiş oyunlar oynanıyor. Oyunun en dikkat çekici yanı ise kimselerin düşüncelerine pek rağbet edilmiyor. Kimseler isimlerin pek önemi yok, kim gelirse gelsin mucizevi şeyler de olmayacak diyemiyor. Ama herkes mükemmellik peşine takılmış gidiyor. Çizilen öyle sanıyorsanız, böyle yanılıyorsunuz çizgisi. Hatta kendisini ortaya somut bir şekilde koyabilmek bile zorlaşıyor. İleride üzerinde aylarca yıllarca beyhude konuşulacak bir liderleşmeye takılacak görünüyor erken baskın seçim ve siyaset.
 
Siyaseti yaşam öncelikleri sırasında en başa koyanlar başı sıkıştığında topu taca atarlar. Ayrıca bazıları vardır ki her nedense üstesinden gelebileceği yeterli ve birikimli olduğu alanlarda görev talep etmezler. İşte bu aksama bu memleketin devamlı lider arayışını tetikler.
 
Bu arayış samimiyetle itiraf edilmesi gereken bir durumdur; tartışılması gereken bir tutumdur. Gerçekten bu memleketin liderlik sorunu var. Veya daha doğrusu memlekette lider sorunu var. Bilinen o ki her daim güçlü bir lider arayışında memleket. Millet her şeyi ona endekslesin ve kurtulsun istiyor. Veya gittikçe ağırlaşan yükünü azaltsın. Hafifletsin. Böyle olmayacağı biline biline bu gelenekselleşmiş yanlış tavır her defasında memlekette yönetim sorununu oluşturuyor…
 
Belli zaman sonra en iyi yönetim en ala lider bile çarşafa dolanıyor. İyi giden işler de taviz vermeler başlıyor. Bloklaşmalar keskinleşiyor. Lider sultasına evriliyor tüm iyi niyetlilik. Benim dediğim olur tarzı zorlama ile hür irade geriliyor. İpler geriliyor. Erken seçim kaçınılmazlaşıyor. Kamuoyu kısa sürede hazırlanıp anında baskın seçime gidiliyor.
 
Bir başka itiraf edilesi durum ise partilerde genel başkanlar var fakat çoğunda lider yok. Ve kimse çıkıp da lider sorunu yaşıyoruz diyemiyor. Hiç de liderlik vasfı taşımayanlara oyunu verip çıkıyor ve doğrusu da odur deniyor. Sonra her seçimde yenilgi, hemen ardından liderlik kavgası. Partinin en vazgeçilmez unsuru olağan veya üstü kongreler ve yine ayni yetkilendirilişler. Yani hiçbir şey değişmiyor.
 
Bu memlekette her partiyi ayakta tutan örgütlerin dinamik yapısının olması, kurumsal değeri değil önemli sayılan. Tek önemsenen güçlü bir liderinin bulunması ve iktidar beklentisidir. Memleket genelinde tüm tercihlerde bu yönde gerçekleşir. Ve sonuç alınır.
 
Yüklendiği veya yüklenmesi gereken görevleri sonraya bırakanlar ise siyasetin alfabesinden sınıfta kalanlardır. Rol çalarak, replik kaparak lider  görüntüsüne bürünülse bile tutmaz. O ulaşılmaz tavır içinde dolaşanlar da analizcilerin elinde maskara olur. Öyleyse yerelde veya genelde aranılan konuma gelmek elbette analizlerin ışığında yol almakla mümkündür.
 
Planlı olan ve teknolojinin gelişen ortamına ayak uyduran siyasetçiler liderlik vasfını taşıyabilirler. Siyaset düzeni günden güne gerilerken, ilerici portre çizen lider de menzile ulaşır. Zaten tüm efor ve zaman planlaması bu amaçladır. Hele kısa sürede kapıya dayandırılan seçimlerde liderden çok kadrolar önemlidir.
 
Artık cumaya kadar neler olacağı veya 'liderlik sorunu var'lığına kilitlenişin nelere malolacağı iyi analiz edilir. Siyasetin yapıcı özelliğini öne çıkaracak ve hislere kolay ulaşacak bir anlayışı ortaya koyacak bir lider namzeti arenaya sürülür. İşte şimdilik tüm beklenti budur.
 
Samimiyetle itiraf etmek gerekirse iki ay zarfında kitleleri etkileyecek bir lider bulmak kolay bir iş mi, değil elbet. Hele de Memlekette 'liderlik sorunu var'lığı aşılamamışken zor. Hem de çok zor…

Hiç yorum yok: