YERLİ GÖÇMENLİK…
Bu göç ve göçmenlik konusu şu zengin coğrafyanın zenginlikten eşit oranda yararlanamayan aklıselim insanlarının en iyi bildiği konudur. Yüzyıllarca içten dıştan göçlerle enikonu içi yanmış, başı daralmıştır. Kaosa sürüklenmiştir. Ama serde göçebelik yattığından, genlerde göçerlik taşındığından desteksiz her tatlı söze kanılır ve muhacire kucak açılır. Yerinden olanlar yer edinir, yerliler yerinden mülkünden edilir. Hep alışıldık ayni hikaye.
Her adımda nostalji kıskacı. Bir zamanlar yaşandı sanki bunlar hissi. Bölgede çekim merkezi haline gelmişlik yerli yersiz göçmenliği de tetikler. Ecnebisiyle aynı değildir ama işler. Ne kadim akrabalık vardır ne de muhataplık. Ancak her koşulda sebepsiz tercihler üzerinden aynı coğrafyaya sıkışmayı öngörür yerli yabancı göçmenlik…
Dar kafalı olma cesareti büyüttükçe büyütür özel olma güdüsünü. Megalomani güçlenir galiba. Ben özelim fırsatçılığı artar. Hayal dünyası geniş olmakla doğru orantılıdır her şey. Her dönem taptaze kalan bir dondurulmuşluk ve doldurulmuşluk vardır bünyede. Dolmuşa binmek deyimi deneyimi güçlendiren bir yarenlikle kucaklaşınca yeni göçleri de sıraya bindirir. Kim ve nereden olduğuna bakılmaz artık. Alışmışlık ve alıştırılmışlık işler sadece.
Yerlilik her türlü prensibi de belirler ve etkiler. Alakasız ve arsız tartışma ortamından beslenir. Bir çift tatlı söz etrafında döner dolaşır ayrılıklar ve gecikmiş buluşma senfonisi. Öyle ki yürek dayanmaz inleyen nağmelere. Ve zamanla her fırsatta yerli yabancı göçlere de kapılar ardına dek açılır. Tam açılmazsa da aralanır. Çalıştır aklı at adımını içeri babında bir göz yumuş. İddia edilenin aksine sanki bir yerlileştirme projesidir kapıdan içeri sorgusuz denetimsiz göçtürmek. Yerlileri sindirmek. Yapılan edilen dünya güzelidir aşılanan.
Aslı nesli araştırılmadan aslı hu nesli hu yakınlaşmalar yakınlaştırmalar güdülenir. Aslında tüm politika yerli yersiz göçmenlik ve yabancılaşma üzerine kurgulanır. Coğrafi bağlar en uzak toplumlara dek uzanır. Öyle ki büyük devletler marifetiyle küçük devletçikler bile kurulur. Ancak bu kuruluşlar için bir şeyleri de tamamen yıkmak gerekir. Boş yere yıkım. Tektir ve en yıkılmaz görülenler peş peşe kolayca yıkılır, yıktırılır. Yerli göçüyle müstakil kılınan ise bilhassa en değerli bölgelerin kısa zamanda göçmenleştirilmesidir. Hamilik ve vasilik revaçta günler karmaşasıdır.
İstila ve işgallerin her nevine göz yummaktır uydurulan bahaneler. Topu yurt yuva kurmanın ötesinde azınlık destekli bir yerlerden bir yerlere savrulmadır. Varsayılan değerlemeler ile muhaliflerin bertaraf edilmesidir. Edilir de. Her taraf göçmen. İstenen bölgelerden karışıklık çıkarılan her bölge yerli yabancı güçlere tabi tutulur. Dar kafa düşünme cehaleti ile ahaliye zulüm var algısı yaratılarak askeri çıkarmalara zemin hazırlanır. Sen buraların en özelisin kandırmacasıyla hayal dünyaları da zenginleştirilir. Göç kurtul, kurtarıcılığa soyunulur.
Bu zenginliğe talep tipik temsilcilerini de yaratır. Bu tipler genç dinamik ama kendi memleketinden göçen değil kaçanlardır. Bu kaçak yaratılar yani korkaklar göçtükleri topraklarda ise asla korkmazlar ve sakınmazlar. Dünyayı ben yarattım tavrı ile tavlanırlar. Bu cesareti kimden ve nereden alırlar besbelli. Hatta yerli görüşmelerinde yabancılaşma savunulur.
Nihayet yerli ve yabancı güçler kapıları zorlar. Bu arada dikte ettirilmeye çalışılan yerli göçünü planlayacak diktanın gerekliliğidir. Aciliyet civarında hükmedecek olanın belirlenmesidir. Bu bölgesel karışıklık ilk etapta ana vatan gördüğünü yer bitirir. Peki, etkilemesi ne kadar sürer. O vakit denilen şudur sınır dışı eder kurtulursun.
Yerli göçmenlik hesaba katılmadığından bilançoya hürriyet kaybı ve hürriyet dürtüsü eklenir. Bu bilinç yerli göçü hızlandırır. İç bölgelere endekslenir her göç. Asıl nüfusu da nüfuzu da yok edecek olan bu yerlilerin kaçışıdır. Bu dene yanıl göç kabul metodu bir anda yerli yabancı göçer nüfusu oluşturur. Yerliden doğan boşluklar bir şekilde doldurulur.
Ve zamanla oluşan oluşturulan nostaljik çekim merkezlerinde uzlaşmaya dur durak ayarlamak gittikçe zorlaşır. Asıl mesele işte budur…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder