2 Nisan 2018 Pazartesi

YAZILAMA…

YAZILAMA… 
 
Yazmak bir sanattır. Yazı günlük konuşulan değildir. Konuşmak yazı dilinden çok farklıdır. Yazmak epeyce meşakkatlidir. Gerçi konuştuğu gibi yazanlar da vardır ama yazı zorlu bir üretimdir. Yoğun emek ister. Ve de yazarlık hamuru mühimdir…
 
Yazılar spontane ve doğaçlama da olur ama olmaz. Yazının iyi veya kötü bir senaryosu olmalıdır. Ona buna yazılmayla da olmaz. Akılcı bir dizilişi gerektirir. Ayrıca yazı mizaç, söylem, karakter ve tavırdır. Özünde bir şeylere tanıklık etmişliğin açıkça dışavurumudur. Yarınlara bir aktarımdır. Olmadık bir işin dahi sebeplerini kucaklamaktır. Aslı doğruluk temelinde müdahalelere aldırmaksızın tarihe iz bırakmak, döneme işaret koymaktır.
 
Yazıda inceden inceye zincirleri kırma inadı çok önemlidir. Her cümle bir harfle, her paragraf bir cümleyle, her makale bir paragraf ile başlar. Sonra peşi sıra yazılır. Ve o yazılarda bir gün gelir kara kaplı kitap olur. Sonra her biri konuşulur. Sonra her biri eş zamanlı tartışılır. İçlerinde öyle cümleler, öyle replikler, öyle kalıplar barındırır ki belli dönemlere ayna tutar. Döneme ve yarınlara karakterlice damga vurur. Gelecek yıllara jargon olur. Her biri tarihe mantıklı ve makul tepkileri düzenler. Aslında tepkileri yönlendirmedir. Yol açmadır.
 
Köken, sınıf ve toplum açısından bakıldığında da yazı her şeyi kuşatır. İşte hepsi de en yazılamaz denilenlerin itirafıdır. Önce yazılır, sonra kuşa çevrilir. Kuşlama programı ve diğer taktikler ile kitlesiyle buluşur. Çoğunlukla katı kalıpları zorlar ve yıkar. En geleneksel telaffuz şeklidir ve ilerleyen zamanda en bilinen dileklerde bile o telaffuz kullanılır. O yüzden yazmak ciddi bir iştir.
 
Yazmak işi günlük konuşmadan farklı kendine özgü bir dille olmalıdır. Her yazar da kendi dilini yaratır. Cümleciklerden, kelime kelime işlenmişliğinden ve karakterinden tanınır. Yani çok zarif ve itinalı bir karışımdır yazı. Kazıyanını hemen ele verir.
 
Yazı yazıldıkça alışılır, okundukça tat verir. Elbette üslup ve içerik açısından anlaşılması zor olanlar,  zorlanılanlar da vardır. Ama onlar en çok giz ve bağlantıyı satırlarında saklayanlardır. Samimiyetle siyasal sosyal konuları içerir. Ve hiçbir kurala uymazlar.
 
Derin direnişleri saklar satır aralarında yazı. Eleştirileri de toplar. Yazan için tehlike yazı, yazının dili değil kapsadıklarıdır. Asıl tehlike ise onca çeşitlilik içeren yazılara rağmen okuyanların tek tipleşmesidir. Desteksiz değişmesidir. Yani okuyucuların çoğunluğunun aynı kavram ve kurallara itaat ve biat etmesidir. Yanlı yetiştirilmesidir.
 
İşte yazı ve yazarı değerlendirmek ve test için fırsat kollayanların anlatıcısı bulunmayan hikâyelere bulaşmasının sonucudur her darboğaz. Tüm yazıların da tek elden çıkmış gibi yazılmasıdır.
 
Aynen tek ağızdan konuşulduğu gibi…

Hiç yorum yok: