2 Nisan 2018 Pazartesi

OKU, OKUL, EKOL…

OKU, OKUL, EKOL…
 
Klasik bir yorumla alaycı bir serüven başlar hayat boyu. Okulda ve ekol de; oku diye…
 
Varlık mistik bir alışkanlıktır. Akla emanet sevinçlerle de bulaşır. Ve zihin bulanıklaşır. Mektepleşilir, miskinleşilir. Başa gelen her şey, her şey bu berhavaya sallantıda okumayı sevmeyen insanların bilmeden dünyayı içselleştirme ve edebiyat korkusundandır. Aslında varlığı yok satar göreceklerin veya kör cahillerin, cehalet cesaretidir.
 
Hiç okumazlar hiç de karşı konulamayan bir korkudan beslenirler. Özünde kör umutlara kapılış veya yaratıcı varlıktan kuşkulu olma durumudur. Kolaycılığa kaçılır. Çünkü ekol savaşı gerektirir. Bilgi de ister; “Paganları Yahova engelledi. Yahudileri ise İsa dağıttı. Hristiyanları Yahudiler alçalttı. Müslümanları Servet Tanrısı mammon ayarttı…”
 
Peki, gereği var mıydı bunca pişkinliğe. Kararlı kararsız avuntuya. Sere serpe sevmelere. Muştulananların ölümsüzlüğe ve kışkırtılmış kahramanlar karanlığına hapsine. Hayaller üzerine kurulanlar bu insanlar üzerinden krallık sürenlere kapı kulluğudur.  Bu insanlar ki hem hayran hem de ayran delisi yaşarlar. Yaşatırlar. Yani varlık hem tanrılı hem dilsiz hemde dinsiz olabilir. Uyumsuz bir yanıttır bu dünyaya da, dünyalığa da.
 
Oysa kitap hayattır. Kutsaldır. Şairin hayatı ise şiiridir. Hayat hiçbir yere ait değildir. Kayıp şehirdedir. Yapıt değil varoluş yalancılığıdır okullar da, ekoller de. Adamak ve adanmak armağandır. Yarınsızlığa hediyedir suskunluk.
 
Yaratılanın izdüşümü ile bombardıman altına alınan sıcak saatlerdir kararlı ve kesintisiz irade ölçüsünde kamplaşılan. Belli ölçüde akılda kalıcı çelişkiler de gizlidir bilinçte. Akıl da bilinç de öyledir tutuşturulur. Bin yıldır din elden gitti gidiyor heyecanıyla tutuşur. Hala hayatımız yıkılıyor masalı. Oysa geleneklerimiz, şifresel faaliyetlerimiz çöküyor. Bu gidişle başka mezuniyetleri alacağız dinden. İmanın ezan olmayacağını bile bile, ah vah diye diye dönülmez noktaya gelir bu tip protiplik. Propaganda yüzünden memleket bir şeye odaklanınca bir propagandist edasıyla ekoller karıncalanır. Okulların bilimsel kurgusu paylanır. Dokusunda az ulaşıldı çok uzun aşıldı konumu kullanılır. Ve her şeyin sonuna gelinir. Ama millete rağmen hiçbir şey olmaz.
 
Nedir bu programı asıl etkileyen. Etkisi fazla olmayacak, uzun sürmeyecek sanılır işte böyle sanılır ve yanılgı trenine binilir. Aslında çok büyük bir yanılgıdır bu bindirme kıtalık. Ve yakın zamanda bin yıldır bu din gitti gidecek gidiyor tohumu saçanlar karşı ihtilalin taşlarını da döşeyecektir. Belirtilerini gizlemeyecek duruma geleceklerdir. güce kavuşacaklardır. Nihai son ise güce tapınmayla gelecektir.
 
Öyle ki her ciddi bozuk ve bozguncu hamleyi gör, bir kulağına daya, olmayacak bir sebebe dayandır tavrı ekolleşir ise durum vahimdir. Oysa insanın varoluş sürecinde hiç de gizem yoktur. Okulu da bellidir. Yolu da. İstem dışı her okumada kendini bulur yaratı. Ve hiçbir şey mucizeye dayanmaz. Her şey birbiriyle denk ölçüde bağlantılıdır. Ve dahi ilimdir, bilimdir ve bilimseldir.
 
Klasik bilim, her kusurlu kusursuz kuşku, tüm cilalı serüven, girilen türlü okullar, izi sürülen tam ekol, tek bir kelime de gizlidir; oku…

Hiç yorum yok: