22 Nisan 2018 Pazar

"BUGÜN 23 NİSAN, NEŞE DOLUYOR İNSAN”…

"BUGÜN 23 NİSAN, NEŞE DOLUYOR İNSAN”…
 
Geçen yıl ki bayram makalemize; ‘Bugün 23 Nisan, tasa doluyor insan’ diye başlamıştık. Başlığımız da öyleydi. Sonu da. Duyduğumuz tasa harbi tasaydı, en okkalısındandı. Çünkü yaklaşık yüz yıldır süren Cumhuriyet ve 23 Nisanlar ile diğer bayramsal heyecanlar tarih olmak üzereydi. Ancak bu bayram arifesinde memleketi kuran parti CHP’nin tarihi ‘demokrasi hamlesi’yle iç karartan durum bir nebze olsa da ferahladı. Umut var gibi görünüyor. Veya uçurumun tam kenarında bir kez daha umutlanıldı. Belki bu hamleyle ‘Büyük demokrasi uzlaşısı’ yakında gerçekleşebilir. Onun için "Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan” demek istiyoruz. Aynen çocukluğumuzdaki gibi…
 
Ancak akılda ve yüreklerde öyle anlar ve anılar var ki neredeyse hiç unutulmayacak türden. Daima bitmeyen isyanı tetikleyecek türde neler yaşandı neler. En son hiç gereği yokken dayatılan, dayatma –baskın seçim çıkışı gibi. Ben istediğimi yaparım sizde kabullenirsiniz tarzında gündeme alınan erken seçim, ’24 Haziran Sivil Darbesi’ gibi. Ama tutmadı sanki bu gizli emel. Şimdi iktidar ve iktidarın eteğine yapışanlar tutuşacak gibi.
 
Neyin karşılığıdır bilinmez emperyalist istilacılarca tırtıklanan haritalardan, acı veren kan kavuran sınır ötesi savaşlardan, yaşamın kıyıcığından geçerken aile ocaklarını dağlayan ekonomik buhranlardan, ileride karşılaşılacak daha da derin uçurumlardan veya dibe çakılıp çok milletli çapraz ateşlerden kurtulma şansı bir anda CHP’nin sahneye koyduğu bu on yılların ‘demokrasi hamlesi’ ile doğdu. Sözde yeni ileri demokrasiye ve yeni geri Türkiye’ye kurban edilen,  küllerinden doğup topluma tam özgürleşmeyi sunan Cumhuriyetin yaşaması ve yaşatılması için bir ümit ışığı yakıldı.
 
O nedenle "Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan” demek istiyoruz. Aynen ilk gençliğimizdeki gibi…
 
Rejim yine bir nisan ayında değişmişti ve değişen rejimle Büyük Millet Meclisi pasifleştirilecekti. Böylece birçok temel unsur yerine ikame edilecek uydurma mizansenlerle her şey tersine çevrilecekti. Belki de 23 Nisanı sadece çocuk bayramı kapsamında görmenin bile marifet sayıldığı zor günler kapıya dayanacaktı. Bu nisan da kor gönüllere bir kıvılcım sıçradı.  
 
Hem de tam 23 Nisan öncesinde. O, 23 Nisan ki; “Milletin Kayıtsız Şartsız Hâkimiyetinin’ adıdır. Altı yüz yıl süren mutlak hâkimiyetin emperyalistlerce tarih sahnesinden silinme operasyonunun ve Türklerin tarihten ebediyen soyutlanma idesinin püskürtüldüğü, direnişler, savaşlar ve diplomasi ile idealizmin sınırlarını zorlayan türden bir dirilişin kutsallaştığı gündür. İşte o günün ‘23 Nisan’ın arifesinde her ideolojiden insanı titreten, kendine getiren, mazlumları ve masumları anında içine çekecek bir devrimci siyasal gerçeklik yaşandı.
 
Sanki on yıllardan sonra yürekler bir kez daha “Bu gün 23 Nisan, neşe doluyor insan” diye çarpacak... 
 
Memleketi karartan 12 Eylül faşist darbesi sonrası katıksız faşist Milli Güvenlik Konseyi tarafından kanunda yapılan değişikliklerle çocuklaştırılan ‘Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda “Ulusal egemenlik” tırpanlanmıştı. Gün faşizmin devamı iktidarlarca Ulusal egemenlik temeline dayanan, halk hükümetinin kurulması ve Cumhuriyetin ilanına öncülük etme gerçeğine asla uymayan türde müsamerelik yönetimlerle resmen panayırlaştırılmıştı.
 
Yaklaşık kırk yıl sonra yıkılıştan küllerinden doğuşa, kutsal isyan ve milli başkaldırıdan kuruluşa, hiçe sayılanlar yok sayılanlara, yediden yetmişe yetmiş küsur milyona yeniden tam demokrasi anımsatılacak günler geri geliyor gibi. Özellikle son on küsur yılda artarak yoğunlaşan baskı ve son ayağı ’24 Haziran Sivil Darbesi’nin önü şimdilik alındı. Tuzak tersine döndü. Gasp ortadan kaldırılacak gibi. Bu demokrasi hamlesi en ücralara kadar uzanacak, on yıllarca hakkınca okumadan, okuyup anlamadan veya görmezden gelinerek biçimsizleştirilen ve yapılandırılan katmanlar ve siyasal tutumun sonu gelecek gibi. Zaten 21, 22, 23 Nisan günlerinin önemi, Kurtuluş Tarihi ile de sabit.
 
Şimdi iktidar akıl fikir tutulması yaşanacağı muhtemel ’24 Haziran Sivil Darbesi’ni uygulamak için planlı programlı bambaşka tutku ve tutumları da oyuna sürecek gibi.  Tüm kutsallara, kutsal sayılanlara, belli başlı hassasiyetlere tekrar tekrar dokunulacak gibi. Ancak bu kez kirli oyunlar tutmayacak; tıpkı 21 Nisan ile başlayan 22-23 Nisan ile noktası koyulan kutlu yürüyüşün başladığı günlerdeki gibi…
 
Büyük Nutuk’tan: “Büyük Millet Meclisi’nin toplanışını ve açılmasını sağlamaya çalıştığımız günlerde bizi en çok uğraştıran bazı bölgelerde başlayıp, bazı yerler üzerinden Ankara’ya yaklaşacak kadar genişleyen ‘gericilik ve isyan dalgaları’ olmuştur.
 
Ben bir taraftan bu dalgaların durdurulmasına çalışırken, bir taraftan da Ankara’da toplanmakta olan ve genel durumu daha iyice bilmeyen milletvekillerini dehşete düşürecek olaylar karşısında bırakmamak ve böyle durumların ortaya çıkmasıyla Meclis’in toplanamaması gibi uğursuz ihtimalleri önlemek çarelerini düşünüyordum. Bunun için Meclis’in açılmasına acele ediyordum…”
 
22 Nisan 1920’de Temsilciler Kurulu adına Mustafa Kemal kısa bir tebliğ yayınlar. Tebliği; bütün valiliklere, müstakil sancaklara, ordu ve kolordu komutanlarına, tümenlere telgraf çektirir. Telgraf; “Dakika geciktirilmeyecektir…”talimatıyla çekilir. İçeriğinde; “Tanrı’nın lütfuyla Nisanın 23. günü Büyük Millet Meclisi açılarak çalışmaya başlayacağından, o günden itibaren askeri ve sivil makamlarla, bütün ulusun tek merciinin ‘Büyük Millet Meclisi’ olacağı bilgilerinize sunulur.” Yazar…
 
Bu yıl ki bayram makalemizi; “Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan” diye üç noktalıyoruz. Ayrıca sonu ne getirecek neler götürecek bilinmez ama yine de bu demokrasi hamlesi vatana millete hayırlı olsun diyoruz…

Hiç yorum yok: