26 Haziran 2013 Çarşamba

KENTSEL YIKIM, KENTSEL YILKI…

KENTSEL YIKIM, KENTSEL YILKI…

İlçede yürütülen kentsel dönüşüm kapsamında bir mahallede riskli binalardan sonuncusu da düzenlenen törenle yıkılınca bu “yıkım-yapım” hangi safhaya kadar sürecek akla takılmıyor değil.

Özellikle yaklaşık iki aydır pilav ve çay partilerinde kentsel dönüşüm hususunda suskun kalan Belediye Başkanı son binayı da yerle bir edip konuşunca, bu konuşmayı dinleyince bize de bu makaleyi yazmak düştü.

Kentsel Dönüşüm hedefi iktidar tarafından 4 yıl içinde yüzde 30’unu dönüştürmek ve 100 bin konut olarak belirlenen bir ilçede yaşamak ister istemez insanı bu konuda master yapmaya zorluyor…

“Toplumsal ilerleme ve ekonomik büyüme insan yerleşimlerinin, yerleşkelerinin katma değeri ile biçimlenir ise şu olur. Potansiyel tehlikeler ve karşılaşılabilecek yeni sorunlar maddi girdi önemsendiğinden daima yok sayılır. Böylece kentsel dönüşüm süreci; “uygarlığın kaynağı kentler, uygarlığı yok etmek üzere” bilimsel gerçekliğine bağlanır.

Kentsel dönüşüme bir de bu pencereden bakmak gerekir tüm dönüşüm yöneticilerinin. Ve herkese bu konuda öteleyemeyeceği, itelenemeyecek görevler düşer.

Kentler kurarken, sağlıklı, güvenli, adil ve sürdürülebilirlik kavramını hâkim kılmak amacıyla hizmet edilmediği an sadece söylenenlerle bu gemi yol almaz, su alır ve batar. Sonuçta, barınmaktan alt yapıya, eğitimden trafiğe, yoksulluktan işsizliğe, çevre sorunlarından bireysel psikolojik sorunlara yığınla çözümsüzlük doğar.

Yetki ve sorumluluk kentlilerle paylaşılmadan, uygulanabilirliği hayata geçirilişi hiç tartışılmamış, ani emir ve kararlarla yol haritası belirlemek habitat dışı bir yöntemdir. Ayrıca bu define haritası zamanla insanların da tadını tuzunu da bozar.

Ortaklık ve işbirliğini hiçe sayan fark doğuruyor diye kurgulanan her adım aslında uygarlaşmanın da önüne engeldir. Bir yığın uluslar arası örnekler mevcutken içinden çıkılmaz devlet baskısı ve mevzuat faşizmini yaratacak ve kentsel yaşamı tehlikeye düşürecek, çözümde ortak aklı kabul etmeyen bu bloksal bağnazlık, kentsel ve sosyal kalkınmayı da asla getirmez.

20. yüzyıl sorunları 21. Yüzyıla taşınmak istenmiyorsa sorunların asıl nedenleri olan bu ve benzeri uçuk politikalar sorgulanmadan doğru iş olmaz. Yaptım oldu, yaparım olur, yıkar geçerim diyerek yeni yerleşim alanları geliştirmek ise bir anlamıyla apaçık yeni suçlara teşviktir. Yaşanabilirlik, sürdürülebilirlik ve adalet yerleşmenin temel ilkeleri ise seçici davranmak gerekliliği de ortaya çıkar. Ama bu şans halka ne kadar tanınıyor ve tanınacak başka bir muamma.

Yaşanabilirlik evi yıkılana süper lüks daire vermenin ötesinde insan hakları bağlamında kimlik korunması ve tarihin korunması olarak irdelenmesi gereken bir kavramdır. Zaten geçmişten bu güne sorunların oluşmasında yerel yönetimler problem merkezleri olmuş, yani Stö’ler ve siyasi otorite resmen suç ortağıdırlar.

Şimdi bu yaşamsal sorun çözümlemesinde çemberi yalnızca devletle sınırlandırmak, yeni çözümsüzlükleri de doğurur. Devlet bölgeler arası dengeyi sağlayamadıkça, yeni yaşamsal mekanizmalar yaratılmadıkça ve iktidar kolektif bir anlayışla sorunları çözme gayretine girmedikçe on yıkıp yüz yapmakla mesele halledilemez.

Deprem bahanesiyle yeni filizlenip kabaran kentler, uygarlığı yok etmek bileti kesmek üzere bileylenir.

Gerçekten sorun çözme inancı ve bilincine uymayan yeni somut çözüm önerileri sunmayan yık-yapçı mantıkla uygulanan kentsel dönüşüm kangren olmuş yaraya çözüm olmaz. Lafta çare olur yalnızca.

Yönetim yerine yönetişimi güncellemeyen her iktidar ise yanlışa basar elindekini avucundakini. Karşılıklı iletişim ve etkilenmeyi gündemine alarak sorunları kaynağında saptayan, sorunları doğru kavrayan, yarınları yanıltmayan çözümleri üretmez üretemez iseniz eğer yıkım yeni yıkımlara gebe olur. En kara günler ise kısa zamanda bu bölgeleri kapsar. Yenilikçi bir devir açmak için ise artık çok geç kalınmış olur.

Kentsel dönüşümü yapılabilir ve güvenilir kılmanın yolu ise dünya deneyimlerini izleyip ülkenin kentleşme ve nüfus açısından durum tespitine dayanır.”

‘Bu konutların her biri ekolojik, enerjik, geri dönüşümlü ve içerisinde site itibariyle bisiklet yolları, yaya yolları gibi günümüz teknolojisinin getirdiği bütün imkanları seferber eden bir dizaynda yapılacak’, diyen başkanı da birilerine havale etmek gerekir ama…

Hiç yorum yok: