29 Haziran 2013 Cumartesi

deniz üçlemesi-3

Gümüş sürahi

Mecburi iniş yaptım
Self servis altın kapaklı şafaklara
Otantizmin doğusuna
Memnun musun diye soramadım yavrum
Paskalya tatilinde bütün Avrupa
Mecburi gidiş lazım
Her karesi gerçek yarınlara
Gizlenemeyen heyecanla
Varna gözüktü uzaktan
Mecburi dönüş yaptım.

Karlı görüntü

Deniz kabuklarından bir şato yaptım sana
Deniz kumunda beşik
Zemini parlak çakıl taşlı oda
Gel haydi gülüm çabuk
Dalga dalga deniz gibi
Lacivert kara
Düş ocağıma
En vazgeçilmez düşler kuralım senle
Kabarsın deniz, çatlasın toprak
Uzak mı uzak bir limanda bekliyorum seni
Amele yanığı aklımla
Ve gaz kestim yol boyu, özlüyorum.
Deniz gibi dalga dalga
Lacivert kara
Düş ocağıma…
Deniz kumundan bir şato yaptım sana…

Robot resim

Gökmavisi bir deniz
Kıyıda bir barınak kayıkçılara
Süngüsü düşmüş bir tören ekseninde gece
Ejderhalar balosunda gündüz
Balon patladı
Sayesinde gökmavisi deniz
Rüyaların dili olsa da tatlı tatlı açıklasa
Kıyımsız bir sağınak kayıkçılara
Süngü takmış bir tören aksinde gece
Etejerin çekmecesinde güneş
Toprak çatladı
Sayesinde gökmavisi deniz.

Kusurlu göç

Bir tuhaflık var havada
Balyoz gibi
Leylek kabartmaları göç ediyor
Barikat kurmuşlar göğe, delinmiş sanki gök
Baskül yanlış tartıyor masalları
Benekli kuşkular çarşı pazar dolaşmakta
Çene çalıyor avlularda kocakarılar
Sarhoş melemesi bodrumlara gizlenen
Ampul gibi
Bastonlara koca taşlı yüzükler takılmış
Bereket timsali dağa çıkılmış sanki
Böğürtlen çiçekleri ağlıyor
Bir tuhaflık var havada
Yağmuru astım çamaşır ipime
Kuruyor gibi
Enteresan bir hava var.

Mutlusuzluk

Ayyaş zifirilikte biblolar çatlıyor
Emzikli kötürümler dilenci
Her köşe başı.
İki renkli bir kırbaç günler günlerce
Sinek ısırığı sevinçlere gebeyim
Nakkaş zerafetinde mutluluklar çağlıyor oysa
Deniz bereketini sunuyor karşılıksız
Ak asasını vuruyor suya yaradan
Arkadaş ayyaş zifirilikte biblolarda ışıyor
Saptanmışlığın suçu dellenmelerdeyim
Her saat başı.

Yanlış kapının açığı

İki ayaklı bir dürbünüm
Bizans meyhanelerini içen
Kekeleyen dedikodulara kör sağır
Kürk mantolu madonnaları okuyan
İki ayaklı bir dürbünüm
Uzaklaştıkça yakın, yakınlaştıkça uzak
Bizans surlarını diken
Doğum sancısı en beter sancı
Ulubatlı dik o sancağı öleceksende
Çift yürekli bir delikanlısın sen
Bizans meyhanelerini dağıtan
İki ayaklı bir dürbünüm.

Kareli defter

Uslu uysal vızıldar doğa
Gevşekçe geviş getirir mevsimler
Yığınla blok arasında bloke bir avuç toprak
Boğa yılanı gibi tıslar beton
Nedir bu başıma gelenler ey Tanrım
Menekşe bahçesinde üçü bir arada
Oruç geceleri neşesi aklıma düştü
Göz düşürün yola geliyorum.
Uslu ussal bekler doğa.

Güvercin taklası

Ağıt bohçasını açanda bohçacı kadın
Bir zenginlik bir servet
Nasıl boykot edilesi zaman
Gözyaşlarımda inci baklası
Kubbe kemerlerde inler dualar
Bombardıman üçüncü dünya arbedesi
Kavanoz içinde mavi küre hapis
Yabansı ve hırsız
Ağır çekmekte küreği ihtiyar balıkçı
Ve saf saf dövünen deniz yardımcı
Gülümser inci dişli inci
Bu ne servet, ne zenginlik bu.

Çılgın gülüş

Köknarlar sedyede
Güneşe kırağı düşmüş geceden
Ustura gibi bir sabah
Pırlanta kakmalı hançer ufka saplı
Başörtülerle donatılı dağlar apak
Bronzdan bir heykel çıplak, çırılçıplak
Nakış nakış işlenmiş
Göğüsleri sütlü bal şerbeti
Çınarlar var sedyeye düşmeyesi
Çiçekler soluğunu tutmuş
Kılcal damarlarında dolaşıyor yaşam
Madımak tarlası ağlıyor
Köknarlar sedyede.

Pamuk çilesi

Buklelerinde baykuş neşesi
Pamuk çisesi saçlarında
Sakın cevaplama ahret sualimi
En kolayına geleni yaşa
Pas geçtikçe burkulacak yüreğin çünkü
Ay ininde saklı, güneş saçlarında
Pamuk tarlasında mevsimlik işçilerin yası
Yaralarsa yüreğini, her şey sil baştan
Buklelerinde bülbül busesi
Doğanın yedi rengi saçlarında
En işine geleni yaşa
Askın aldırma ahret sualime
Yas geçtikçe burulacak için çünkü.

Hayır diyemedikten sonra

Kayısı kaldırımlarda kadran durur
Takvim ilerleyemez
Kaç kalibrelik bir pintilik yalar dudağımı bir bilsen
Islıklarım günah şerbetinden bir yudumu
Bukalemuni aşk
Munis aşık
Takvim gerileyemez
Kapısı kaldırımlara açılır katran karası
Kaç dakikalık bir cömertlik yakar dünyamı bilsen
Asılırım tövbenin ipine en ucundan
Takvim yerinde sayar
Pistin sonunda kayısı ağaçları.

Hışırtı

Sedirde kanarya kafesi
Hergele ötüşlü
Kargalar dönemi, harala gürele devresi
Sıra gecesi sırası
Kaderde varmış bülbül kafesi
Her gecesi ölüm şerbeti
Kulak kabarttım hışırtılara
Çıkaramadım, dili yabancı
Doğası bile başka, başka dünya
Rastgele öpüşlü
Kavgalar dönemi karga tulumba kapıda
Baykuş ötüşlü.

Sokul yamacıma

Bardak kenarı skandal
Kangrenli
Dalgınlık anımdır deyip geçemem ki
Yüreğim top atışlarından beter
Uzaktan kumandanın pili zayıflamış
Ve kimin elinde belli değil
Çardak altı skandal
Kanserli
Dargınlık zamanıdır deyip gülemem ki
Kalbim kaleşnikoftan beter
Uzaktan kumandanın pili zayıflamış
Ve kimin eli kimin cebinde belli değil.

Kelaynağın gücü

Kanguru yetenekli ve nazlı
İkizler burcundan
Kapsülü patlamış köle
Not defterinde telefonum kayıtlı
Cebimde resmi
Bal kovanında arı misali
Pestil çarşısında pestilim çıktı
Hiç tarzım değil ağlanmak ama
Ok yaydan çıktı.

Çirkin prenses

Tahtakurdu kemiriyor beynimi
Karantina bölgesine uğrar her gece kervanım
Dördül başlı karikatür fihristte kayıtlı
Taş ocağında beslenir hasret denizi
Çocukça palavralar eşliğinde kare tamamlanır
Hayat bir kumar, kemiriyor beynimi
Yaz okuluna zorlanmış öğrenciyim sanki
Deli gömleğinden beter
Çirkin ördekle birliktelik öyküsü sürerse
Beynimi kemirir tahtakurdu
Gümüş tepside sunduğum benim.

Gamlı baykuş

Bir semt pazarı kartpostalı
Mukavva karton kutular yığılı bir köşede
Fişek gibi satıcılar
Çağlayan gibi alışverişçiler
Kasketli, miğferli, kasklı
Ev kadını, kasiyer tipli kızlar, sandralar
Ve bir köşede kestane ağacı
Uzakta gölgeler arasında bir şato silüeti
Kunduz avı başlamıştır artık
Tezgahlar dolu dolu hıyar
Kaselerde şelale çavlan ayran
Gemi direkleri gözüküyor arkada
Katran karası bir bayrak
Henüz yıkım başlamamıştır artık
Bir semt pazarı kartpostalından
Uzaktan kumandanın pili


Mağara şövalyesi kürsüde
Havyar kokuyor ağzı
Türbeci
Kazanlar kaynıyor fokurdayarak
Ve tam dönemidir artık
Fazladan iki
Hülleci
Mağara bıçkını kürsüde
Canlı hedef tarzı
Snopça
Ve gam dönemidir artık.

Çirkin ördek

Kalpak düştü
Atlı turist artık yaya
Göçebe yolculuğu alına kazılı
Cellat kılavuz
Kül rengi sansürlere kuşak bağlamışım
Çözmüşüm gökyüzüne uçkurumu
Dillenmişim göksel
En kavgacı, en yurttaş, uçurumu
Yanılgıların dili en yakıcı dil
Kalpak düştü
Atlı turistin yayalığı da artık zor
Tırısa geçme vakti
Azrail kıvırdı.

Fazladan iki

Mürekkep hokkasında çilek tadı
Harfler mayıs böceği ökçeli
Bir fincan duman ve boyun eğiş mısralara
Merkeze santim santim yolculuk başladı
Yer altında fersah fersah
Bilinçaltında fersiz neferler
Mürekkep balığı vantuzuna yakalandım
Terminalde yolunu bilmeyen müşteriyim.
Mürekkep hokkasında çiçek tozu
Darplar eylül sarısı okkalı.

Sıra gecesi

Rıhtımlar kepenk kapatmış denize
Kelepir eğlenceler de
Vadinin ortasında sıcacık bir gülümseme
Çirkin bir prenses gibi sıra dağlar
Deniz küsmüş öksüzler rıhtımına
Kaderşinas yakamozlarda
Oymak beyi gibi oynak bir şehir
Kulampara eğlenceleriyle
Ovanın derinliğinde şeytani bir ağıt
Zorba bir prens gibi mısralar
Ölümsüzler rıhtımında küskün deniz
Kadirşinas babası da

Den beri
Gösterişli bir çığlıktı
Can sıkıcı ama birazda kaçamak
Karga gagalı bir gece yarısı
Hangi mabede saygı göstereceğimi öğrendim
Çünkü ağır geliyor çağrısızlık
Gamlı baykuşun çığlığını işitemezsem
İşitemediğim günden beri dövünürüm
Albenili bir çığlıktı
Can yakıcı ama oldukça da gerçek
Aldım içime sakladım.
Gün olur atarsam çığlık o çığlık
Epilepsi girdabında.

Oruç geceleri

Kantolar cıvıldar pikapta
Koltuk değneğine yaslı Arnavut meyhanesinde
Sucuklu yumurta, hıyar turşusu
Köstebek gibi içiyorum dünyayı
İki ataş arasında ablukadayım.
Kapı mandalı berrak geceye susulu
Berrak bir gecede açık kalpler
Kelaynağın gücü bu kadarmış.
Kantolar sıvışır pikaptan
Duvar gazetesinde eski aşklar
Damcıoğlu kıvırtır işveli
Sakat arabasına mahkum Arnavut meyhanesinde.

Kılcal damar

Deve hörgücü gibi bir ev
Gerdanı müşterek
İlahiler dolaşır yaşlı sütunlarını
Ekmek kabuğu gibi sıcak
Kaplumbağa gibi taşırım sırtımda evimi
Gerdanı müstakil
İlahiler okşar yaşlı kabuğumu
Ekmek kavgası gibi sıcak
Ekmek kadar kutsal
Emek kadar asil.
Alınteri gibi akıtırım gözyaşlarımı.

Doğum sancısı

Biçerdöver kombinezonu sıyırdı
Sapsarı bir koçan
Mısır püskülü bir gömü
Yorumla yorumu bol bir yorumcuysan
Tazmini zor bir yetke eldeki
Tüm nesneler tam, eksiksiz ve yavan
Şimdi kompleks zamanımı albay
Naylon torbada eksik azık naünvan
Patoz fanilasını sıyırdı
Sapsarı bir harman
Mısır püskülü bir gömüt
Yorumluyorum sanki hasat vakti
Tatmini zor bir yangı içimdeki.

Ak asa

Suç ortağı komplimanlar şemsiye deliyor
Besteci sıkışmış keman telinde
Bucak nahiye, temasta bulunmak anıdır
Kumpas kurulmuş çok önceden gizlice
Dinleti veciz sözlerle başladı
Burun direği sızlatıyor notaların ahengi
Nergis nergis kokuyor suç ortağı çise
Sokul yamacıma birleşelim meramı
Uçak motoru gibi alev fışkırtıyor tuşlar
Piyanist sıkışmış acem diline.

Ve gaz kestim

Sessiz harfleri karaladım önce
Aralara artık ne uyarsa
Konserve pekliğinde
Bünyesine göre
Harcadım bilincimi hesapsız sayaçsız
Kaçakçı kararlılığıyla sınır kapıda
Sonuç kendimce müspet
Münasebetsiz kelimeleri sıraladım önce
Artık ardına ne gelirse
İnkarsız, kesintisiz
Aykırılığına göre hışırtı efekti
Harcadım anlağımı hesaplı, hilafsız
Sesli harfleri ekledim sonra.

Sinyorita

Nekahet içimdeki hasta
Konvoy konvoy düşünceler çölündeyim
Kapaklanmışım yüzüstü koruya
Kopya çektiriyor doğa
Koro halinde hasta naraları çınlıyor
Mercan kayalıklarda bir gemi
Boynuzlamış denizi
Çelenkler dizmiş bayrak direğine
Çadır bezinden ölümü
Narkoz kifayetsiz, numara değil
Ayık kaldı içimdeki hasta
Ve o gemiye doğru çılgınca yüzdüm
İroniden bihaber.

Berbatın berbatı

Büyür içimde bir dal
Beynimden alacaklıysa
Bedenim borçludur.
Çakmak taşı pırıltılı yıldızlara yolcuyum
Ne yaman bir buhran
Dökülür buram buram
Hayır diyemedikten sonra yüreklice
Kırılır içimde bir dal
Ender duyulan bir çağrıdır
Kulağıma yankılayan
Gözyaşı pınarlarım yıldızlara yolcu.

Kucağımda kusur

Guguk kuşu öldü.
Follukta paslı bir çivi
Enginde zırhlı bir gemi
Yaması zor bir geçitten
Eğriltti boynunu guguk kuşu geçti
Kucakladı içindekileri
Kusuru kusursuzluk idi tekçe
Velenselerden maviyi örttü üzerine.
Sırtında eskimiş bir hırka
Pamuk çilesi saçlarında
Öldü guguk kuşu.

Denize bakmak ayışığında

Bir romansı yaşadım
Cep sözlüğüyle
Yaklaşık yirmibin sözcük aslı
Vallahi hiçbirini kullanmadım.
Gramer zaten yok
Tillahi gram üzülmedim.
İnsan insansa eğer, değer
İnsan her yerde insan, olay biter
Güneş gözlüğüyle kara mor bakıp
Bir romansı yaşayamazsın
Nevroz güneşi doğar geceden
Çılgın gülüşlü bir taze zılgıtı çektiğinde
Vallahi hiç alınmadım
Benim romansım bana yeter.

Canan da bıraktı

Daktilo tuşlarınca sıradışı
Evet öyle bir şikayetim var ki
Defne yaprağına yazılı
Dama karelerince siyah beyaz
Ve kulağın çınlamasıyla başlayan yağmurdan önce
Hangi danstır o öylesine şölensi
Cömertçe verilen bir armağandır
Veri tahtasına tarih atmak gibi sıradışı
Kaç kere kaç defa doğrudan doğruya sonra
Zayıf bir hayal kırıklığı yaşanır
Sonra havalanmak yerden bi karış
Kararlı beyan rengimi attıran bir dişil
Ne madalya ne de nişan isterim
İleri sürülmüşüm gözden düşmek gibi
Hiçbir yerde hiç kimseye yok şikayetim
Daktilo tuşlarınca sahici.

Kılıksız dünya

İşaret parmağın kılık değiştirmiş
Gösteriyor, görünmüyor
Rütbesi düşürülmüş asker gibi hoppa
Nafile yüzük parmağına bozulmak
Seni zimmetlim yapmışım
Ne ifşalar sınırlamış tadımı çılgınca
Uğramak peri masalına gizlice
Güvercin taklaları izlemek seninle
İşte böyle bir rüyaya aldanmışım.
Değişme sakın değişme
Seni iffetim demişim.

İstifade etmeli
İstifa
İstiflenmiş ihmallerden bir çırpıda kurtuluş
Görevi bırakmak yani
Demode olmadan, defolu görünmeden
Demoklesin kılıcından kurtuluş
Adamlığını kanıtlamak velhasıl
Sökmek yunus balığı levhasını duvardan
Ayırtına varmak ihtimallerin
Ve uzaklaşmak bir adımda
Mesafe tanımadan
Büsbütün acımadan yüreğim
Ne yoksunluklar gördük biz
Kareli defterlere tarih yazıldığını incik cincik
Ne tam İncil’ e inandık, ne körükörüne musaf’ a
İmbiklenmiş imandan içtik biz
Pamuk ipliğiyle bağlıydık, kopmadık
İstiflenmiş ihraçlardan bir çırpıda kurtuluş
Görevi devraldım yani, neymiş ki
İstifa…

Ütü buharıyla

Mükemmel hazırlanmış diskalifiyeydi.
İçimi boşalttılar
Gelen nesillerime çözülesi bir muamma kaldı.
Tasviri yok bu insafsızlığın
Yalın ayak ateş üzerinde yürürüm.
Gözyaşlarında katıksız gökyüzü isyanı sarkar
Netmeli bilmem ki
Mükemmel yazılmış senaryoydu.
İçini boşalttılar.

Şapka mankeni

Anladım elbette paketi açmadan
Boşanmış umutlardı çoğu
Despotça horlanan umular
Yarınıma düşer kısa bir not
Aklımda ince bir ses
Şimdi kalkıyor şimdi son metro
Yanlış kapının açıldığını duyuyorum.

Havuz problemi

Bir havuzum olsa gemi havuzu yavrusu
Nice öğretileri içine sığdırsa
Süt annenin sütü gibi besleyici
On iki ay hiç durmadan
Dolar içime binbir istek tohumu
Evcilleştim mi ne
Efendi boşa geçen günlere acıyorum şimdi
Saltanatım bitmek üzere
Genç kızlar gibi kopuk kopuk yaşadım
Sessiz bir adamım artık yatıştım
Arzularım yatakhane nefesli
Dosyalara sakladığım yirmi yılım var
Kabak gibi ortada gelecek
Şeytani bir aşk dozunda ve dramatik
Bunca faciadan sonra
Mutluyum mutsuzum ne fark eder.

Dikey perdeli cam

Dingili bozuk bir araç ile yolculandım
İyi yolculular yolcu
İşkillenmiştim
Dut yemiş bülbül gibi sustum
Uğulduyor başım
İçli içli sanki düşmanla düello
Tatlı azarlanmalar dolabımda saklı
Şimdi dülger olmak vakti
Tanrı tüm kumulları yığmış üstüme
Vaha aramak boşuna şimdi
Dayanmak bir müddet daha
Uyurgezer kelimelerle çivisi kopmuş hayata
Zaman acıyorum acıtmadan
Diş ağrısı baş ağrısı gibi hiç değil
İçlenmiştim
İyi yolculuklar yolcu
Dingili bozuk bir araçlar döneceğim.

Acil çağrı

Döşemesi toprak bir banyoda
Duşa girdim, soğuk bir duş
Koca bir leğen ortada
Mürettebat başka bir toprak damlı odada
İki anlamda tutukum
Duygularım mimli, duygusuzluk nemli
Güneş tutulması gibi, ay gibi
Kısa ömürlü, fani
Ekranda ekvator çizgisi
Tam yarı belimden teğet geçen
Terbiyeli bir öğrenciyim
Egoizmimi çoktan harcadım
Kusurlu göçler yaşıyorum artık
En esnek hamleler canımı sıkıyor
Soğuk bir duş alma vakti
Koca bir plastik leğen ortada

Döşemesi toprak bir banyoda.

Hiç yorum yok: