29 Haziran 2013 Cumartesi

DENİZ ÜÇLEMESİ-2

Netmeli bilmem


Yeniyetme hayranlığıdır
Tapmak markaya
Yüz hasım yüzü hısım değil
Mayın döşenmiş hasılatlara
Yaban domuzu körlüğü kasım kasım
Kalem ucu kadar toprak bırakmadan
Satmak bedavaya
Yeniyetme hamaratlığıdır
Bütün dünyada vallahi aynı manzara.
Kriminal laboratuarları bomboş
Araç hedefe ulaştı
Benzer yüz, hısım değil hasım
Gübrelenmiş topraklar kritik dönemeçte
Yatmak uykuya
Yeniyetme hoyratlığıdır.

Uyurgezer kelimeler


Ninnilerle uyurdum çok eskiden
Uyuşmadan
Gönderdiğin mektupları asla okumadım
Topladım zarfları dikkatle ayırdım pullarını
Hepsi bir başka göç
Benzer şehirler, ayni söz farklı öz
Deniz kıyısı kokuyorlar hepsi de
Utanmadan.
Mineral mineral
Film şeridi penisilin gibi yakıcı
Gönderdiğin tebrikleri asla okumadım.


Mimli duygusuzluk


Yetişkinlik
Kadın düşkünlüğüne benzer
Hisli ve hassas
Kadınına düşmeyegör
Paslı ve gıcırdayan karyola
Ve inceden hesaplanmış palavralar
Minimum ve ekonomik
Bir çadır tiyatrosu piyesidir hayat
İstifade etmeli
Hiç eğitim almadan bunca duyarlık
Yetişir.
Kadın düşkünlüğü erkeği bozar
Hissiz ve hastir
Adamına düşmeyegör
Paslı ve vızırdayan mermi
Ve inceden kan sızan yaralar
Çözülmeyecek sorun yok
Yetiştik.

Açıkhava tiyatrosu

Uçak gemisine süzülür adı sanı gizli jet
Dokunmadan kauçuğu çeliğe
Etkilenir deniz
Dışarı vuru öfkesini, sillesini
Açık havada ihanet.
Azınlık çilesi
Az çile çekmedik be aslanım.
Gövde gösterisi hergün
Çatışma erken saatlerde
Bıçak kemiğe dayandı adı sanı gizli servis.

İzmir fırçası


İlan tahtasında kara kalem resimler
Nehir kollarını denize uzatan hatlar
Afrika yeşili hırka
Tütsülenmiş kağıtlarda füme rengi dağlar
Çevik kışkırtmalar gökyüzünde.
Yağmur, yağmur yağar
Çamur deryası bir tarla
Ve cıvıldaşan atarla kuşları, jülyet
Herbiri birer kara nokta.
Zihinsel mucize yelkovanları şaşırtmış
Oy akrep zehirli kahır kılıksız dünya
Aklıma takılan çekmek zorunda mıyım kardeşim
Bila bedel bi hayat buyurun
İlan tahtasında kara kalem bir ilan.

Televizör


Daldır kepçeyi batmadan rezilliğe
Çaylak ajandasına kayıtlı geleceğini al
Miyop gözlerin elbet görür
Deldir, kulağın deliktir önceden ama olsun
Yeniden yeniden deneyim şart
Birlendim soğuk bakışların bebeğinde
Ziyanı yok rötarlı da olsa güzel
Panzer selinin tam ortasında
Miyop gözlerim elbet görür
Kaşıkla verip kepçeyle alma rezilliğini.

 

Üçgen

Can çekişiyor kalabalıklar
Fenalaşıyor hava
Koruk kokusu sepetleri ezen
Çiğiltepe’ de şeytan ölüyor
Kum saati bitmeden kum durmaz ki
Pandomim başlar
Ardından havalanır kırlangıçlar
Tıpkı soğuk savaş dönemi.
Bombaların anası da babası da ağlar.
Kan kokuyor sokaklar.
Ellerim yanıma düştü.
Hava fenalaşıyor

İkilen
Sevmek en sevimlisinden
Şirin kopçaların bir bir sakladığını
Maden çöktüğünde üstüne
Ağustos böceği en güzel aşk şarkılarını öttürüyorsa
Taş fincanlarda ilk aşk yudumlanır
Yel akıllı geçkin saatlerde küfeliktir
Canan da bıraktı anahtarı
Başlarken bitti sevme üzerine bir hikaye daha
Ah şu alışveriş merakı.
“ Nerde bende o yürek “ şirinim
Acılardan şiirler koparacak
Maden çöktüğünde üstüme
Ağustos sıcağı en güzel aşkları kavuruyorsa
Boş fincanlardan yudumlanır son aşk.

Birlen

Uyduruk yalaklardan taşmış su
Arılar peteklerden
Resmin albümlerden
Alarm vuruyor kör sabahlarda
Aysberglerin yüreği ateş çemberi
Evvelsi gündü arife
İhtişamı geceye düştü
Kedi çamur topaklarıyla miyavlaşıyor
Köpek kediye hırlıyor
Anonim kavga
Nerelisiniz hemşerim, hemşirem
Uykusuz gecelerden taşmış kimsesizlik
Ağrıtır yüreğimi.

Yel akıllı geçkin

Seçkin gölge
Yumurta akı cıvığı sabahları seçermiş,
Bulvarları kovaladım şehir şehir
Yel değirmenlerimi sırtıma yükleyip hem de
Yel akıllı derler bizim oralarda
Veya külek kafa olsun varsın
Geçkin yaştakine
Denize bakmak ay ışığında ne güzelmiş
Denizi beklerken yaşlanmak veya
Gölgelere sığınmadan güneşle yakınlaşmak
Emekli derler bizim oralarda
“ Bir ömür böyle geçti habersiz “
Selamla gölgeni.

Pandomim

Yatıştım paragraf arası
Ve yattım.
Hangi alaşım aklımı kurcalayan hangi
Hırçın illaki tattım.
Kalmadı be gülüm yanlışa cesaretim
Kendimi sana kattım
Hurma yumuşağı gibi
Ve ayni daldan
İlk aklıma düştüğün günü hala hatırlarım
Hangi ulaşım aklımı durduran hangi
Hızlısı illaki tattım
Kalmadı be gülüm üç dine hasretim
Kendimi semaya kattım.
Ve piştim.

Anonim

Başka bir zaman
Önceden mi sonradan mı unutulan
Başkası yok.
Başka şey bu seferki
Başkaları yok.
Yıllar sonra çürümeden, değişmeden,
Sıra sıra sıralanan
Eklenmek o zaman yılmadan
Başka türlü bu seferki
Güleryüzlü fındıklıklar içinde unutulan
Molekülünden sen
Çok zaman oldu çok, çok uzun zaman
Bir zamanlar Kudüs kıbleydi.
Başkası insan, insan.

Kalmadı be gülüm

Acı detayları inceledim
Amatör hevesiyle
Avutu iskelesi bu fakire mekan
Parmak izinde okuryazar diploması
Monologun başladığı yerde doğmuşum
Anladım bu dialog öldürecek beni
En uzak camiyi görmeden asla.
Fukara hevesi işte.
Avuntu istasyonu bu cahile mesken
Parmak izimde okuryazamaz diploması
Diplomasinin bittiği yerde doğmuşum
Anladım bu demokrasisizlik öldürecek beni
En uzak camiyi görsem bile…
İşte kimsesizler mezarlığı…

Çok uzun zaman oldu

Kısışmış tutkular geziniyor cankurtaran gibi
Seyyare can yakan
Bellek yitimi her sabah
Moloz yığınları içinde bir şehir
Sen gel yine
Bekliyorum saat kulesinin önünde
Zirvesi altın kaplama.
Kuvayi Milliye Meydanı’ nda
Seyyare can yakar
Mavilenmiş tutkular parlıyor Ege’de
Her akşam bellek yitimi.

Sen gel yine

Demir attım anasonsuzluğa
Anatomim toptan felç
Varisler toplanmış
Perçeminde pineklemekte bulut arası güneş
Endirekt aşk
Kucağımda kusurlarımı buldum
Ama demir attım sonsuzluğa
Ana tamam, toptan haklıymışsın
Kaprisleri hileymiş
Perçeminde gizlenmekte güneş arkası fırtına
En nihayet bıktım.
Ana sonsuzluğa demir attım.

Dışarısı soğuk

Nice yıllara
Dişli çark düzeneği tahrip edilmiş dünya
Faturayı iliştirdim paçana
Anemi öpüşü dudaktan, öptüm
Yıldönümleri kutlamak vardı burada ya
İzmarit yığınları engel
Dışarısı soğuk ve gece ağlıyor ve
Gitmek istiyorum onca uzaklara
Muallak taşı selama dursun.
Nice yıllara.

Çocuk acısı

Beyaz Bayrağı çekti ağaçlar
Kızılağaçlar
Aromatik armoni aralığında mevsim
Çiçekler güneşten yanmış
Akçaağaçlar
Fırlamış ana yoldan son model
Çocuk acısı görmeden ölmek dileğim
Koskoca ağaçlar
Mortu çekerler bir gün
Hemide ayakta.


Yetişir

Kurak, çorak buraları
Tümsek yok
Küf kokuyor toprağı
Evet işte deniz Karadenizdir
Yetişir bu kadar zulüm
Evet işte deniz Karadenizdir
Yaylalarda çelik çomak
Tümsek çok
Bal kokuyor toprağı
Evet işte Deniz, Karadenizdir
Şimdi orda avlanmak zamanı.

Tadında bırakmak

Kılığı biçimi kurumlu ama
Astımlı
Kurum bağlamış eğreti borularını
Müneccim gibi bir soba
Terler güneşe açık günleri
Ağustos böceği gibi şakır
Tomurcuk tomurcuk
Berbatın berbatı bir acı ve gözyaşları
Kasıtlı
Kılığı biçimi kurumlu ama
Kurum bağlamış eğreti borularını
Benim yaşımda bir soba
Çekilmiş köşesine ama

Karınca gibi çalışkan.

Hiç yorum yok: