25 Kasım 2015 Çarşamba

ŞU GARİP İLÇENİN HİN TAVIRLI POLİTİKACILARI…

ŞU GARİP İLÇENİN HİN TAVIRLI POLİTİKACILARI…
 
Bir bir saysan şu fakir ilçenin ana gemi partisinin cin politikacıları da, hin tavırlı politikacıları da iki elin parmaklarını geçmez. Cinleri, hinleri her kongreler ve büyük kurultay sürecinde birleşirler yüzlerce parmağa her yol mubah hükmederler ve yazık olur herkesin umut bağladığı şu garip partiye, yalnızlaşan partililerine.
 
Şu fakir ilçede kongreye kadar ki üçlememizin bu son yazısı, şu fakir ilçenin bu garip ana gemi partisinin cin politikacılarına ve hin tavırlı politikacılarına açık duyurudur. İleride duyduk duymadık diyenler ile demeyenler bizi hiç ırgalamaz. Hasbel kader okuyanlar, okuryazar olmayanlara şimdiden anlatsın. Günü gelince muhtemel olumsuz sonuca bakar, basar geçeriz…
 
Çünkü yıllardır kongreler ve büyük kurultayları sabırsızlıkla bekleyen, özleyen, gözleyen ve gözlemleyenler yıllardan beri kimlerin ne için ve neler uğruna hangi noktalarda kimlerle uzlaştığını, uzlaşıldığını ve hangi mertebelere en kolayca ulaşıldığını çok iyi bilirler.
 
Uzun yıllardır üç aşağı beş yukarı hep aynı delegeler hep ayni isimler kongrelere ve büyük kurultaya gelip gidiyor. Parti içinde çok beklentileri olanlar var, var ama nafile sonuçta kurulu-kusurlu işleyen bir hiyerarşi hâkim oluyor her şeye. Neredeyse seçim değil atanmalar üzerine kurulan bir hiyerarşi söz konusu.
 
Böyle de olur mu? Olur. Sözde seçimle olur…
 
En sağlam duruşlu siyasilere bile bu adaylaşma-adaylaştırma dönemleri umulmadık travmalar yaşatır. Ben daha iyisini yaparım diyerek ortaya kendilerini, en becerilerini koysalar da durum değişmez. Tabandan tavana nitelikli her siyasi rol model nasibini alır bu travmadan, kılcal kanamadan. Bu deliriş ve devrilişin bu ana gemi parti de yeri yoktur ayrıca olmamalıdır ama her kongreler ve büyük kurultay ön günlerinde ayni minval üzere hinler, dilbazlar çıkar meydana ve minareleri yıkarlar.
 
Yani her aşamada her yönetsel kademe seçimle gelmeli, seçimle gitmeli. Hep buna inandırılır kadrolar. Kimsenin kendini sandığa sunması engellenemez, bizim tutumuz ve tavrımız budur denir. Ama tersine davranılır her fırsatta. Parti elbette böyle yürümez denir sonra, yürümediği de ortada.
 
Sözde yürütenlerce yapay güç, suni görüntü, eksik vizyon, boş vitrin ve haybeye güçlendirme ile doğru orantılı temsil etme ve temsil edebilme yeterliliği veya yetersizliğidir başa kakılan. İşte her kongre neticesinde elde kalan sonuç bu baş ağrısıdır. Yerelden genele bu çalkantılı atmosferde sözde örgüt planlayıcıları hin tavırlı politikacılar, örgütsel değerleri hiç manasına getiriyorsa, olabildiğince yok sayıyorsa çok ayıp kaçar. Yalnızca ayıp kaçsa iyi, hiç de hak etmeyen birileri mevkii ve makamları alıp kaçar, kaç zman sonra elde yine sıfır kalır. Sıfırın altında kalınır, dona kalınır.
 
Bu bedavaya dolmuşa binme hevesliliği tüm adaylaşma, adaylaştırma yöntem ve yönlendirmeleri ile en küçük bir yenilgide dahi yeni kırgınlıkların, yıpratma ve yıpranmaların kapısı aralanır. Başta kapalı kapılararkasında verilen sözlerin gizliliği ilk fırsatta ifşa edilir. Zaten bu tip oluşumlar oluruna gelsin gelmesin sil baştan yenilenmenin, kadrosal değişimin daima önünü keser.
Böyle de olur mu? Olur elbette. Sözde seçimle olur…

Nasıl bir yönetim tarzının artık iktidara gelmesi apaçık belliyken eşraftan üye kitlesi kilitlenmesiyle ortaya çıkmalar ise neme lazım boş verdimciliğidir. Bu boşlukta bir de ben çıkarım, neyim eksik kolaycılığıdır. Neyin eksik neyin fazla çok kısa zamanda nasılsa ortaya çıkar. Cinler ve hinler, yakın zamana dek hiç olanlar, bu parti sayesinde adamdan sayılanlar, nitelikli, düşünen, ideolojiyi benimsemiş, oradan buradan apartılmamış, bin türlü bahane ve vaatlerle partiye monte edilmemiş kadroları neden çemberin dışına iterler anlaşılmaz bir durum değil. Değil ama bunları öne çıkarmak her sade üyenin ve seçilmiş delegenin sorumluluğudur. Ama nerede öyle.
 
Nicel nitelik kapışması, kapıştırması… 
 
Nerede hiçbir telkine kulak asmadan, örgüt gerekliliğini önemseyen ve değerlendirmeyi yaparken vicdanının sesini dinleyen ve işi öylece halleden delegasyon. Hiçbir parti gerçekliğine önem vermeden sadece belirlenmiş isimlerle olur demek en kolaycı yaklaşımdır. Ve bu yakışıksız yakıştırma o isimlere de yapılmış en baba haksızlıktır.
 
Geleceği iki yıl adına onaylamak ve onamak merciindekiler kime neyin kazandırıldığını fakat sonuçta nelerin kaybedileceğini iyi hesaplamaları gerekir. Herkesin düşüncesi kendine göre doğru, iyi ve diri olabilir ama pratikte dirlik kalmayınca, iş işten geçince bin kez düşünsen de nafile ve boştur. O her renkten hengâmede birileri boşuna çalışır ve birileri de küpleri doldurmaya çalışır. O kadar.
 
Ayrıca her defasında yokluk ve boşluk edebiyatıyla bol kepçeden yarışacak takımları kurup muhaliflere güç kaybettirerek, alternatif çekirdeğin oluşmasına engel olmak da işin çabası. Bu çabayla nereye güç verildiği veya verilebileceği de gözden kaçırılmaması gereken bir noktadır. İşte bu garip ilçenin hin tavırlı politikacı öngörüsüzlüğü ile emektar seslere ve yalnızlaştırılmış yüzlere yenisi lazım modasıyla kapıları kapayanlar da bunlardır. Bu hinlerdir. Onlar kendilerini bilir, aslında her şeyi her yerde ters yüz edenlerdir onlar. Artık gelinen aşamada ne olursa olsun diyerek işten paçayı sıyırmak da tutmayınca tekrardan güreşe soyunanlar da onlardır. Hinliğin bu kadarına da ne denir.
 
Bu güreş Kırkpınar meydanına benzemez, yarış tamamdır deyip ziyafet masasında afiyetle götürelim derken zafiyet baş gösterince peşinden mağduriyetin geleceği ve küçük kızılca kıyamet anında kopacağı da aşikârdır.
 
Er meydanını da bir sonraki yazımızda betimleyeceğiz…

Hiç yorum yok: