18 Kasım 2015 Çarşamba

ATEŞ ÇEMBERİ

ATEŞ ÇEMBERİ

Bir ateş çemberinden atlamıştım çocukluğumda
çocukluk hali
ne ateş çemberiydi hemde.
Ateşin çevresinde dön ve atla içine
içinden dışarı
kimse demeden
atladım.
Anlatması zor şimdi o günleri
taklitleri çok öyle çok ki taklitçileri.
Yıllardan sonra
geceyi bölen bir acı çığlık duyduğumda
kulağıma kulağıma fısıldanır
Ateşi hemen söndür.
Sönmez,
anlat der sonra anlat söz durmasın
öylece aksın kara geceye.
Kar kokusu hissediyorum işte bu gecelerde.
Bakır kazanlar kaynıyor sabahlaracak,
Lıkır lıkır içiyorum içten dışa büyüyen kenti.
Gözlerimde büyüyor yeminler…
Ayrık otları bitmiş ayrılığın tam ortasında
tam ortasındayım her şeyin.
Eğer açgözlülük buysa takılırım oltaya
Uzaklaşmam gerek hattı zatında
zaplanırım yasaksız, ilahsız.
Oysa bu kent sözünde durmuyor hiç
ateş yiyor hiç durmadan.
Bir ses kazınır belleğime ateşten kalan
ateşi hemen külle.
Ama atlat ve anlat sözü
közü kalmasın
söz yarıda kalmasın
Bir yangındır alev alev akan gecelere.
Yaylım ateşe denk geldiğin an tüm denklemler yıkılır
üşüşürler üşüyerek
bir ateş çemberinden atlayan çocuğa
çocukluğuma.
Depremler yaşarsın dönüp anlatamayacağın
ama anlarsın
Anladım.
Kör kuyuda kar kokusu var bu gece
gecelerce
saplantılar diyarındaki taş duvarlar kör.
Bir ateş duvarından atladığımda havalandım
ayni korkulu hayal
ne acayip bir şey bu aşk
sevdalandım.
Bakır kaplarda sunuluyor kızıl ateş
gecelerce gecelere
işte o zaman
durulurum.
Elenirim sazsız sözsüz
velakin
ayni sempatizanlık.
Ilık ılık içiyorum kapı köşe gölgelere dek uzayan kenti
bu kent gözümde bir başka bu gece.
Sanki bebekliğimin neşesi
surla üflenen ilk can nefesi
o aydınlık gece.
Kan kokusu hissediyorum bu gece
eskimiş
gecelerden kalma.
Teksir makinası basıyor bildirileri sabahlaracak
tüm bildirimler ateş altında.
Takır takır tarıyorum düşlerimi
düşüyorum içine
aklımda dıştan içeri küçülen kent.
Eylül ortası gelmiş eylülün tam ortasındayım.
Eğer aç gözlülük yoksa affetmek gerekecek tüm çöküşü
çöküşler baştan savma
ateş çemberini.
Bu kent sözünde durmayıp adam astırıyor
insan azdırıyor.
Kuruyorlar tezgahı
sehpayı hemen yık diyorlar yıkıyor
ve yok et diyorlar
yok…
Göz bakmasın bakamaz
yürek dayanmaz gaz odasındaki haykırışlara
can pazarını gözetliyorum bu gece
gecelerce.
Can bazları özlüyorum
hazları.
Az kalmışken her zaman her yerdeye
reolar evleri basıyor sabahlaracak
gecelerce.
Sessizce teker teker toplanıyorum
toplanıyoruz baştan kıça oynak kentte.
Baştan kıça uzuyoruz hain kente
uzuvları yakıyor kızıl ateş.
On ikiden vurmuş, on ikinin tam ortasından hem de
bu kent sözünde durmayıp kendine tapıyor
Allahsızlık baş tacı
kendi kendine.
Bu kent sözünde durmayıp acayip can yakıyor üstelik
iyice kafeslenmiş
ağaran gecelerde.
Bir emir işitiyorum demir gibi
ateşi hemen karart.
Aman çıtlaklar gözlere dolmasın
yanmasın yürek
yalvar yakar, yakar sonra.
Mektubumu evrenpuluna yazıyorum bu gece
gecelerce
yazılıyorum evrenin kara duvarına.
Revolverin tetiğine basılıyor sabahlaracak
ateş yanığı gecelerce.
Bu kent sözünde durmayıp evrene tapıyor
Allahsızlık başköşede.
İlan tahtası boynumda geziniyorum
koynumda ateş çemberi
boynum kıldan ince giyotin çırılçıplak.
Bakır kazanlar kaynıyor sabahlaracak
ateşte kanlı nazar
azar azar gecelerce.
Kanlı kar kokusu burnumu sızlatıyor bu gece
gecelerce hep
ayni korku.
Aman anlat ateşin ateş rengini
anlat ki söz utanmasın
eğer utanmazsa
eğer utanmayacaklar varsa dinlesin.
Bir ses var içimde islimlenen
ateşi hemen süründür
elektrikli koltukta ateş yutan bir çocuk
çocukluğum.
Geceyi bölen bir süzme siren duyduğumda
Sitemlerdeyim site kentte,
sitemkarım.
Karım kararım ateşe savrulmak
savruldum.
Ateşin çevresinde döndüm ve atladım
anlatabildiğimce anlattım.
Bir ateş çemberinden atlamıştım gençliğimde
şimdikinden pek kolaydı hayatta kalmak
sınıfta kaldım.
Ve içten içe yanmak
en zor
kor ateşler içiyorum sabahlaracak
gecelerce.
Yangın yeri kentlerden geçtim yolu çoktan yarıladım
yıllar yıllar geçti ama gelemedim kendime
kavgalıyım hala
kendi kendimle
bir ateş çemberinden atlamış çocuk yüzünden

Hiç yorum yok: