21 Kasım 2015 Cumartesi

ATEŞTEN DÜŞLER

ATEŞTEN DÜŞLER

Durduk yerde
ateşe değdi aklım.
Değme kıpkırmızı bir kor oldum
eriyorum.
Renkli rüyalar ergenliğimden bu güne
birim, binim
kılavuzsuz kanatlanamayacağım gri çöle bir daha.
Yaz başı yüzleşeceğim utançlarımla
sonra
sararacağım.
Bacaklarıma dolanan aykırı sahneler yalan mıydı?
Kıpkırmızı yüzümü bir daha dönmemek üzere sakınacağım
eskisi gibi olmayacak hiçbir şey artık
susacağım.
Şelale gibi dökülen saçların göğsümde sır
son nefesime nefes ekler
ateşle okşayacağım göğsünü
kıpkırmızı bir meydan okuyuşla ta zirveye kadar.
Parmaklarım düğümleniyor göğsüne
en ucuna özüne
şu saniye her saniye bir aksilik olmazsa eğer
senelerce
buz gibi bir kadın esintisiyle savrulacağım engine.
Buz gibi ama kızılca kıyamet ateş
kara düşler ergenliğimden ağarmış saçlarıma
uzar da uzar kadınca.
Oldu bir kere
soluğu nane kekik yareni dağlarda aldım
ateşe düştü aklım
kıpkızıl bir alem oldum
yanıyorum.
En iyisi
perisinden assınlar yarınlarımı, eriyen yanımı.
Duyun suya ateş, ateşe su değdi
Bir dünya başım
Ateşe su, suya ateş değdi
başım döndü
dünya durdu.
Hey gidinin düşkünleri
doyun
bu düşler ayıracında anıldım, pir ayıldım.
Yol oldum yordam oldum
alacada ışık hızıyla yolculandım
durduk yerde.
Hey unutma durduk yerde
ateşe değdir aklını
sonra hayıflanırsın kaçan fırsatlara
Kıpkırmızı bir göl olur güllerden günceler
erirsin.
Bak buralarda hayat başka hayat
gardiyanların ellerinde budaklı sopalar
çırılçıplak kasları cemselerin içlerine yaslanır garipler
kamış falakaları sabahların koynunda uyurken
ağlarım,
sen de ağlarsın.
Kıpkırmızı yüzlerde cesaret
kanlı eller organlarında
boyu posu devrilesicelerin copları kıpkızıl
yarınları hortumlarla zincirlerle bayılttılar
korku erketede.
Tanıyorum ben bu rengi
biliyorum topunu
tüfeğini.
Havalandırma boşluğundaki kuş kafesinden
kıpkızıl bir ateş oldum
güneşe kanatlandı aklım
güneşe değdi başım
soluğumu göz altına aldılar solumam artık
solum soldu.
Hey gidinin ateşten düşleri
tekmili düşler ergenliğimden geleceğime aktı.
Kimliksizlik şemsiyesi altındakilere inat
kızgın alev sağanağında
ıslanacağım.
Gölgelenmeyeceğim hiç
nutku tutulmuş kamelyalarda.
Yaz sonuna yüzleşeceğim utançlarımla
böyle sonsuzluk düşman başına
ne dostu ne yosması
her yeni günde ayakta kalmak adına
heyecanlanırım, canlanırım
can feda.
İnsan elinin değmediği tek şey inanılmazlık
inanç zedelenmesiyle buluşuruz
ateşten düşler sokağında.
Ateşe değmişse de başım
aklım ateşse de korkma
demir yüreğine sorup sarıl.
Eklerim, beklerim
aykırı düşler sokağındayım.
Renkli rüyalar ergenliğindeyim hala toyum
toydayım
ayni yerde ayni erde ayni boydayım.
Kılavuzum ol kanatlanamayacağı düşlere
yüzleştir en içten duruşla beni benimle, beni bana.
Bacaklarıma dolanan en aykırı sahnelerde
kıpkırmızı bir kor olayım yine
yenide.
Kör olayım topal olayım yeter ki ol dediğin kadar olayım
Ol de ol
bitsin artık bu tutsaklık
durduk yerde.

Durduk yerde…

Hiç yorum yok: