NİSAN NİŞANI, KARA FATİH…
NİSAN NİŞANI
Nisan
yağmurlarıyla yolladım seni.
Islak
geceleri yeşil sırt çantana sığdırıp
dağlarına
pus vurmuş Sivas ellerine.
Pusu
kurarsan eğer puştsun Allah’ın Garip’ine..
Yaktığın
canlar yanmadı bilesin
İçimde
ne yaz ne de yaş kaldı
şimdi
bir garip yolcuyadır gizlediğim gözyaşları.
Aksulara
vurmuşum geleceğimi ahımı
döneceğini
bile bile yüreğim yanar,
dağlanırım
yüreğimin kuzeyinden.
Dağlarında
turna sürüleri türkünü söyler
sürgün
vermiş nisan yağmurlarıyla
er doğanlar
ağlar.
Doğayı
sığdırıp yeşil sırt çantana
Bir sarhoş
gece yarısı uğurladım Sivas’a.
İçimde
ne yaz ne de kış köşesi kaldı
Bir garip
yolcuyadır gül çiçek baharlar.
Bu günden
tezi yok
ihtişamla
yoğrulur çıplak toprak
ve orta
yerinde bir orman manzarası yakışır.
Ihlamur
kokar yangınlar
Kekik
kekik nefesi tüter.
Şimdi
nisan yağmurlarından önce beklerim seni.
Gerçekleri
yeşil sırt çantana sığdırıp
bir garip
Tanrı misafiri gibi dön gel.
Sofra
hayal ettiğince fakir
gönüller
acayip zengin.
Kaç kez
helalleştim bir bilsen herkesle
Aksulara
vurmuşum geleceğini,
bilirim
döneceğini.
Kızma
birader içimde ne haz ne caz
kalmadı
imbikten süzülen bal
Bal ormanında
bir sezonluk ayrılık
varsa
yoksa bir ipek böceği masalı.
Duvarlarda
sesin, izin
dudağımda
Sivas ellerinde sazım çalar şarkısı
Nisan
yağmurlarıyla öğrendim
Asla
unutmam, unutmayacağım…
KARA FATİH
Nice
fetihten sonra
Birinci
Dünya Savaşının başladığı gün
haki
ceketinle tahta çıktın.
Dosyan
elindeki zarfta
Kayıtlı
mühürlü hayatın
On beş
temmuz bin dörtyüz yirmi
seferberlik
emriyle gönüllü askersin.
Kumandanım
dominom
Estergon’u
bırakma sakın sahte hilallere asla.
Fethin
mübarek ola
teşekkürler
en kalpten
Solak
Fatih sen fethet İstanbul’u da.
Asker
agan Temeltepe’den destekler ihatanı.
Tak kızıl
dominoyu omzuna
havaalnından
içeri vur sineni
Samsun’a
yakın şahlan.
Ata
paşa meydanda gözler yolunu
şahlanmış
küheylanı ile.
Topal’ın
hemşerisiyim de hemen tanır seni
tanır
yiğit uşağını.
Uşak
dediksek öyle değil seni bizi, hepimizi.
Hey gülüm
Karadeniz
dikeninden
ipek yaprağına , fındık ocağına
en hırçın
kara dalgalarına tanır.
Kaldır
başını dik dur sen
eğilme
hiç
sen aslan
evladısın.
Baban
anan dualar eder arkandan
bacınla
en büyük gardaşın gururlanır.
Eylülde
gel şarkısını dinler odalar
Samsun’dan
Sivas’a uzar aksulu yollar
köprülerden
bir atlı geçer
dillerde
tellerde gönüllerde vatan aşkı.
Ben deniz
Erzurum sefer görev emirli astın
Onaltı
temmuz bin dört yüzyirmi
Kongreler
tamam
tak altın
yıldızı omzuna
gerekirsem
eğer emret gönül erine de.
Dünyan
bileğindeki nabızda atar
haki
ceketini çıkart ser tahtına
ve
haykır.
Bunca
savaş çok fazla dünyaya.
Başladığı
gün defet hepten
nice
fetihler yakışır sana kara Fatih
fethet
oğlum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder