28 Kasım 2015 Cumartesi

NİSAN NİŞANI, KARA FATİH…

NİSAN NİŞANI, KARA FATİH…

NİSAN NİŞANI

Nisan yağmurlarıyla yolladım seni.
Islak geceleri yeşil sırt çantana sığdırıp
dağlarına pus vurmuş Sivas ellerine.
Pusu kurarsan eğer puştsun Allah’ın Garip’ine..
Yaktığın canlar yanmadı bilesin
İçimde ne yaz ne de yaş kaldı
şimdi bir garip yolcuyadır gizlediğim gözyaşları.
Aksulara vurmuşum geleceğimi ahımı
döneceğini bile bile yüreğim yanar,
dağlanırım yüreğimin kuzeyinden.
Dağlarında turna sürüleri türkünü söyler
sürgün vermiş nisan yağmurlarıyla
er doğanlar ağlar.
Doğayı sığdırıp yeşil sırt çantana
Bir sarhoş gece yarısı uğurladım Sivas’a.
İçimde ne yaz ne de kış köşesi kaldı
Bir garip yolcuyadır gül çiçek baharlar.
Bu günden tezi yok
ihtişamla yoğrulur çıplak toprak
ve orta yerinde bir orman manzarası yakışır.
Ihlamur kokar yangınlar
Kekik kekik nefesi tüter.
Şimdi nisan yağmurlarından önce beklerim seni.
Gerçekleri yeşil sırt çantana sığdırıp
bir garip Tanrı misafiri gibi dön gel.
Sofra hayal ettiğince fakir
gönüller acayip zengin.
Kaç kez helalleştim bir bilsen herkesle
Aksulara vurmuşum geleceğini,
bilirim döneceğini.
Kızma birader içimde ne haz ne caz
kalmadı imbikten süzülen bal
Bal ormanında bir sezonluk ayrılık
varsa yoksa bir ipek böceği masalı.
Duvarlarda sesin, izin
dudağımda Sivas ellerinde sazım çalar şarkısı
Nisan yağmurlarıyla öğrendim
Asla unutmam, unutmayacağım…

KARA FATİH

Nice fetihten sonra
Birinci Dünya Savaşının başladığı gün
haki ceketinle tahta çıktın.
Dosyan elindeki zarfta
Kayıtlı mühürlü hayatın
On beş temmuz bin dörtyüz yirmi
seferberlik emriyle gönüllü askersin.
Kumandanım dominom
Estergon’u bırakma sakın sahte hilallere asla.
Fethin mübarek ola
teşekkürler en kalpten
Solak Fatih sen fethet İstanbul’u da.
Asker agan Temeltepe’den destekler ihatanı.
Tak kızıl dominoyu omzuna
havaalnından içeri vur sineni
Samsun’a yakın şahlan.
Ata paşa meydanda gözler yolunu
şahlanmış küheylanı ile.
Topal’ın hemşerisiyim de hemen tanır seni
tanır yiğit uşağını.
Uşak dediksek öyle değil seni bizi, hepimizi.
Hey gülüm Karadeniz
dikeninden ipek yaprağına , fındık ocağına
en hırçın kara dalgalarına tanır.
Kaldır başını dik dur sen
eğilme hiç
sen aslan evladısın.
Baban anan dualar eder arkandan
bacınla en büyük gardaşın gururlanır.
Eylülde gel şarkısını dinler odalar
Samsun’dan Sivas’a uzar aksulu yollar
köprülerden bir atlı geçer
dillerde tellerde gönüllerde vatan aşkı.
Ben deniz Erzurum sefer görev emirli astın
Onaltı temmuz bin dört yüzyirmi
Kongreler tamam
tak altın yıldızı omzuna
gerekirsem eğer emret gönül erine de.
Dünyan bileğindeki nabızda atar
haki ceketini çıkart ser tahtına
ve haykır.
Bunca savaş çok fazla dünyaya.
Başladığı gün defet hepten
nice fetihler yakışır sana kara Fatih

fethet oğlum…

Hiç yorum yok: