21 Kasım 2015 Cumartesi

NOKTALI HABER

NOKTALI HABER

Günler
Çatalbaşta baş tacı
Günleri.
Noktalı haber güncesi günü
öğlen sonu karardı hava
bir yağdı bir yağdı
İçimi kararttı.
Parlak çinkolar delik deşik damlaların şıkırtısından.
Duvarın sırtını laciye boyayan şopar çocuk kayıplarda.
Kayıplarda ıslak, kent de ıslak.
İskelesi sökülmüş gönlü kırık kentin
binaları çıplak deniz çıplak.
Angaradan misafirlerim gelmiş
bir hoşlar ve ıslak.
Cıscıplak güneşe serilenler
duşa havlusuz girip
Ilık suyla kurulananlar
Mangal ateşine düştüler hepten bedavaya.
Bre Müslüman sahildeki gazinoların loşluluğunda hep seni aradım
pansiyon pansiyon tonladım senin kaçak izini
ismini noktaladım.
Kaç porsiyonluk adamım ben sanki çıkarma yaptım posta katarına
sahiden baştan çıktım
katkısız zevkler diyarında.
Emanet arabayla midye tava zevki
oluklu pınardan susaklığa aşk
bu zevkler boynumu aştı
bu demler sarhoşluğu
çatalbaşı.
Altınkumda öğlen sonuydu güneşlendi hava
bukleli altın saçlar sarmalı
bir yaktı bir yaktı
İçimi eritti.
Yıldızlar boğuldu akşama yakın
puslanan denizde
içimi kararttı havan.
Su bidonları doldu boş laflan
Sular kaynak suyuna kaynadı.
Kanım kaynadı çatalbaşta
güle değdi özlem iğnesi
göle çalındı maya
katran karası fırtınalara çarptı gönül
demir tavında tavlandım.
Hava kızardı içim kanadı
Sende ben imkansızlığı
Serde sen ben çıkmazı
gördüm.
Çatallaştı aklım
Çatalbaşta başım karardı, karardı hava.
bir öğlen sonuydu
toptan vakfedilişin vakasına voltalandı saatler
günlerce.
Ambalajı açılmamış koca bir yalandım
dibine kadar bal ormanı çatalbaş
bir yuvarlandım, pir yuvarlandım.
Köpük köpük boşaldım
köprüleri attım yaktım geçtim geldim
içim bomboş kaldı.
Tam davranacakken yazıya turalandım.
Adalar hazır ama ben zamansızım şimdi
bir sise girdim ve kayboldum ansızın
sirenler yanıyor sinemde
yıkandı hafızam
bir yangındı eriterek doğurdu benliğimi
yenilendim.
Tenim titrek bir yeşil yaprak
anılar akpak, aklım çırçıplak
kırmızı kodlu depremlere uğradı aklımın çeperi
sözcük sözcük dolandım
bal ormanıyla çatalbaşı.
Yollar bomboş
haller boşa
hızlandım.
Kaç paralık bir ayrılış bu, bu ciğerden yakış
Bu yakarış sence bence hep aynı
ayni manzara.
Cüzamlıyım sanki günler isyanda
cüzdanımdaki tek fotoğraf pederiminki
ederim hüzzam bir şarkı.
Şarklım şimal yıldızım
beynimin sol lobu silme sensizlik
o sensizlikte sessizce
misafirler gerisingeri dağılmışlar kırpık şehre.
Angaradan angarya
ızgarada yağsız sardalyalar sararmış
hamsilerin sırtı mavi lacivert
kapışma Hacivat ile Karagöz.
Yalı gözlüm
duşta dağılanı toplamak isterdim doyasıya
diyemesem de doğrudur
yalandan hayranlık.
Valla anlatmıcam kızaran akşamlarda
büyük kıza
kızma hızmalım.
Ustam çatalbaş
aramızdaki sır Egeli
ben Karadeniz.
Akşamüzeri kızardı hava
yüzümde halesi
İçimi kıpırdattı deniz.
Kayıp kuşaklı seferlerde şekillendim şimallendim
Denize vedamda artık başka biçim
vaadim de.
Nadasa ve rüzgarlara bırakılmış sürülen tüm mavilikler
ve güneşe emanet heves.
Duvarların sırtını okşayan çipil çocuk kayıplarda.
Çocukluğum
iskelesi çökmüş şehirde
Çatalbaşta.
Çocuğum
Bal ormanında
Binbir gece masallarında.
Noktalı haberim
kayıplarda ayıplarda aysız gecelerde
gecelerce.

Binalar çıplak, anılar çırçıplak, deniz çıplak ve her dem çırçıplak…

Hiç yorum yok: