LAKAP
Geçmişteki lakaplar topçu, popçu, disko ve benzerleri derken hayra alamet önce ortacı olundu. Ortada duruldu. Orta karar epey beklendikten sonra da her ne hikmet hidayete erildi. On yıllardır var olan o üstün vasıflar aniden fark edildi. Veya egemen sermaye tarafından fark ettirildi. Popülist bir dini kültür kısa sürede yeniden egemen kılındı. Örtülü Müslümanlık sokağa indi. Safiyane inanç terkedildi. Süslümanlık modalaştırıldı. Avluculuk prim yaptı. Ve mübarek memleket azgelişmişliğin en ileri derecedeki bozukluğunu bağrına bastı. Ilımlı alımlı Müslümanlığa yelken açtı.
O din menşeili bu karakteristik sağduyuyla hayat tarzları anında değişti. Yaşama dair içgüdüler ve binlerce yıllık kültürel izlenimler an ve an bozuldu. Anlık yaşayanlar ile dünyalık geçinenler bir anda kandırıldı. Toplum kalıplarıyla oynadıkça, uygarlığa gidiş bozuldukça naif farklılıklar bile suçtan sayılır hale geldi. Öyle ki eklenti yakıştırmalar ile o eski lakapların hiçbir özelliği kalmadı.
Bilirsiniz veya bilmelisiniz lafı gereksiz sayıldı. İsteriz veya istemelisiniz lafı suçtan sayıldı. Her şey üst akla emanet edildi. Lakaplar bile…
Ve toplum analizi zor bir dramatik sürece hapsoldu. O yüzden özgün hikâyesi olanlar mutlu ve mesut dünyanın dışına itildi. Böylece milletin dağarcığı kurcalandı. Ve gündem akışkanlığı ve ucuz senaryolar ile şekillenen bir memleket profiline kayıldı. Özgürlük toplumu kapsama alanından çıkarıldı.
Hangi konumda olursa olsun kontrol her kimdeyse kanun dışı maksatların tatbiki lakaplar türetirken türlü anlam da kazandı…
Yani önce lakaplar değişti. Sonra sıkıntı eza ceza mührünü bastı. Alabora olan memleket ve üzeri insanlar feci fırtınalara yakalandı. Kurtuluş manevralarında hayata dair olanlar bir bir yasaklandı. Yeni bir emperyalizm türüne bu yataklık ve yatkınlık memleket için maliyeti de artırdı. Maliyet arttıkça yeni anlamsız lakaplar doğdu.
Memleket meseleleriyle asla direkt ilgilenmeyen bu güruh resmen engizisyon yansıması karakterleri de buldu ortaya çıkardı. Gözden geçirilmesi gereken nice alamet nice felaket örnekleri varken, yığınla varken gidişat avlucu zihniyete teslim edildi. Düzelt denildi. Bunlarda düzeltti. Sonra bu kayıtsız şartsız teslimiyet ilahi vaz edildi. Bu berbat süreç hepten uyduruk senaryo sağanağına tutuldu. Bombardıman direnci yok etti. Karşı duruş en uç noktaya evrilmiş gibi bir durum oluşturuldu. Oysa hiç de öyle değildi. Saltanatın devamı maksatlı öyle gösterildi.
Zaten bilinen bütün evrensel kavramlar unutuldukça memleket bir karnaval havasına büründü. Topçu, popçu, disko, şu bu derken ortanın sağına soluna serpilen ortacılar hurafeci lafazan bir dünyanın önce taşeronları oldu. Bu oluşum bu günün uydurma ve kurgusal karakterlerini yarattı. Ne var ki bu uydurma değişiklikler ve kurgusal karakterler yeni varyasyonlarla tümden karakter erozyonuna uğradı. Balık baştan koktu.
Ve geçmişe dönük yaşamlar ve lakapların yerine ağza yakışmayan yenileri eklendi. Ekli büklü bir dünyanın ortada kalan lakapsızları da memleket yönetir hale geldi.
Yönetemeyenlere de lakap takarak geliştirilen bu dönem, geçer mi geçer…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder