9 Mart 2018 Cuma

KÖLE

KÖLE 
 
Tarihin yazdığına göre gün gelir en umulmadık anda karşı devrim olur. Ve böylesi her kalkışma sonrası sınırsız güçlenenler olur. Güce tapmalar başlar. Hiç akla gelmezken devrin yükselen değerleri haline gelinir. Ve efendi pozu takınanlar ile köleliği temsil edenler buluşur. Erk tamamlanır. Oluşturulan erk köleci kehanetleriyle demokrasiyi oburca tüketir. Yutar. Özgürlük kan tortulu içilir. Peşine tarihe tanıklık eden nice tarihçi kul köle edebiyatından dem vurur. Ancak nedenselliği ile hiç ilgilenmezler. Kusursuz görünen bir saray ve saray erbabı icat ederler. İlk safha tamamlanır.
 
Artık kadın erkek ayrımsız insan ve özgür olmak, zengin olmakla güçle orantılıdır. Gerisi tutsaklaşır. O yüzden sarı dananın peşine düşülür. Sanki vahşi önyargıların bile kımıldatamadığı bir şaşkınlık bulaşır her yere. Kallavi kumpaslanan sistem körleştirir yozlaştırır yeryüzünü. Benzer teorileri vardır ama öyle bir uygulanır ki kadın erkek insanlar iyice ayrışır, birbirinden uzaklaştırılır. Öz değerlerinden koparlar veya koparılırlar. Akıllı cihazlarla en katı inançla kamplaşılır. Kutuplaşılır. Orman gibi sessizlik sunulur ve tarlalar sürülür. Sonra sınırlandırılır özgürlük. Özgürleşmeye ket vurulur. Yani yeni kölelik ve kölecilik düzeni dayatılır.
 
Saliselik anlar dışında hiçbir şeyi hatırlamayış, balık hafızalık atom zerresine dek nükseder. Haliyle geçiş sancısı az hissedilir. Her defasında bir avuç rantiyeye aldananlar ve tarihçiler zamanla suçu atom zerresinden alıp atom bombasına bağlar. Ama iyi yüzlülük yerini ikiyüzlülüğe bırakır. Yön kayyumlara ve kıyımlara döndürülür. Haramilerce insanlık tarihi her seferinde bozulur, bozgun yeniden yazılır. Yeni tarih oluşturulur. Envaı çeşit ayrıntılarla karıştırılır kafalar. Birlikteliğin dokusu ile oynanır, beraberlik başka hallere mayalanır. Hileler ve hokkabazlıklar en hassas dengeleri bile bozar. Hal ve gidiş umurunda olmayanlar öyle çoğalır ki kölelik tohumu rahatça düşer kara toprağa. Yeryüzüne tüccarlık bulaşır. Kölecilik baş döndüren bir engelli iş,  özgürlüğü engelleyiştir ama alıcısı bulunur. Satıcısını da memnun eyler. Top yekûn tutkuyla yerleşir yerleştirilir köleci zihniyet.
 
Açıkça herkesin bildiği ama görmediği, görmek istemediği en büyük derttir kölelik. Sınıfları bitirir. Her şeye her kapıya uyar. Ama hiçbir kapıyı açmaz. Cennetin bile. Zamanla yön ve yörünge değiştirir ama tükenmez. Daima vardır. Kadın erkek, tüm insanlığın bir nevi en büyük sırra erişme vazifesini engellemek için uydurulmuştur. Paraya pula uydu olmayı sağlamıştır.
 
Tarih sayfalarına bakıldığında kölelik ve kölecilik en kötüsü olsa da medeniyet öncesi ve sonrasında hatta bu çağda, bugün de yerleşik yanaşık düzendir. Hedeflenen yaşamın bambaşka bir kimliğe dönüşmesidir. Toplumu yok sayan bir toplumsal düzenektir. Tutsaklığı alt etmeyi başaran özgürlüğün yırtıcı gölgesidir. Ve özgürlüğe aykırıdır ama sürekli özgürlüğe de acıkır. Acıktırır. Tüm köleci dönemler özünde yankısını bulan başka sancılı sürecin ilkidir. Başlangıcıdır.
 
Yani yerli yersiz zamanlarda aniden bu kölecilik anlayışı hortlatılınca vahşi dürtüleri tetikler. Geniş coğrafyalarda yeniden başlangıcı aramak özgürlüğün kölesi olmaktır. Seviyle olunur. Böyle köleliğe can kurban diye dizeler dizelendirilir. Dönemler karakter bozukluğuna karşı hüzün yüklü isyanları sıralar. Bu dönemsellik tarihe damga vurur. Ve bu sefer haklı kavgalardan beslenir durur gerçek tarihçiler. Özgürlüğün ve özgürleşmenin değeri herkes tarafından bilinir bu sayede. Kazananlar yazılır kaybedenler unutulur.
 
Unutmadan unutturmadan inceden inceye izi sürülen özgürlük yolunda korkularla yüzleşmek, dayanmaktır asıl olan. Özgürlüğün hikmetini öğrenmektir. Korkmamayı da. Geç de olsa öğrenilir.
 
Evrensel ölçülere uymayan bir düzende bugün on yıllardan beri tohumu saçılan köleci zihniyet meyvelerini topluyor, ürünü kaldırıyor. Sanki hasat zamanı. Dine, imana, mezhebe ve mucize görülen kutsallara tapınma kadınlı erkekli yeni köleci bir toplum oluşturmuş. Ve insanlar iki uygarlık arası kölelik yaşanıyor.
 
Bu yeni yüzyılın işgal serüveni, yakında tarihçiler bunu da yazar…

Hiç yorum yok: