KOSMOS KADINI
Kozmosun da üzerinde yer alan, var olan ve var eden güç egemenliğini kadınlara bahşetmiştir. Yaratma niteliğini doğurganlıkla örtüştürerek kadını kutsamıştır. Aslında kadının insanın prestijlisi konumuna evrimlenmiştir. Kozmos kadına kozmik bir rol yüklemiştir.
İşte binlerce yıldır kadına reva görülen her şeyin tarihsel arka planında kadına sunulan bu kutsiyetin reddi de vardır.
Yani gökte aranıp durulan baba ile yerdeki toprak ananın beyinlerdeki harbidir meselenin özü. Ve bedenlerin tatmini. İnsan beyninin gelişmesi ve aklın öne çıktığı elli bin yıl öncesinden bugüne aklı kurcalayan temel mesele de işte budur.
Kadının doğurganlık dışında olağanüstü sayılabilecek güçlerle donanmışlığı her devirde baskı ve şiddete maruz kalışına temel etkendir. Geçmişten bugüne dini ve sosyal yaşamda kadını dışlayan bir öngörü her zaman vardır. Var olacaktır. Ancak bugünkü kadar sistemli ve uygulanabilir düzeyde hiç değildi. Olamazdı. Medeniyetin tersine ağır yaptırımların bu denli kötüleştiği ve ceza kesmelerin yerleştiği bir dönem neredeyse hiç yaşanmamıştı. Bu kadınların ve insanlığın geleceği açısından büyük bir tehlikedir. Yani kadının hem dini hem toplumsal açıdan ikinci planda tutulduğu kutsal metinlerle çözümlenir hale gelinmişlik büyük cinsiyet karmaşasıdır.
Kadının bu ikincil hatta üçüncül seviyede görülmeyi doğal sayan bir zihniyete hapis edilmişliği ise kadınlığın en büyük yarasıdır. Hatta kadın kadınlığının ve bedeninin erkek egemen her şey tarafından denetlenmesini bile meşru gören bir aşamaya gelmiş ise kurtuluşu da yoktur. Hal böyle olunca tek tanrılı dinlerin topraklarında kadın için koşullar kademeli olarak ağırlaşmıştır. Bu kademeli gerilemede kadın kıyametin habercisi konumunda sadece çelişkiler üreten ve tüketen bir mizaca evrilmiştir.
Oysa kozmosu da belirleyen gücün en özel tasarımı olan kadın Gök tanrının yeryüzündeki uzantısıdır. İnsanlığın rehberidir. Yani Tanrı bile kadın tarafında yer alan bir tavra hükmederken dinler ayrımcı bir tavır takınmış, ayrımcı bir tavır sürdürmüşlerdir. Dinler kurumlaştıkça ve iktidar erki dincileştikçe de kadına yönelik tavır katılaşmış, ketumlaşmış baskı kendiliğinden artmıştır.
Kadına ve kadına yasaklar din içi programları güncellemiştir. Zamanla kadın kendini hepten yok sayan hiç eden bin yıllar yaşamıştır. Ve kadın radikal kısıtlamaların keskin yasaklamaların ve küçük büyük tüm günahların ana malzemesi yapılmıştır.
Kozmosu kuşatan egemen gücün veya en büyük ve en etkin enerjinin bir parçasının emanet edildiği kadın bugün hala en arka saftadır.
Müsaade edildiği nispettedir hayatı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder