23 Şubat 2017 Perşembe

YİNE YABANCI KONTENJANLAR




Din siyasallaşınca, usta ellerde siyasallaştırılınca ulusalcılara ve Ulus devlete düşman siyasal dinci kimlikleri de bulur buluşturur. Oradan buradan bulunup buluşturulanların o saat itibariyle dikte ettikleri bambaşka bir dindir artık. Ama geç anlaşılır veya anlaşılmaz. Zamanla gerçek dine yabancılaşılır, yüce din de yabancıların eline geçer. Tarikat, cemaat ve cemiyetlerin yönetim kadroları hep bu yabancı ajan kontenjanından beslenir. O besleme ve beslenme dürtüsüyle kurum ve kurulları da çöker. Dine hizmet aşkına ortalıkta dolaşan bu yabancı kontenjanlara ne denir ki; sadece Maşallah…

Ve bu yabancı kontenjanından dinci dikteciler cumhuriyet rejimini de, dikta rejimine dönüştüren hamleleri dini sohbet içine saklarlar. Emperyal arzuların gölgesinde memleket tanzim ederler, memlekete mirasçı tayin ederler. Gerçek dini kurgu dine çevirmek ve dilleri kanlı bal damlatarak asil dini milletten uzaklaştırmaktır gaye. Bu yabancılaşmayla acılar artar ve mevcut rejim tartışılır hale getirilir.

Akla takılan ise bu dinbaz tiplerin zehir gibi Müslüman kesilip alim ulema sıfatına erişmeleri ve maskot dinci babında en ücralara dek gidebilmeleridir. Ne hikmet ise aşırı rağbet görmeleridir. İsim isim kim bunlar, kim bunlar diye sormaya hiç gerek yok. Onlar kendilerini biliyor, birileri de onları. İşte tarikatlara kadar sızmış, cemaatlere cemiyetlere kadar katılmış bu yabancıların işi, yeni olup da yabancılaşanlar, kontenjanlaşanlar. Bir de yerli olup bir dolu safsatayla dine imana gelenler. Hiç yokken bir oldular bin oldular dine, imana, mezhebe, iç kapıya, dış kapıya, tefsire, peygambere,  kutsal metne, metnin özüne yabancılaştırma faaliyetlerini kolayca sürdürdüler. Eline yüzüne bulaştırdıkları sahte söylemlerle dine yabancılaştırma gerçekleştirildikçe bir ileri aşamaya cesaretlenildi.

On yıllardır sürdürülen kontenjan etkinlikleri çürük meyvalarını vermeye de başladıkça, dinin gücüne gidecek ne senaryolar tasarlandı. Ortadoğu’da, orada, burada. Şu fakir millete dini vecibe sayılarak bir dini sohbet havası estirildi yıllarca. Hanımlara gündüz zatı muhteremlere akşam seansları uygulandı. Yakın uzak bu sohbetlerin müdavimi tanıdığı olanlar olmayanlar bilir traşı. Tanış olmayan bilmezden gelenler ise sanır ki bir muhabbet ortamı var. Yayarlar. Sor soruyu al yanıtı, öğren dini imanı var kapalı mekanlarda . Din adına bilmediklerini veya bildiklerini yokla. Kapalı veya açık devre yayımcılık budur ama işin aslı hiç öyle değil.

Hoş sohbet bir zat anlatıp duracak, sohbete katılanlar mum gibi pür dikkat safa duracak, dilsiz dinleyecek. Atmosfer bu…

Takası tımbırtısı kontenjandan zatı muhtereme bağlı bir yansıma. Sırat, surat ve suret unutulmamalı türünden bir beslenme. işte on yıllardır özellikle başta iş ve politika adamları, saftirik üniversite hocaları, din peşine düşmüş sözde aydınlar, temiz pak insanlar,  bu din tüccarlarının ana malzemesi oldular. Yeni müritleri kandırma rolünü de üstlendiler.

Tarikatlı barikatlı bu aldanışın, yüksek maliyeti bir yana postekiye oturanın dili, dini, cinsi, cinsiyeti, cibiliyeti hiç sorgulanmadı. Sorgulatılmadı. Ağırdan irdeleyiciler ve karşıtlar ayıp günah, küffar, kâfir, hafif, Kızıl kapsamında çözümlendi. Dinleyiciler esrar yutmuşçasına esrarlı bir geleceğe aktarıldı.

Dine yabancılaştıkça kurmaca imana sarılma arttı. Dört el sarılmayanlara çıkarılma ve dinden uzaklaşma veya uzaklaştırma kurgulandı. Tek amaç dini tamamen siyasallaştırma ve siyasallaşan dini de topluma el birliğiyle yayma hedeflendi. Nihai hedef ise iktidar ve iktidarı sürekli kılmaydı. Kısmen başarıldı, şimdi altın vuruş zamanı.

Dine imana, iç kapıya, ceme cemaate, dış kapıya, tarikata kıyamete, cime cemiyete, yabancı istihbaratçı düzeyinde din kaynakçılarının yabancı eli değince her şey öyle bir değişti, öyle bir güzelleşti ki istikbal işte bu noktalara evrildi. Mercek kaydı mertek şah oldu.

Oradan buradan devşirilmiş din büyüğü paresi bahşedilmiş, vakfedilmiş yabancı kontenjanından ocu bucular, narcı nurcular, para pulcular hep himaye edildi hep desteklendi. Hurcu kalesi burcu ilahi emirmişçesine hep bunlara teslim edildi. Dikkat edilmedi hiç ince nakış söylemlere. Sözde ayetler ile desteklenen gizli gayretlere hiç dikkat edilmedi. Azgın sohbetlerde dine, dinsel değerlere, hiç alakasız ne hakaretler gizli olduğunun farkına hiç varılmadı. Varılsa bile dinden imandan sayıldı. Hiç bakılmadı sohbetlerde milletin aklına hangi düşmanlıkları sokuyorlar diye. Alt beyinlere neler şırıngalıyorlar diye. Karanlığın eli hiç görülmedi. Veya öylesine ahkâm kesme ve hakem olma, hâkim kılınma cesareti nereden geliyor, yetkiyi nereden alıyorlar hiç sorgulanmadı.

Bu yabancı kontenjanından sahte dinciler ve yedek kulübesinde oturan yerli dinbazlar dini resmen zaafa uğrattılar. Dini zayıflattıkça zayıflattılar ve kandırdılar. Böylece hiç umulmadık derecede güçlendiler. Ve hedefe ulaştılar.

İşte o yabancı kontenjan softalar ve yerli yedeklerin muhteşem dini sohbetlerinden feyz almaların sonucunda, kutsal asanın ucu rejim değişikliğine kadar dayandı. Haydi hayırlısı…

Hiç yorum yok: