10 Şubat 2017 Cuma

DARBE KALKIŞMASI SONRASI...

DARBE KALKIŞMASI SONRASI...
 
Darbeler, özellikle 12 Eylül faşist darbesi millete çok acılar yaşattı, artık darbeler dönemi kapanmıştır denile denile yeni bir siyasi ortam yaratıldı. İleri demokrasi gelecek, getirilecek babında Millet ve darbe karşıtı tüm unsurlar yıllarca uyutuldu. Tarihsel gerçekler unutuldu. Ve ne yazık ki 15 Temmuz yaşandı. Sonrasında al bayraklar açıldı, darbe kalkışması günlerce şenlik havasında telin edildi. 15 Temmuz darbe kalkışmasının hemen peşine kamuoyuna başka darbelerin olabileceği beklentisi pompalandı. Kamuoyuna korku hâkim oldu. Cadı avına dönen sözde darbeci örgüt elemanları devletten temizlendi. Ayıklandı. Şimdi her darbe sonrasında olduğu gibi milletin ve devletin geleceğini belirleyecek bir referandum kapıda. Ancak anayasa değişikliği referandumu ile rejime yönelik sivil darbe söylemleri ayyuka çıktı. Ve; “ Anayasa referandumu zaten işleyen tek adamlık rejimini anayasal güvence altına almayı hedefliyor. Getirilmek istenen Başkanlık sistemi demokratik siyasal bir sistem değildir. Resmen totaliter bir rejimdir…” diyenler şimdilik çoğunlukta.
 
Öylesine zor bir dönemden geçiliyor ki; “Zar zor kurulan cümleler çakıl taşları, paragraflar ise kristal cam kırıklarıdır. Susulduğunda yüreği acıtır, konuşulduğunda ise kanatır. Yazıldığında ise başka bir âlem…” Gelecekte koordinatları iyice kesinleşecek tarihi sır perdesi elbette aralanacak. Her faşist darbe ve darbe girişiminin arkasında korkunç yalanlar ve aldanışlar gizlidir aslında. İlişkilerin kilidi döner dolaşır büyük ustaya dayanır. Geçmişten çıkarılan ders odur ki; darbelerin asıl nedeni sonrasında uygulanacak yönetim şeklinin ve iktidarın kime verileceğinin zeminini hazırlamaktır. Çünkü arzulanan sistem ancak bu şekilde yerleştirilebilecektir. 
 
Ama şu fakir memlekette artık günü kurtarmak, günü yaşamak bile çok güç. Hain 15 Temmuz peşinden demokrasi resmen rafa kaldırıldı, yeraltına indi. Olağan üstü hal uzatıldıkça uzadı. Demokrasi zedelendi. Şimdi Cumhuriyet hepten yok edilme aşamasında. Cumhuriyet giderse demokrasi gelir mi işte orası muamma. Darbeydi şehitti derken devlet köklerine kadar ele geçirildi. Şimdi Millet rejimin değişmesi veya yıkılması gerektiğine bir güzel hazırlanıyor. Partili partisiz tek adamlık idaresinin güzelliğine kandırılıyor. Yüz yılların yönetsel deneyimi yerine egemen güçlerin tercihi cilalanıyor. Çare bunda ilan ediliyor. Korku üzerine iktidar inşa edilebilecek bir düzen kurulmaya çalışılıyor. Muhaliflere düşman bir siyasi anlayış egemenleştiriliyor.
 
Geçmişteki sivil darbelerin tarihsel örneklerinden esinlenilerek kurulmaya çalışılan bu rejime yol verme ve yaranma telaşı da anında başladı. Geriye kızılcık şurubunu millete içirmek kalıyor. Paralı gurka siyasi yorumcular beyaz camdan komik söylemlerle altyapı hazırlıyorlar. Bağlamışlar yularları büyük sermayeye, 28 Şubat, 15 Temmuz üzerinden sistem eleştiriyorlar yeni sistem dillendiriyorlar. Sözde, darbelere verip veriştiriyorlar ama amaç başka. Sözde tehlikeli gelişmelerden dem vurarak, iktidara tamamen hâkim olmanın tipik versiyonlarını sergiliyorlar.
 
Sanki iflas aşamasına onlar sayesinde gelinmemiş gibi bütün suçu on yıllardır nimetlerinden faydalanılan, değerleri bol kepçe paylaşılan Cumhuriyete yüklüyorlar. Ve tarihten, tarihi kişiliklerden cımbızlama cümlelerle devlet ve cumhuriyet karalaması yapıyorlar. Millet resmen gözden çıkarılmış. Artık böyle devlet, resmiyet, teslimiyet, vekâlet ve vesayet mi kaldı, o dönemler bitti, bitmeli denilerek millet kandırılıyor. Aldatma kandırma göz boyama bir yana millet resmen rejime karşı kışkırtılıyor. Sonra milletin dediği olur yalanına sığınıyorlar. Bir yandan da yandaş olmayan anında vatan düşmanı, kendisinden olmayan tek elden siyonist ilan ediliyor.
 
Günah keçisi ilan edilenler makama mevkie bakılmaksızın, zerrece suçu günahı olmadan alınıyor, aylarca sorgulanıyor, hapse atılıyor. Şu 15 Temmuz neden yaşandı kimselerin derdi değil, üzerinde derinlemesine düşünen yok. Hala bir kahramanlık edebiyatı sürüyor, sürdürülüyor. Oysa darbeye sıkışanlar, darbeyle sıkışanlar olacağını önceden göremeyenlerdir. Tespit edemeyenlerdir. Yetki gereği kalkışmayı zamanında önleyemeyenler ve bayrağı zamanında onlara taşıtanlar şimdi mağduru oynuyorlar.
 
Belki de rejimin değişmesine yönelik cüretkâr ataklar içindir bu mağduriyet edebiyatı. Ama yetmez. Birkaç 15 Temmuz daha gerekir milleti iyice sindirmeye. Birkaç referandum daha gerekir milletten hayırlı oy almaya. Tıpkı yakın geçmişte her 10 yılda bir şu fakir memleketi yüzyıl gerileten faşist darbeler gibi. Peşine sıralanan yerelden genele seçimler gibi.
 
Sanki bu referandumda olmazsa, artık darbeler dönemi açılacak…

Hiç yorum yok: