11 Şubat 2017 Cumartesi

MEMLEKET HAYRA DURDU…


 
Yıllarca ayarlarıyla oynandı memleketin. Oyun üstüne oyun, oynama üzerine oynamalar ayarı iyice bozdu. Saf ayar bozulunca memleket de bozuldu. Her şey bir yana özellikle din, hedeflenen siyasi sürece, ideolojilere ve günlük siyasi gelişmelere sarf edildikçe siyasallaştı. Toplum siyasallaşan din tandanslı eğilip büküldükçe de memleket tam bozuldu.
 
Şimdi apaçık belirginleşen bu bozukluğu hayra çevirmek şu asil milletin tekelinde.
 
Son yıllarda tek tek, toptan ve sıkça değişti her şey. Siyasiler sadece dünün karanlığına ulaşabildi, ulaştıkça da toplumu keskinleştirdi. Bu keskinleştirme yarına akan günleri de gerisingeri değiştirdi. Değişim dünün karanlığına koşut yaşama yeni acılar, dertli anılar istifledi. Ve umutlar tükendi. Umut olmadan yaşanmaz ama alan satanların ikamet ettiği en tepeye niceleri dadandı. Orada o yüksek rakımda daha başka kimlerin ikamet ettiği de belirsiz. Belli belki ama korku dağları beklemeye başladı. Söyleyemiyor kimseler.
 
Şimdi imparatorluk kuran korkuyu hayra çevirmek korkutmayla değişmeyenlerin azminde…
 
Memlekette ayar zaafı başlayıp, moral değerler de çökünce ele geçen fırsatı değerlendirmeler mermerden kulelerde tepeleme birikti. Oradaki hava da karardıkça karardı. En güzel manzaralar gri betona gömüldü. Mayasında olanlar olmayanlar havaya girdi. Havalandı ve yükseldi. Öyle ki niye girdaba kapıldığını, hangi dini perspektife göre kurtulabileceğini bile umursamayan bir güruh oluştu. Oysa hepsi olmasa da çoğu her şeyi din iman adına yapan tipi tiplerdi. Bir kez ayarı bozulmuştu hayatın. Ayarlar bozulunca da memleket bozuldu. Devlet çöktü.
 
Şimdi dip yapan şu fakir memleketi yeniden fabrika ayarlarına döndürmek alın teriyle yaşam sürenlerin pençesinde…
 
Emek ve insan odaklı dünyalar bile Tanrı ve din merkezli öteki dünyaların hevesine kapıldı. Avlularda avlandı, ağulandı. Onlar ki, zamanın sildiği karaladığı müfredat üzerinden, ilgiyi ve bilgiyi hep kurcaladılar. Saklı defineyi kucakladılar. Ve kalsam da bir gitsem de bir türdeş itiraflar ile herkesle ittifak yaptılar. Göz göre göre yeni bir düzen tescilleniyor olunmasına göz yumuldu. Siyaseten sürekli yanılmalar, dinen koyulmuş yasaklar ile cebelleştiler. Bir cibilliyet ve standart sapma mekanizması kuruldu ve ayarlar iyice bozuldu. Hangi gerçek hangisi yanlış, yanlışlar hangi gerçekliğin uzantısıdır birbirine karıştırıldı. Bilmek gerekirdi ama bilmek zorlaştırıldı. Görmek gerekirdi ama kanıtlar ıraklaştırıldı. İyi algılamak gerekirdi ama salgı çoğaltıldı. Yapılabilenler kısıtlı kaldı ve kısıtlı imkânlarla direnilebildi.  En doğrusunu yaptık ettik doğrultusunda, doğru doğru olmaktan da çıkarıldı. Sahte ayarlarla memleketin ahengi bozuldu.
 
Şimdi bunca suçlu ayarsızlığı hayra döndürmek en sabırlıların bile sabrının tükenmesinde…
 
Tüketilen kıymetler deryasında, abartılan kimlikler, apartılan titrlar, yalan dolan imajlar gökten yağarmışçasına yağan hisse ortalığından yağlanınca cıvatalar da gevşedi. Ayaklar dolaştı akıl bunca kısa sürede onca varlığa gark olmaya şaştı. Kargaların bile güleceği memleket değişiyor, dönüşüyor, büyüyor hikâyesi ile bu kez ayarlar sıfırlandı.  Havuz başına, kerevetin başköşesine oturanlar servete bulanınca ipe un serildiği de kısmen anlaşıldı. Ama toplumun dini ayarlarıyla da oynandığından tıs çıkmadı. Ses gelmedi. Yani yükselme ve kazanma üzerine kurulmuş bir din bezirgânlığı şu bereketli topraklara bir kere belenmişti. Her şey ama her şey ferdi çıkarlara koşut ve din tabana dönük olabildiğince kullanıldığından ayarlarla oynama hız kesmedi. Ortalık yalama doldu. Yalakalık bollaştı. Asil millet ve fakir memleket soyuldu.
 
Şimdi bunca soygun sonrası fakirleşmeyi hayra yükseltmek fukaranın sağ ve sol avuçlarında...
 
Gözünü budaktan sakınmayan kişiler ve bu kişilerin içinde bulunduğu kişilikli kurum ve kuruluşların da ayarlarıyla oynandı. Hepsi yeniden kurgulandı. Montajcıların içeride ve dışarıda kullandıkları dil birbirine tamamen zıt olunca felek de şaştı. Ve dünya arenasında sırt mindere yapıştı. Bayat bir siyasi proje peşinde koşan koşturan cenah bu yenilgilerden ders çıkarmadı. Her bir şeylerin paramparça olmasını asla umursamadı. Hiç bozulmadı. En kolay işler Arapsaçına döndü. Arap baharı açılımlı ve sözde demokrasi temelli yürütülen siyasi programların da ayarı tutmadı. Dil, din, iman, mezhep kardeşliği bir süre dillere dolandı. Ama inandıkları din, dünya dini müsaade etmeyince ilk fırsatta yarenlikten cayıldı. Yüz yılın, bin yılların gerçeği Yurtta Sulh Cihanda Sulh tembihinin ayarlarıyla da oynandı. Teminatlar bozuldu ve savaşçı noktaya gelindi. Bataklığa girilince Memleketin huzuru bozuldu.
 
Şimdi resmen huzuru bozan bu hazirunu hayra çekilemeyeceğinden istirahate çekmek, nisan ayında çiçeklenecek zeytin dalında…
 
Tek önemsenen, önemli görülen hedeflenmiş siyaseti sonuca ulaştırmak olunca ideolojilerin de ayarlarıyla oynandı. En sağlam ideolojiler bile son yılların ithal ikame versiyonuna, günün son siyasi verilerine kurban edildi. Ayarsızlık zirve yaptı. Ve sahte ayarlara göre yeni siyaset biçimlendirilip her açmaz da din sayacına bağlanınca ahlaksal bütünleşmede çöktü. Birlik beraberlik te kalmadı. Memleketin dirliği bozuldu.
 
Şimdi bu kamplaşmaları hayra yönlendirecek pusulayı kaybetmemişlerin resen pusulasında…
 
Yüz yıla yakın süre olabildiğince güçlü kalan ve olabileceği kadarlık güce odaklı bir değişkenliği kabul eden bir memleketin sabit ayarlarıyla oynandı. Öyle oynandı ki kof güce tapınma arttı ve direnç adına hiçbir şey kalmadı. Özgür düşünce ve özgür irade, özelde tüzelde öz başlıklı ne varsa hemen yalnızlaştırıldı. Emperyalkurnazı kurgu film manevralarıyla devlet anaya yaslanıldı. Devlet bab çarpıldı. Kale içten içe fethedildi. Kendi kalesini kendisi fethedip sevinen, kendi surunu kendi yıkan, kıyamete sur üfleyen bu inlerin peşine takılındı. Bunların topuna ayar olanların peşine ise adam takıldı. Mustan, musibetten kaçmak bile durumu anlatmaya yeter. Yeter de artar. Muz, muhabbet kesildikçe ayar aşımı kurbanlıkların yorumuna yuvalanıldı. Üstüne üstlük ahlaki değerler de çökünce memleket yolsuzluk ambarına yuvarlandı.
 
Şimdi bu yuvalanmayı hayra yuvarlayacak, yorgun demokratların şahlanışı…
 
Sonuç itibariyle on yıllarca şu asil Milletin ayarlarıyla olmadık derecede oynandı. Millet düştü, dönüştürüldü. Memleketin ayarları bozulup, Milletin yarısı neredeyse duyarsızlaşınca canım memleket  zayıfladıkça zayıfladı. Memleket böyle bozuldu. Ve zemin kaymaya başladı. Ve iş gelip rejime dayandı. Ve celep çalap arasına sıkıştı asil millet. Memleket hayra durdu.
 
Şimdi bu rejim karşıtlığını hayra evrimleştirmek evliyaların çelebiliğinde…

Hiç yorum yok: