31 Mart 2017 Cuma

ÖZE DÖNÜŞ

ÖZE DÖNÜŞ
 
İnsanlık tarihi öze dönüş gerçeklikleriyle doludur. Bazen gün gelir vicdan ve din özgürlüğü yaklaşımları bir bir reddedilir. Son yıllar ve son günlerde yaşandığı gibi asalet ve şeref sadece din ile mezheplere bağlanır. Özellikle sosyal statü boyutunda kendini de bir mezhebe kayıtlı farz edenler ve böyle olmak isteyenlerin işine gelir bu durum.
 
Yani çıkar ve macera peşindekiler bu çakma görüşlerde direterek mevcudu dinci yapmayı hedefleyen gerici geleneğin sözcülüğüne soyunurlar. Sop ve soy anında bir olur ve çıplak çaresizlik içinde kıvrananlara kurtarıcı misyonuna bürünülür. Tüm figüranlar bu misyonun yükseltilen ve körü körüne bağlanılan figürleri olurlar.
 
Hatta övgüler örülür, övgü üstüne övgü bezeli dizeler dizilir. Şıpsevdicesine aşktan da yüce gönüllülükle tapılır tahta. Başa. Başa gelmez neler olursa olsun usulce kabullenilir. Sanki aşk tanrıçası aşkları da taraflarını da çıldırtır, çıldırtmıştır. İnsanları içten içe acıtan acımtırak bir hakikattir bu çılgınlık. En beklenmedik anda peşi sıra patlar hikâyeler ama inanılmaz.
 
Yaklaşık yüz yıllık aydınlanma süreci, karanlık dehlizlerde tarihin öyle karanlık figürlerine bağlanır ki geleneksel kültür biter. Veya açıkça sömürülür. Tarih bozulur. Yalan yanlış her şeyi sahipleniyor görünmek kutsanır, top yekûn her şey gericiliğe bağlanır. Tüm yücelme ve yücelten kelimeler çığlık çığlığa tarih dibeğinde dövülür. Ezilir.
 
Çağlayan çoğalan çığlıklar gün gelip birleştiğinde gök gürültüsü ile şimşekler çakar ve yıldızlar düşer. Göklere çıkarılan aslında geçmişten hiç mi hiç ders alınmamışlıktır. Dün bugün yarın üçleminde feodal ve dinci gericiliğe bulaşmış, ulaştırılmış bir memlekete kapıların aralanmışlğıdır.
 
Ancak bu da geçer. Er veya geç tam anında bu soyutlanma denizine dönüşen hikâyeden, serüvenin ötesine geçerek kurtulmaktır tüm mesele. Öze dönülür…
 
Tek özelliğini de kaybeden zihinsel statü tüm öze dönüş yaklaşımlarını erteler. Ama hayat önce dönüştürür sonra kayıplara dökülür. Ve ipek serilmiş geceler kusar bozulan zamanı. Ve yeniden kurgular. Ekinoks zamanı tetikler. Yeni dönem özünde tamamıyla arabından basılan fotoğrafın tasfiye edilmesidir. Öze dönüş başlar.
 
Öze dönüş işin gerçek yüzünü pekiştirecek tarihsel gerçeklerle doludur. Sürecin üzerinde ciddiyetle durulmaz ise tasfiye hızlanır. Son hazırlanır. Öyle sıkı hakem, hakim kesilerek öze dönüş yaklaşımlarını tırpanlamak özü sözü bir olmakla da asla bağdaşmaz. Yine de yaşamak ve direnmek gerekir. Özür ise öze dönüşü hızlandırabilir belki ama geç de kalmamak esastır.
 
Ayrıca özürden büyük kabahatler varsa öylesine banal yaklaşımlarla çözülemez bulmaca. Yanılmak ve doğruyu yakalamak üzerinedir hayat ama böylesi zihinsel statü acayip yanıltır. Kendi starlarını yar ettikçe yanlışları düzeltmek de zorlaşır. Yanlıştan dönmek de. Çünkü siyasal dincilik özünü sözünü gözünü kaybeder ama sırtı daima sıvazlanır. Bu anlayışla savcılar da şeri hükümler ile hükümetleşir.
 
Din Tanrısının ve kurgu tanrıçaların uykusuz uzun gecelere armağanıdır hakikatler. Hakikatler tarikatlar eliyle halledilince öze dönüş de buharlaşır. Hakkı bozmak haklılığı ufalamak canlanır. Zaman durdurulur. Çılgın aşıklar aşkı meşki yaşamak şöyle dursun öncesinde ve sonrasında özü özünden çıkarır…
 
Meselenin özü aynıdır. Kulak tözüne patlayan sözde dinsel uyarılar. Uyanmak ve öze dönüş çabası ise asla bu dinci zihinsel statü çizgisinden geçmez. Kolaycıdır. Öze dönmek zordur ama imkânsız da değildir.
 
O yüzden yüzlerin hayra dönmesi meşakkatlidir ve maharet gerektirir…

Hiç yorum yok: