25 Mart 2017 Cumartesi

YOL YORDAM UNUTULDU…

YOL YORDAM UNUTULDU…
 
Yol yordam unutulunca, adap erkân da şaşırılır. O şaşkınlıkta olmadık işlere kalkışılır. Otuz küsur yıldır hesaplanıp kitaplanan on küsur yıldır bu icra edilen midir yoksa başka bilinmedik şeyler midir onu da kalkışanlar bilir. Ancak bilinmesi gereken kullanılan her türlü enstrüman bir yana dinci dergilerdir…

Dinci dergiler 12 Eylül faşist darbesinin hemen sonrası, edebiyat, din, ekonomi, teknik, uzay kapsamlı ve içinde siyaset kırıntıları ve sızıntıları taşıyan formatta yaygınlaştı. Önce küçük küçük odalarda bir masa ve eski emanet daktilolarla yayına başlayan dergiler zamanla politikayı yönlendirecek boyutta ivme kazandı. Dini, mutluluk paylaşıldıkça çoğalan bir hezimettir çizgisinde işledikçe işlediler. Başta ürkek bir politika güttüler. Sonra kırık dökük örnekleriyle dergi çerçevesinde yoğunlaşan kitlelere günlük tavsiyelerde bulunan bir dinci siyasal içerik belirlediler.

Her birinin izlediği yayın politikası kusurlu olan başkalarında kusur arar ve bulduğunda zevk duyar temelinde geliştirildi. Yakın uzak tarihte hep bir eksiklik arandı. Veya suni eksiklikler yaratıldı. Tasavvuf, geleneksel din ve radikal söylem ile birleştirilen ağdalı bir dil oluşturuldu. Dinsel motifler çerçevesinde otomatik olarak sünnet pazarında yeni bir dini anlayış geliştirildi. İstenilen doğrultudaki ilerleyişe, lafta unutulan ve terk edilen sünnetler kapsamında kaygan zemin hazırlandı.

Yani günün her sıkıntısı peygamberin ve çevresindekilerin hayatına dönük menkıbelerle çözüldü. Veya geleceğe yön verilecek ve gün içinde kabullenmesi zor gelen ne varsa sünnete bağlandı.  Yurtta gelişen her olay ve takınılan her rol yurtdışındaki din ile yönetilen coğrafyalarda yaşanıyormuş izlenimi verilerek bellekte kalıcı hikâyeler uyduruldu. Veya sözde baskılar ve yıldırmalar özde oraların ağzıyla vücut buldurularak hafızalara kazındı.

Külliyen kâfirlerin ve zulüm edicilerin coğrafyanın orasında burasında yapılanlar, değiştirilmek istenen şu memleket ile aralarında karşılaştırmalı muhakemesi topluma bir güzel yedirildi. Sonuç din merkezli bir savaştır oldu. Yani içten içe hiç olmayan bir şeylerin altyapısı olmuş, oluyor veya olacakmış gibi hazırlandı.

Dinci dergiler çoğaldıkça siyasete yakınlaşmada kolaylaştı. Siyasete ve siyasetçilere biat etkisi yaratmak amaçlı ekonomik durgunluklar tasarlandı. Geçim derdini sözde aydın yazarçizer tayfası atladıkça sistemin tamamen ele geçirilmesi noktasında kalem oynatan bu dergiciler ve dergiler prim yaptı.

Kendi aralarındaki iddia ve sonuca ulaşma yarışı kendi içlerinde kopmaları getirse de iş sandığa geldiğinde topyekûn birleşildi. Özellikle yerel yönetimlere yerleşme sırasında acayip kalın bedenli transferler yapıldı. Gazete medya ilizyonları ile mevcut siyasete destek artırıldı. Siyasete kapağı atanlar yönetim kademelerine kadar çıktı. Daha etkili ve güçlü hale gelmeleri sağlandı. İleriye dönük aktivitelere göre tepki verebilecek yeteneklerin de yıldızı parlatıldı. Halk resmen aldatıldı. Ve yola devam edildi.

Ömrü biat etmek ve terk etmekle geçen toplumun, yeniden biat etmeyenleri ise madde duyguları ile harmanlandı. Bağımlılığı artırıldı. Hayal edilemeyen maddi varlıkların bu dinci tayfa elinde toplanmasıyla hiç beklenmedik yerlere kadar ulaşıldı. Ummadık bu çıkışla hazırlıksız yakalananlar her olayı halkın balık hafızasından aldığı güçle en zirveye odakladı. Belli olaylar da yaşanmadı değil.  Ama iradenin yerini dini idealler ve bizden olsun idareler mantığı alınca her şey unutuldu. Hayat öyküleri gelişen şartlara uygun yeniden dizayn edildi. Yani din ötesi dinci bir sınıf oluşmasına yön verdikçe verdi bu devlet eliyle palazlandırılan dergiler. Bıkmadan usanmadan müslüman aynalı pozisyonlara kadrolar hazırladılar.

Otuz küsur yıl önce en büyüğü küçük bir mescitten bozma küçücük ofislerde eski ikinci el daktilolarla başlanılan dergicilikten mantar gibi yerden biten gazetelere, televizyonlara evrildi bu cenah. Ve kısa zamanda iktidara sahip olundu temelden terasa.

Ama yol yordam unutuldu. Unutulunca da adap erkân kalmadı. Mesele şimdilik budur…

Hiç yorum yok: