11 Mart 2017 Cumartesi

DİNBAZ VE DİLBAZ…

DİNBAZ VE DİLBAZ…
 
Dinin ve sağ siyasetin, özellikle dinci siyaset dinbazlığın özünde doğasında farklı kültürleri küçük bölgelere sıkıştırmak yatar. Bu yatkınlığın abartılması ikinci dönem çöküşlerini de hazırlar. Arsız hırsız saplantılı düşler günaha, sırça köşkler sevaba ayarlanır ama an gelir iş işten geçer. Oldukça tatlı rüyalar karabasana dönüşür. Bu gerisingeri sarışta, tamamlanışta tamamıyla açık seçik etkisi görülen siyasal dinci katılık kendi katılımcılarını, kendi müritlerini de günü gelir harcar.
 
Bu var olan düzende din ahlak örtüsü, ülküsü olmayan yeryüzü milleti yoktur. Ama ülküsel değerler zamana göre değişince rota şaşar. Şaşkınlık kemikleşmeyi de keskinleştirir. Değişmeye karşı durulamayınca, kalın kabuk kırılamayınca da mevcut din ve ahlak ülküsü ansızın çöker. Böylece ahlaki ve dinsel değerler kılığında sapkın eğilimler sokulur hayatlara.  
 
Artık ahlak fakirleşmesidir, din yoksullaşmasıdır kapılara dayanan.  Sadakat ve gizliliği yalandan içselleştirmek dinbazlık aynasıdır. Bakıldığında istenen görülür sadece. Bu bir nevi cambazlıktır. Önce öncü elemanları yetiştirmektir. Yetiştirilir. Kısıtlı iletişim klasik anlamıyla belki zevk verir bu aşamada. İlgi bilgi akışı sağlar. Sağlanır. Ancak gizli çıkarcılık işin içine girince kafadan kopmalar başlar.
 
Hakikatin hem yeryüzünde hem gökyüzünde etkileri, tepkileri artınca öfkeli ve alaycı bir dizilişin temsili gerekir. O temsil ve diziliş diriliş ayrımındaki tüm kıpırtıları bir bir kaydeder. Bu arada hoşgörü ve diyalog da zayıflar, zayıflatılır. Gerilişin otobiyografisi ruhunda bozukluk olanların eline geçer. Elde değildir ama diziliş lehine kısa süreli muazzam bir ruhsal dalgalanış yaratılır.  Veya tesadüflere bağlı hayatlar değerlidir babında kısmen değerlendirilir.  
 
Oysa körlemesine ve bireysel vicdanlara hükmeden basmakalıp bir kalıplaşmadır tüm yaşanan.  Egemenlik şerbetinden içtikçe aşırılaşılır, savsız savcılara yol açılır. Çoğunlukla hikâye mertebesinde ertelenir evrekalar. Ve din ile ahlak acayip derecede siyasallaşır. Bu serüvenin yol göstericileri ise dinbazlar ve dilbazlardır.
 
Dinbazlar hissesine düşenle yetinmeyince agresif dincilik oluşur. Dinlerin kalıplaşmış yanlışlarından denklenen dilbazlar daha da acımasızlaşır. Yine de yanlışlardan uzaklaşılmadıkça sonuç daima hüsrandır. Dinbazların kutlanma kutsanma mesaileri ile ve dilbazların meşakkatli mesajlarıyla din ve ahlak ülküsü hakkıyla asla gerçekleştirilemez. Görgü sıfırlanır. Ülkü çöker mülk önemsenir.
 
Dinbazlar eliyle Tanrı armağanı sayılan her şey budalaca ve tehlikeli biçimde maddi manevi yatırımlara yönlendirilir. Bu yön tayiniyle trajik ve beter acı verecek bir sona sürüklenilir. Sona savruluş hızlanır. Sonsuzluğun şifresi de derin sessizlik ve kurmaca kehanetlere bağlanır. Siyasi özerklik hiç kalmaz. Böyle bir sona öykünmek ise yeraltı anlayışını tetikler. Burcunda bu teknikler ve birleşmeyi sindiren havada bir kez daha kurtarıcılığa bürünür dinbazlık. Denetime tabi dilbazlar bu arada bölünür.
 
Ne yazık ki çok insafsız ve hayırsız paylaşımlarla çöker din, tin, beden terbiyesi. Biter beynin hükmü, aklın dehlizlerinde hapsedilenler öne çıkar. Dürüst eller, sakınmaz diller dinsizlik safına indirgenir. Hasletlerin topu dinbaz safına girer. Böylelikle parazit fikirlere hizmet devam eder. Ancak haz hüzünle birleştiğinde vahşi bilinmezliklere maddi manevi yolculuk başlar. Lakin son durağa gelinmiş olur.
 
Din ve ahlak ülküsü ölçüsü kaybolunca ister istemez korkunç sona yakınlaşılır.  Siyaset ve din ahlak öğretileri garipleştikçe garipleşir. Çünkü çok yeteneklidir dinbazlar ve dilbazlar. Dinbazlara adanmışlık da tepe yapar ama yetmez.
 
Belli belirsiz geçişlerle tabela da tablo da karardıkça kararır, mühür tam üstüne vurulur…

Hiç yorum yok: