SOLCU
MÜSLÜMAN, MÜSLÜMAN SOLCU…
Şu yüzde doksandokuz buçuğu Müslüman memlekette kendilerini
has Müslüman sayan Müslümanlar hep sağcı olur. Yani kendini dini bütün Müslüman,
sünnet ehli var sayan her kim varsa ömrü boyunca sadece sağa bağlanır, sağa tapınır.
Dinciliğin layığı sağdıra inanırlar, Hayırlısı budura iman ederler. Bu cenahta Solcu
Müslüman, Müslüman solcu asla kabul görmez. Asla kabullenilmez. Satanı şeylası
bellidir ama Sol her dem şeytani sayılır.
Oysa mahşeri kalabalıkta kimin defteri kebiri veya sicili
sağdan verilecek, kimin ki soldan açılacak bilinmez. Eğrisi doğrusu biline biline
hep yanlışta ısrar edilir. Ettirilir veya. Ama su akar yolunu bulur. Ayrıca sular
yükselince balıklar karıncaları yer. Çekilince de karıncalar balıkları. Çekirgeler
de şarkılarını söyler. Yani kimin kimi yiyeceği iki cihanda da hiç belli
değildir. O yüzden medcezire dikkat etmek gerekir. Lakin edilmez.
Şu yüzde 99 buçuğu Müslüman fakir memlekette kendilerini
has Müslüman gören Müslümanlar, İktidar medcezirler yaşadığında, saltanat göz göre
göre sallandığında bile kendilerini en yakın gördüğü sağa çeker, yaslar, yamar,
yine sağı seçerler. Sadece bir kez olsun hataya düşmek kabilinden olsa bile
sola geçit verilmez. Müslümanlar diğer İslam ülkelerinde solcu olabilirler veya
solu destekleyebilir, ne günahtır ne büyük suçtur. Ama şu dini en alasından
yaşadığı iddia edilen, yarı buçuk kutuplu fakir ülkede bu aşı tutmaz. İslamcı siyasiler
ve siyasal İslamcılar daima her koşulda sağdan beslenir, sağı besler. Radikal
Türkçülük ile bile asla sorun yaşamazlar. Gün gelir ayni safta birleşirler. Birleştirilirler.
Onlar için tek sorun sadece Türk Solu, en başlıca tehlike ise Türk, Kürt, Laz, Çerkez,
Çepni, Arap, Urum, Acem fark etmez tüm solculardır.
Asla dinle bağdaşmayan din kisvesi altında mayalanan,
dayatılan kültürel ve ahlaksal dürtüler uyanınca sola düşmanlık inancın temel
ilkesi sayılır. Neredeyse İslam’ın temel ilkeleri sola düşmanlıkta birleşir. Müslüman
sol, solcu Müslüman asla olmaz yalanı savruldukça savrulur. Ve şiddetle savunulur.
Meşhur laf bellidir; Müslümandan solcu
olmaz, solcu Müslüman olamaz, solcunun dini olmaz. Kafirdir küffardır hepisi. Ama
diğer dinlerden, mezheplerden, insan tanrılı dinlerden, hatta ateistlerden bile sağcı olabilir. Sağcıysalar
mutlak eyidirler, kızıllardan, solaklardan evladırlar. Eğer sağcılık
Müslümanlık gerektiriyorsa bu nasıl bir tezattır, nasıl bir tesettürdür. Ki
dünya âlem ahengi hiç bozulmaz. Pekiştirilir.
Her bunalımda, her sıkışıldığında; ”Müslüman mahallesi'nde
salyangoz satılmaz, bu ülkenin yüzde 99 buçuğu Müslümandır” teranesi
tekerlenir. Geniş İslam coğrafyasına, coğrafyanın bölgesel resmine hiç
bakılmaz. Coğrafyada en zengininden en hırpanisine İslamcı milletler emperyal
güçlerin, büyük sermayenin yani resmen Hristiyanlığın güdümünde. Bölgede neredeyse
‘bedavacı bedevi’ pozisyonunda taşeronluk yapılıyor. Oysa Müslümanlar kula
kulluk etmez, kimsenin önünde eğilmez. Ayrıca tüm bu sağcı Müslüman geleneğin
doğru dürüst bir emperyalizm kapitalizm tanımı bile yok. Varsa da vahşi sömürücü
dünya düzenine muhalefet yok. Uydu konumunda yapılanlar dine uyduruluyor
sadece. Şimdinin posta koymaları şaşırtmaca ve aldatmaca düzeyinde yalnızca. Ancak
yıkılması mubah görülen rejim süresince bir rahatlık var. Rejimin yıkılması sonrasında
kan ve vahşet. Haksızlığa mücadele yok doğru dürüst bir isyan yok. Yoklar
meclisinde ağırlanıyor saf ve has sayılmış Müslümanlar.
Tüm paylaşım savaşlarının tamamının Müslüman ülkelerin öz
varlıklarının talanı üzerine programlandığını gören yok. Hatta açıkça çaplı çapsız
Antikapitalist antiemperyalist, antikomünist, antifaşist olmak da yok. On
yıllardır ver siyonizmi al siyonizmi babında göstermelik Filistin, Gazze, batı Şeria
restleşmesi. O da Siyonizm’in güdümündeki büyük sermayenin izni kadar. Ezrael Museviliğine açılan kapsamlı bir direnç
yok, hatta sık aralıklarla yakınlaşmalar söz konusu. Yani yok oğlu yok. Ama şu
yüzde doksan dokuz buçuğu Müslüman ülkede sola ezeli bir düşmanlık var. Her şeyin
baş suçlusu solcular.
İstiklalin temel idesi “…ezelden beridir hür yaşadım, hür
yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!...” olduğu halde “Hür
yaşam ve tam bağımsız memleket” hedefi ve özlemini yakın tarih sahnesine sürekli
devrim yolundaki solcuların koyduğu unutulur ve unutturulur. Genç yaşlı, kadın
erkek yurtsever ve vatanseverlerin tamamı solcu yaftasında dinsiz ve düşman
görülür. Aklı rehin alınmış Müslümanlardan kimse çıkıp da sola düşmanlığının
nedenini hiç sorgulamaz. Sadece açık veya gizli düşmanlaşır. Sağa yatkınlığının nedeni nedir onu da hiç
sormaz ve araştırmaz. Sanki olağanı böyleymiş ve sanki ilahi emir buyrukmuşçasına
sağa uysallaşılır. Sola ise canavarlaşılır.
Artık yapay dini derinlik kimin tekelinde ve kontrolünde ise bu tip Müslümanların
eliyle islam coğrafyası bölgesel yıkımlar yaşayacak kıvama getirilir. Kanla kıvamlandırılır.
Kendilerini şu yüzde 99 buçuğu Müslüman memlekette has
Müslüman gören ve sayan güruh sağın tüm suçlarını, günahlarını ve yanlışlarını
da sola yükler. Oysa dibe gömülmekten kurtuluşun ve tam bağımsızlığa ulaşmanın yolu
Müslüman da solcu olabilir veya en radikal solcu da Müslüman olabilir çizgisidir.
Çünkü kabul edilir veya edilmez ama gerçeği öyledir, İslam'a en yatkın ideoloji
tüm sol ideolojilerdir.
Kısa zamanda şu yüzde doksan dokuz buçuk bakalım kendine
gelecek mi. Göreceğiz. Eğer gelmezse de getirilirler. Kendilerini has Müslüman
sayan solu hep düşman gören ve hep sağcı olan Müslümanlara ezcümle;
“On yıllardır din iman adına yaptığın yanlıştan dön. Dön etrafına
bir bak ve din kardeşlerine reva görülenleri gör. Gördüklerini Allah’ın doksan dokuz
adıyla oku. Yarı buçuk kutbun dışına çık oku. Oku ama doğru dosdoğru oku…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder