TARİH, NUTKU TUTULMUŞLARIN TARİHİDİR…
İnsana, toprağa ve tarihe yabancılaşma ile başlar tüm yıkımlar. Mahallelere göre tarih ve tarih bilinci pompalanınca da durum bunca olur. Beterinden beter kadını erkeği tam şiddet yanlısı bir kara düzen oluşur. O saatten sonra ‘tarih nutku tutulanların tarihidir’ ve kurucu değerlerle tüm bağlar bir bir kopar. Kopartılır.
Tarihin belli dönemlerinde hortlayan nutku tutulanlar için otuz altı saatte Büyük Millet Meclisi’nde okunan ‘Nutuk’un, Nutuk’u kimin okuduğunun hiçbir anlamı yoktur. Anlamdı anlatılandı bir yana nutku tutulmuşlar söylenenleri hiç kaaleye almazlar. İnanmazlar da…
Nutuk; “1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir…” diye başlar. İnancın, azmin ve aklın zaferini somutlaştıran ‘ya istiklal ya ölüm’ destanını bütün ayrıntılarıyla gözler önüne serer. Serer ama nafile.
Umursanmaz çünkü özyaşam öyküleri ve belgelerle desteklenen tarih nutku tutulanlarca on yıllardır tersine çevrilmiştir. İçine en büyük yalanlar katılmıştır. Yaşayanlara, yaşanılan toprağa, yaşanılanlara ve çoğulcu kültüre resmen ihanet edilmiştir. Oysa tarih ağacının bütün dallarını korumak gerekirdi. Korunmadı.
En büyük dost gölge veren ağaç gibidir unutuldu, her şeyler unutuldu, unutturuldu…
Bugün geçmişe dönük atıp tutan her kim varsa gerçekten tarih bilmiyor. Tarihini bilmiyor demektir topu. Tarih budalası da denilebilir alayına. On yıllarca ne kadar tarihi gerçeklik varsa tartışılabilir kapsamına alınarak hemen hepsi tersine çevrildi. Acı tatlı tüm gerçekler yok edildi, yok sayıldı. Uzun yıllar boyunca tarihin her dönemi için öylesini ‘istemezük, inanmazuk, bilmezük’ üst başlığında alt alta dizilen tarihi safsatalar temel ideoloji sayıldı. Tüm tarihi densizlikler ve dengesizlikler Neodinsel anlayışların sığındığı demokratik tavır sayıldı. Tarihi çarpıtmalar demokratlık görüldü. Sonra demokrasinin kıblesi de değişti, tarihin kitabesi de. Değiştirildi, değiştirildikçe ses çıkmadı.
Sadece o ses, o tükenmez nefes yaklaşık bir asır öncesinden bütün nutku tutulmuşlara, nutku tutulanların yazdığı tarihe zıtlıkları bir bir açıkladı, açıklar…
“Efendiler sizi günlerce işlerinizden alıkoyan uzun ve ayrıntılı sözlerim, en sonu tarihe mal olmuş bir çağın öyküsüdür. Bunda Ulusum için ve yarınki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek kimi noktaları belirtmiş isem kendimi mutlu sayacağım. Efendiler bu söylevimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun bağımsızlığını nasıl kazandığını bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir Devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.
Bugün ulaştığımız sonuç yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın eseri ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır.
Bu sonucu Türk gençliğine kutsal bir armağan olarak bırakıyorum…”
Armağandır veya emanettir ama bırakanların tümüne toptan ayıp ediliyor günleri bu günler. Tarih nutku tutulanların tarihi olarak işliyor, şimdilik yazılmasa da…
Değişmez müttefik birilerinin daha en başta öğrencilerine, gençlerine ‘bayrağına ve bayrağının simgelediği cumhuriyete bağlılık için ant içiyorum. Herkes için özgürlük ve adaletle Tanrı gözetiminde, bölünmez tek vatana inanıyorum…’ şeklinde yemin içirdiği bilindiği halde bilmezden geliniyor. Şu fakir memleketin evladına ant içmek bile fazla görülüyor.
Yani çocukluktan edilen ettirilen yeminler değiştikçe, değiştirildikçe tarih te değişir. Bu çok iyi biliniyor ve uygulanıyor. Bu gün ulaşılan sonuç bilinçlerdeki tarih tutkusunu ve tortusunu iyice silmektir. Nutku tutulanların tarihi bir tarihte yok sayılanların tarihi olduğundan mıdır nedir acımasızca siler. Lakin ‘istemezük, inanmazuk, bilmezük’ zübüklüğünü geçerli kılan şimdinin tarihi kimindir onları da ileride tarih yazacak. Yani akla kara ortaya çıkacak.
“Efendiler bizim çehremiz her zaman temiz ve aktı. Her zamankinden de temiz ve ak kalacaktır. Çehresi çirkin, vicdanı çirkinlik dolu olanlar bizim vatanseverce, vicdan temizliği ile ve namusluca davranışlarımızı kendi bayağı ve çirkin ihtirasları yüzünden çirkin göstermeye çalışanlardır…”
Yarınlarda bir nebze olsun utanacaklar her kimler ise onların tarihini de Nutuk’tan sapan nutku tutulmuşların tarihi diye yazacaktır tarih…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder