21 Ocak 2017 Cumartesi

BÖYLE OLACAĞI ÇOKTAN BELLİYDİ…

BÖYLE OLACAĞI ÇOKTAN BELLİYDİ… 
 
Vekiller ile asıllar arasındaki anayasal zırh, veliler ile deliler arasındaki narin zar delinince meclis kendi sonunu kendisi hazırladı. Yıllarca anayasa, babayasa denile denile bir türlü değiştirilemeyen 12 Eylül faşist anayasası daha beter ekler ve büklerle Onayasaya bağlandı.
 
Çetin geçen Onayasa, buna yasak görüşmelerinde Meclis halkı aldatmaktan başka bir tutum sergilemedi. Vekillere yaraşır, millete yakışır hakkınca bir duruş sergilenemedi. Ve on yıllardır ince ayarlarla dayatılan plan program kusursuzca işletildi ve onayasa vekillerden geçti. Onayasa payandalı onaylandı. Artık son sözü millet söyleyecek…
 
Böyle olacağı çoktan beri belliydi…
 
Belli belirsiz görülen ve pek önemsiz sayılan biçimde uzun yıllar boyunca sözde ılımlı İslam adına yurtdışından titrinin başına İslam bir şeyi koymuş konulmuş her ajan, her sıradan kimlik şu fakir ülkede itibar kazandı, kazandırıldı. Tecrübeli olmak tecrübelerden ders çıkarmak demektir. Ders alınmayan her deneyim veya deneyimsizlik öylesine yaşanmışlıktır. Tarih yok sayıldı ve her şey din adına yaşandı.
 
Ne yazık ki olan bitenden hiç ders çıkarılamadı. Olan bitene hiç ses çıkarılmadı. Her zırvalık öylesine zannedildi ve dini yaşanmışlıklar olarak kaydedildi. Öyle ki okyanus ötesinde berisinde, sınır içinde dışında, kendini peygamber ilan etme cesareti cüreti gösteren zırdeliler dahi İslam mücahidi ilan edildi. Yerli dinci işbirlikçileri tarafından bu tatavacıların topu kutsandı. Resmen İslam'ın dışına çıkan, dinin en basit kurallarını bile tersine döndüren bu muhterem zatlar, bu mükemmel zevat büyük İslam alimleri olarak lanse edildiler. Dini büyükler olarak toplum hafızasına kaydedildiler.
 
Böyle olacağı çok önceden belliydi…
 
İçten içe istenen gerçekten İslami olmayan ancak siyasal olan bir dini anlayışı şu fakir memlekette egemen kılmaktı. Acayip becerildi. Ve toptan değiştirmek becerisine kitlendi tüm dini açılımlar. Din siyasetle uyumlu hale dönüştürülmek istenmişti o iş te halledildi. Ancak siyasetin dine uygun hale getirilmesi konusunda sağlam bir zemine ihtiyaç duyuluyordu. Belki de tam hazırlanılmış olduğuna inanılıyordu, zamanı gelmişti ki bir sonraki aşamaya geçildi.
 
Yetmezmiş gibi yıllar yılı ılımlı İslam görünümü altında radikal dincilik semirtildi. Bölgesel kaosun kilidi açıldı. Kimin kökü içerde kimin gövdesi dışarıda tamamen birbirine karıştırıldı. Öyle olunca da siyasetin dili değişti, dinin de ana direği kırıldı. Kulaktan dolma bilgilerle ile İslami âlim kesilme süreci yaşandıkça yaşatıldı. Toplum bu temelde eğitildi, değiştirildi, dönüştürüldü. İnceden inceye kutsal değerlerle oynanarak duyarsız bir toplum inşa edildi. Cahillik başlı başına ilim sayıldı. Katmanlar kökü belirsiz cahillerin her dediğine inandırıldı. Böylece kendinden başkasını dinden saymayan kendinden başkasını dindar görmeyen bir geniş taban oluştu.
 
Böyle olacağı çok önceden besbelliydi…
 
Uzun yıllar boyunca hiç de hak etmeyenlere dinle alakası bulunmayanlara kutsallık atfede bağışlaya bu kara günler geldi çattı.  Zaten tarikat, siyaset, ticaret, cemiyet bütünleşmesi yüzyıldan fazladır pusudaydı. Oburca iç ve dış gerginliklerden beslenip durdular. İktidarı tamamıyla ele geçirmek pahasına taraf ve yandaş oldular, devletin kilit noktalarına yerleştiler, yerleştirildiler. Siyasete dinin emri gereğidir safsatasıyla göbekten bulaştılar. Son on yılda ise bambaşka bir âleme geçildi.
 
Yani birden bire olmadı hiçbir şey. Aşama aşama halledildi her şey. Öncelikle mesele ilmin ve bilimin dışına çıkarıldı. Her şey dine evrildi. Dinin mezheplerine bağlandı. Hoşgörü ve barış denile dinlene yeni bir din, gerçek dinde de dini kırılmalar yaratıldı. Ve gözler olağanüstü bir gayretle son hazırlıklara son darbeye çevrildi. An itibariyle beklenen mucize gerçekleşmek üzere. Muz cumhuriyetine gidiş vizesi alınmış durumda. Yedi düvelin beceremediğini şimdilik meclis becerdi. Dönüş biletini ise millet kesecek.
 
Yani milletin üzerine düşeni nasıl becereceğinde sıra…

Hiç yorum yok: