19 Aralık 2020 Cumartesi

ZERREDEN ZÜMREYE KAİNAT

 ZERREDEN ZÜMREYE KAİNAT...

Sonsuzluk zerresi kâinat, kâinat zerresi de Dünya. Tüm hakikat işte o zerreden yudumlananlarla renklenir ve bilinir. İnson ola, sakın şaşmaya, salt edep ve nitelik çerçevesinde birikim. Öyle ki, erek merak geçer, erdekler düşer, er geç narin dalların boynu kırılır ama erler yine de düşünür, erenler daimî onaylar hak-hakikat hep aynı yerde, kâinat içinde gizlidir. Bilinmez sanılan sır, bilgiye endeksli ölümsüzlüktür...
Çünkü bildiğini bilmenin yanı sıra, bilmediğini de bilmektir gerçek bilgi. Her dem erdem, erdem bilgi ürünüdür. Erdemsizlik ise bilgisizlikten ürer. Bir nevi tür-balanstır. Zaten akıl ve bilgiyi dışlayarak, geleneksel öğütlere uymayıp, yaşanılanlardan ders çıkarmayarak, zerreden zümreye kâinatı kavrayış olanaksızdır...
Kusursuz akıl ve bilim ölçeğinde dıştan içe içten dışa, dört kapı kırk makam savrulmadan, pişmeden yanmadan, evrensel değerlere ulaşılamaz. Kâinat zerrece de olsa akıl kullanılmadan pir ol anlaşılamaz. Çünkü zerreden kâinata inanç ve iman sırf akıl üzeredir. Bilgi dahilindedir. Ayrıca aslolan ten temizliği değil, tin temizliğidir. Temi teması kütlesel kitlesel arınmadır. Temizlik bataklığa değil, birbütüne gark olmadır…
Bütünün tek bir parçasından nasiplenmek ve içsel düşüncelerle hayata zerreden zümreye yön verme yetisi, kâinata kutlu ortaklığın ve kutsal ilkelerini özel sahiplenmenin eseridir. Öyle zen, zenginlik bu yapısal ahengin içinde yoktur. Sırf aklın ve eşitliğin egemenliği vardır. Yıkılmaz, yakılmaz felsefesinin özü adalettir…
Özünden en özele, kâinata özgün inancın temeli akıldır. Evrende okunacak en mükemmel kitabı ise insandır. Çünkü her inan ve inanç, insanlar sayesinde toplumsallaşır…
Kâinatta, kâinatın zerresidir dünya. Dünya üzerinde hayat bulanlar, var olanlar zerrenin zerresi bir keramet ve istikamet üzeredir. Bellidir her şey. Dirayetli direnilirse, uydurmalara, kurgulara kanılmaz ise bulunur gerçek. Bilinir. Kâinat insan içinde, insan kâinat içinedir. Kainatın zerresinden yudumlanma ise göz ve gönül meselesidir. İki göz ile görmek, ilerisi gerisi olmadan aynı seviyenin yakıcı ışığını algılamaktır maharet. Çünkü akıl ve bilim dışı havayla, her anormal tutkulu gidişin dönüşü çok zordur. Zanlı zaaflı gidişatın sonu körkaranlıktır…
Kör karanlığa sapmadan kâinatta yol almak, yol bulmak anca ilim ve bilimin ışığı ile olasıdır. Hakk’a ve hakikate uzanan yollar, ilim ve bilimden zerrece esinlenenlerin eliyle, diliyle, emeğiyle bulduğudur. Emanete ihanetçi, ilim ve bilim dışı kalanların molluğu, bolluğu ise koca bir hiçtir…
Hiç yoktan, bilimin ürettiğidir, ilmin gösterdiğidir, muhabbetin dilidir kâinat. Zerrece edep bilenleredir eksiklik de noksanlık da. Önü gerisi, kalanı kalantoru nasıl olsa tamam…
Zerreden zümreye kâinat, kâinatı tek zerreye teslim etmektir. İşte o teslimiyettir kâinatı var eden, ol yapan, iri ve diri tutan. Kâinata denk düşen kainde, kabil düşüncededir malum bilgi. Zerreden amaç inançta yolculuktur. Zümreden amaç insanlığa yoldur. Ardır nardır, zardır nazardır, nurdur yardır zevkle zerreye yolculuktur. Zümra aklı yoran. Zümre ehline ulaştıran. Zerreden zümreye kâinatı kaynaştıran...
Kanı kaynatan bu yol ve erkan üzere, zerrece kirdir, hücresel kirlenmedir kâinatı içten içe kanatan. Dıştan içeri kabaca kabartan. Zerreden zümreye hakikatten uzaklaştıran. Çünkü kendi temiz olmayan kaniballar, başkasının pisini pikini görse de temizleyemez. Hele kaimden kani, kâinatı asla…
Zerreden zümreye anca temiz olanlar veya temiz kalanlar, kâinata bulaşan dünya kirini temizleyebilir…

Hiç yorum yok: