TOTALİTER TELEVİZYON REJİMİ BULAŞISI…
Totaliterleşen rejimin dayattığı yönetme şematiğini, modern olgu algısı yaratarak gündeme taşımak resmen, televizyonları idarenin emrine vermekle hallediliyor. Yani televizyonlardan, televizyonlarla memleket idare etmek. Gerçi kameralara koviti takılıyor ama seçim, geçim, siyaset ilanıyla gündem yine politika kulvarına saptırılıyor...
Totaliter rejim sempatizanı ve ortakçısı görüntüsüyle bu radikal keyfiyetin egemenliğini ve getirip götürdüklerini anlayabilmek ise nedir ne değildir? Onu da tarih yakın zaman içinde yazacaktır…
Ancak totaliter model asla modern bir yönetsel mekanizma değil. Olamaz da. Çünkü olmadığını kanıtlayan tarihi örnekler var. Bu yapılar zemini pekleştirdiğinde bir ileri aşamaya geçerler, toptancı bir ideolojiyle her şeyi tek lidere bağlarlar. Sonra liderin tek parti yönetimine geçiş hızlanır ve devamı sağlanır. Hız kestiği görüldüğünde ise yedekte tutulan diğer totaliter güç devreye sokulur. Meselenin aslı totaliter televizyon rejimiyle halka yutturulur…
En sonra ne olur, şu olur; Hız kesmeyen totaliter rejim yeni bir hazla ve gazla kendine çalışan memleketi, televizyon antenleri üzerinden elinde tutar. İtirazcılara karşı gizli polis servislerini kullanır veya yenilerini kurar. Merkezi kitle iletişim araçlarını o veya bu yolla kendine mal eder. Devlet eliyle ve cevval satıcı alıcı maharetiyle, künyesine istediklerini yazar. Ekonomiyi kendine bağlayan bir iradeyi tesciller. Hazine hesabını kendi tutar ve sözde kollar. Tüm devlet kurumları, kitle örgütlenmeleri yönlendirmelerle sıkılaştırılır. Sıkı rejimle toplum ile devlet arasındaki bağ koparılır. Köprüler yakılır. Uçurumlar netleşir.
Bu arada koviti dahil tüm kötü gidişat herkeslerden saklanır. Gerçek dünyadan ve ardı arkası gelmeyen şoklardan, artçı şoklardan millet haddinden fazlasıyla nasiplenir. Lider ve partisi ne yapsa yapar ve doğrudur, normaldir yargısı yaygınlaştırılır. Televizyonlar vasıtasıyla asıl, normal olan ve yaşanılası dünya budur hayali, dünyadan kötü örnekler sunularak pompalanır. Tek gerçek vardır lider ve partisinin gerçekleri, gerçek saydıkları ve vaatleri.
Halk tecrit edilmiş bir yaşam sürerken çanlı tepede ve dışarıda neler yaşandığını asla merak etmeyen ve şüphelenmeyen havaya sokulur. Koviti günlerinde tavlı tabakalar, el altından beslenen beslemeler, televizyonlarda otoriter sistemin, totaliter rejimin doğruluğunu ve kalıcılığını, tatlı ve zehir dille değerlendirirler.
Tekelleşen iktidar erkini ve tekleşen aynılaşan televizyonları elinde tutan tek parti ve tek lider koyduğu kurallar ve çıkardığı sert yasalarla sivil iktidardan silahlı iktidara geçişin yolunu da aralar. Yeter yetmez yoğunvar savaşlarda yol bulur. Yolsuzluklara göz yumulur.
Hangi nedenle olduğu anlaşılamaz biçimde vuran koviti ile mücadelede de teklenir. Tek parti tek lider sempatizanlarının, vesayet demokrasisi, demokratik oligarşi, geleneksel oligarşi, otoriter sistem, totaliter rejim ve diktatörlük kavramlarını bilmedikleri gün gibi aşikarken bilmek istemedikleri de gün gibi ortaya çıkar. Çağın iletişim imkânları bu kavramlara kolayca ulaşmayı sağlıyor olsa da snopça evde kal günleri heba edilir. Çünkü literatürden beslenmek yerine kolaycılığı seçip televizyonlarda anlatılanlara kanmak evladır.
Aslında bazı tezler ileri sürebilmek için polemik yapmadan rejimlerin değişim dönemlerini iyi ve doğru okumak gerekir. Tıpkı kovitinin mutasyon geçirme hallerine uyanıldığı gibi. Yoksa kafalarda bin bir soru, bulaşı ürpetisi ve abartı yüklü üslupla ana gemi medyanın filikalarına doluşulur. Ve sıkıntı yok koviti dahil tüm dağınıklığı biz toplarız, işleri düzeltiriz diyenlere yine inanılır.
Yani bu neredeyse on yıllardan sonra renkliliğini ve çok sesliliğini yitiren tek kanal televizyonlardan beslenmek kötümser bir halet-i ruhiye. Resmen totalizme hizmet etme ve kontrolden çıkmayı getiren gevşeme. İşte aynı gevşeklikle bu kez kovitiye yakalanıldı.
Sonuç televizyonlarda totaliter televizyon rejimi aktörlerince naralandırılan, türlü formatlardaki tahlillendirilen şekliyle bundan daha ileriye geçemez…
Şu totaliter televizyon rejimi bulaşısı, koviti veya başka nesil virüs bulaşılarına bin basar. İşte salt o yüzden millet ölür de, koviti bize işlemez der...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder