22 Aralık 2020 Salı

SÖZ VE BELGE

 SÖZ VE BELGE...


Tarihte doğru belgeler doğru arşivlendiğinde, demokratik olmayan her kalkışma sonuçsuzdur. Sonlu sonsuzluk kabiliyet ister. Kabileye mensupluk çağlarından, medeni devlet çağdaşlığına yolculukta belgesiz hiçbir söze de inanılmaz. İnanılmalıdır da…


Çünkü söz ocağa düştüğünde kimse göz görmez, kulak duymaz diyemez. Hele ki, tüm servet belli ellerde toplanınca, söz hâsıl olur. O eller de gelir, memleketi bir güzel yönetir denir. Ama yönettikçe de batağa batar. Köz ocağa düşer...


Uzun yılların aralıklı süren savaşları ve şiddet içeren bağışlarıyla cereyan eder yapay iddia. Yeryüzü cennetinde bağımsızlık yerine bağımlılık pik yapar. Yolları köstekler tutar. Bağımsız, tam bağımsız memleket özlemi özlenir. Birbirini takip eden mücadele günleri gözlenir. Tüm gelecek göklerin intizamına bağlanır. İntizar ayıplanır. Duvarlar yıkıldıkça bir çırpıda yenileri örülür. Sözler ve belgelere dayalı, kayıtlı kuyutlu dipsiz kuyular vurulur...


Teslim bayrağı çekmeyenlere, mevcut hiyerarşiye isyan damgası vuranlara, yani tüm mücadeleci mizaçlara tipik biçimde anarşist damgası vurulur. Söz ve belgesi bulunmadan geleceğe öyle anlatılır, aktarılır.


Oysa belgelerde ve saklanmayan sözlerde ne çarpıcı anlar, kutlu anılar vardır. İnsanlık onurunu yerin dibine sokan ne açıklar. Masumları utandıran ne ayıplar. Ayrıca bir insanın kaderi önce memleketi, sonra memleketin içinde bulunduğu coğrafyanın kaderidir. Sonra alıp başını giden dünya ile direkt ilişkilidir. Oysa endirekt ne kadar unsur varsa her konuda dâhiyane kemikleşir. Mevcut kimlik değiştirilir. Ve kalın makyaj herkese iyi gelecek bir garip dünya sunar.


Belki sözler, belgelere kayıtlanır. Kayıt dışı yaşamlar birilerini tatlı bir geleceğe taşır. Gerçeğe ulaşmak bağlamında hamallık hiç eskimeyen, eskimeyecek bir meslektir. Genetiğe işlenmiş bir geleneğin taşkınlığıdır.


Söz ocağa, köz göz göre göre kucağa düştüğünde en aykırı tarzlar bile girdiği kabın şeklini alır. Civa gibi civanlar da. Kalplere söz ve belgesizlik bulaşır. Kanatlar kırılır, dünyalar alt üst olur. Arşivlenen belgeler zamanı vakti geldiğinde söz verildiği gibi bir bir açıldığında, verilen sözlerin asla tutulmadığı da açık seçik görülür. Ayrıca belgesiz kayıtsız, şartsız şurtsuz ne sözler verildiği de görülür. İşte böyle işler tarih...


Tarih böyle işler ama gelecek tahlillerini zamana direnen kaygılar neticelendirir. Enler indirilir. İndirilenler döneme dair sorgulanır.  Döneme ve dönemece gidiş geliş öngörüsüdür belgelenenler.  Zaten arşivlenen belgeler açıldıkça, sönük ateş alevlenir...


Ve modern toplumların hayat tamircileri devreye girer. Tel tel dökülmek üzerine çeşitlenmiş skandallar, hayatın içine içine çöreklendiğinden cılkı çıkar dünyanın. Dünyaya hayal tacirleri çöreklenince de, cılkı çıkar dünyanın. Ve usul usul belgelere geçer her şey...


Belgeler ortaya döküldüğünde bir yavanlık çöker yere göğe. Söz yutulur. Yersiz yurtsuz yabanlık yayılır her yere. Yabanlık ve yavanlık yalandan arşivlenir...


Eğrisi doğrusu bir yana, söz ve belge dünyasında doğru söz ve belgeler unutulmamalıdır.

Unutulur…


Hiç yorum yok: