19 Aralık 2020 Cumartesi

HESAP HATASI...

 HESAP HATASI...

Tarihsel hatalarla hesap hataları örtüştüğünde, yakın veya uzak tarihin her döneminde, yeryüzünün şiddet, cinayet ve savaşlar dünyasına evrildiği görülür. Mağara devrine dönmüşçesine...
Oysa mağara duvarlarındaki sembollerle ifade edilenler, dünya sınavının en kötü sorularına verilebilecek en iyi yanıtlardır. Hemde sorular, doğru yanıt verilmesi en zor kazık sorulardır. Yani insanlık gelecekteki sorgulamayı ta mağara duvarlarında günceller. Bu arada insanın genelgeçer teolojik yaşı taş çatlasa on bin yıl. Ekolojik yaşı ise milyonlarca yıldır. Demek ki tarihsel kalıntılarda ve mağara kazıntılarında bile ya bir hesap hatası var veya kutsal bir sır...
Sırları ve sınırları zorlayan mânâ ve kök arayışı ise özü itibarıyla, insanın insana akıllıca sergilediği dostane veya hasımane bir oyundan ibarettir. Oylumlu oyun gereği insan, insanlığa zaman ve mekân sonsuzluğunu aratır. Bulmaya yakın din dayatır. Dahası sığ geliştirilen tarihsel süreç milyonlarca yaşındaki insanı, on bin yıllık zerrece sürece hapseder...
Onbinlikler, özellikle eşitlik ve özgürlük kavramlarına yakınlaşma dönemlerinde, daima tinsel tutsaklık hayatını öne çekerek direnci yok ederler. Çalıntı çapsızlıklarla aralıkta kalmışları çarparlar. Ve insanlar milyonlarca yıldır alıştığı gibi taktik çıkışlar ve geri çekilme arasında ömrünü tüketir. Bu arada onbinlikler kendi hesap hatalarını tarihsel hatalara mal ederek, insanlığın gelişmesine mani olurlar...
Sık aralıklarla tarihsel hatalarla hesap hataları birlenir ve yeryüzünde kudret, fiyakat, itaat, felaket dönemi başlar. Ve tüm dünya iktidarları eninde boyunda, geçmişle ihtilaflı, gelecekte kabahatli hale gelir ...
Bu yüzden bilgisayar ekranlarında sistematik simgelerle ifade edilen modern çağ seçimlerine geçilir. Hatalı seçimlerle memleket problemleri daha zor hale getirilir. Mevcuda, çözülmesi çok zor başka problemler de eklenir. Bu sorgulamasız tavır ve hesap sorma eksikliği yüzünden on binlerce yıllık gelenek, milyonlarca yıllık emek heba edilir...
Binlerce yıllık gelenek ve yüzlerce yıllık demokratik yaş, yapılan hesap hataları ve habire yinelenen seçim yanlışlarıyla hiçe sayılır. Düşünce sınırlarını zorlayan manasız dağılma ve dayatmacı yaklaşımlar, yaklaşık yirmi yıla mal olur. Ve gelecek hepten çıkmaza hapsolur...
Gelecekte sergilenecek köklerini arama bahanesi ise güncel algı yönetiminden ibaret bir yanılsamadır sadece...
Onun için hak hukuk adalet şimdiden, haklar ve eşitlik çerçevesinde ve diğer insani kavramları da kapsayacak ölçülerde işlemez, işletilemez hale getirilir. Gerisingeriye dönüştürülür. Öncelikle itaat ve tutsaklık, sonrasında herşeyin teolojik boyutlarda değerlendirilip, yaygınlaştırılması sağlanır. Ve millet gelişen, özgürleşen insanlığın ve medeniyet çizgisinin gerisine çekilmeye çalışılır. Çok gerisine...
Bu tarihsel vurgun başarıldı mı? Eğer hesaplar tutarsa kısmen başarıldı gibi...
Kısmen çünkü tarihsel hatalar ve hesap hatalarının bütünleşmesiyle gelen sadece sözde başarıdır. İnananı vardır elbette ama çoğunluk kanmaz. Tarihin kara kutusu mutlaka açılır ve tüm gerçekler ortaya dökülür. Zaten başı sonu herşey artık mağara duvarlarındaki semboller ve bilgisayar ekranlarındaki simgelerden biriyle ifade edilir hale geldiğinden kaçaklar, kaçamaklar kolay anlaşılır...
Geç de olsa anlaşılan bu hatalar zinciriyle geleceğin dünyası nereye gider? İşte soru budur. Dünya garibi memleketin en küçük hesap hatasına tahammülü kalmadığı gerçeği de bizzat görülür...
Çünkü hazırında zorun zoru soruları da barındıran tarihi sınav yakında. Çoluk çocuk milletin geleceğini belirleyecek sınav çok yakında...

Hiç yorum yok: