RASYONALİTE
Nedense rasyonalite diye bir şey yok farz ediliyor. Tüm toplumsal çatışmalar alabildiğine şiddet ve nefret üzerine şekilleniyor. Şekillendiriliyor. Realite odur ki; bozulan siyasal içgüdüler günü çatınca felsefeyi de değiştirir. İde tanınmaz. Bu hiç önemsenmiyor…
Önemsenmiyor ama felsefe referans olmadıkça gelişen modern çağa özgü açılımları rasyonel güncellemek de zor. Hep bir mucize beklenir, muhtemel olması gerekenler hiç gerçekleştirilemez. Tarihe Işık tutacak ciddi bilimsel etkinliğe de ulaşılamaz.
Zaten siyasi atmosfer tersine değiştikçe varoluşun keşfine yönelik yolculuklar tüm arzulardan arınıp felsefik bir güzergâh izleyemez. Yoksunluk artar. Yoksulluğa endeksli kurcalanır bütün hayatlar. Sonra hayatlar olduğu gibi kabul edilir.
Yani pratik bilgi dünyasındaki büyük yalnızlık felsefeden korkmakla başlar. O zaman çoğunlukla dini düşünce ile örtüşen mitolojik yaklaşımlar felsefe sayılır. Rasyonaliteden kopuş daha da hızlanır. Çünkü ışığa yürüyenlerin baskıya direnenlerin referansı daima felsefedir. Felsefenin özü de cesarettir. Tarihi paklayıcıların rasyonalite bağının kopmasıyla döşenir yollar. Tüm yaklaşımlar rasyonel yaklaşımların uzağında kalır. İstenilen seviyeye ulaşma kolayken zorlaştırılır.
En önemli ise bozulan şartları hür irade tuzağına çekmektir. Bu çelişki ne teoriye ne de pratiğe sığar. Evrensel ölçütlerde bir modernleşme militarist barikatlarla önlendikçe değer ve beğeni kabiliyeti de zedelenir. Ve felsefe yıpranır.
Oysa rasyonalite yerli ve milli düzeyde kalan her alanda her açılım her sorunsal neyin gerçek neyin var olduğu ile ilgilidir. Böylece her şey felsefe düzleminde netleşir herkes bilimle bütünleşir. Belgesel ayrıntılar içeren ancak bir türlü bir tutam özgürlük tanımayan her oluşumun önüne geçilir.
Rasyonalitenin birincil koşulu kuşku yoğun ayrıntılara hapsolur. Tüm beğenili hizmetler birbirine kenetli her şeyi bozar. Kozmosun sınırlarını çizmek sonsuzluğa ulaşmanın felsefi boyutudur. Bilimsel ve tinsel arınmadır. Ölümsüzlüğe ulaşabilmenin tanrısal yükselişin eylemliliğidir. O da felsefesiyle birlikte bozulur.
Kuşkusuz birbirine kenetlenmiş toplumlarda huzuru bozan geçmiş ile geleceğin birbirinden koparılmasıdır. Eninde sonunda her şey anlaşılır ama iş işten geçer. Körlük sıfır noktasına dek kuşatır akılları. Ve her şeye karşın sevgi kazanmalıdır. Kazanır da. Rasyonalite bunu gerektirir.
Çünkü varlık yokluk veya var olmayanın varlığı temelinde gerçekliği arar felsefe. Yaşamın her evresinde sonsuz ışıkla yüzleşen her kim olursa olsun felsefenin arka yüzünü de irdeler. Rasyonalite gereği realiteyle yüzleşir. Yüzdeler beynin arkasında planları olmayanları da kapsar. Derin izler görülür ve iz sürülür. Ve yitip giden temel değerler üzerinden yaşama tutunulur.
Her kim olursa olsun neye inanırsa inansın başlangıçta gerçekçilik doğrultusunda kodlanmıştır. Rasyonalite budur…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder