19 Şubat 2018 Pazartesi

EVRİMSEL TARİH


EVRİMSEL TARİH
Kendi açtığı yolda yürüyenlerin önü asla kesilemez. Onlarla uğraşmak zordur. Çünkü onlar sonsuzluğa ulaşma tutkusuyla gelenekleri yıkarlar, geleceği kurarlar. Yani tarihi yaratan evrim geçiren insandır. Evrimleşemeyen insan ise tarihte neler olduğu ile pek ilgilenmez, ilgileniyor görünür. İlgilendiği sadece kendisi ve kendisi gibilerdir.
 
Tarihle sabittir. Elitleşen eşitsizliğin merkezinde üretim yatar. Yoksullaşmanın temelinde ise tüketim. Zaten üretim ve tüketim tarihin binlerce yıllık temel gerçeğidir. Böyle olmasına karşın uzay çağında bile durum kabile mantığı ile izaha çalışılır. Mesele mantıksızlık mezarına gömülür. Uygarlık da, toplumsal gelişmeler de maalesef bu mantıkla karanlığa işlenir.
 
Oysa üst akla ve alt metinlere karşı durmanın ve direnmenin özü evrimsel değişim üzerine etkileşimdir. Öyle bir etkidir ki bu harcanan uzun yıllardan sonra elde edilen sadece asilliktir. Asillik ise tarihsel anımsatmalara karşı koyan bahane arayışları ile köleci zihniyetin geri dönüşüdür. Ölümlüdür her fasıl. Bu fosil sapkınlık insanın ve toplumların tarihsel evrimini de reddeder. Evrimsel tarihi de.
 
Oysa ağırdan bir evrimleşme en akılcı yorumdur. Evvel ahirde evreleri incelemeden irdelemeden aklın egemenliğine ulaşılamaz. Bilir bilmezlikle bakanlar dahi görür; din insanın evriminde belki büyük etkendir. Ancak toplumsal patlamalara, büyük devrimlere de en büyük engeldir.
 
Tarihsel deneyimlerden, evrimden ve devrimlerden kopuşla yaklaşılır dinlere. Bu yakınlaşma yetmez kıyasıya mezhepleşilir. Meslek seçilir gibi, takım tutulur gibi dincileşilir. Zaten dünya tarihinin en yanlış anlarını din bezirgânları kurgular, en acımasız anılarını da bunlar cilalar. Böylesine çağdışı ve çıldırasıya bir tutumdur tapınılan. Dinbazlar hep başroldedirler. Bu din baronları tüm tarihsel gelişmeleri tersine döndürecek tiynettedir. Bunca toplumdan soyutlamalar ve soyutlanmalar ancak dini ve ahlaki yozlaşmayla olur. Evrime evrilmeye direnmeyle olur. acımasızca o direnci gösterirler.
 
Görüntü gerçek irade geçmiş çağlarla hesaplaşmasını yapmadan öznel öğretisini de geliştiremez. Bu yeni bir dönem yaratmak çabasını da mutlu sona yakınlaştırmaz...
 
Saltanatı kaybetmek bu kadar zorken her nedense hangi akla hizmet sınır tanımaz biçimde her şey tanrılaştırılır. Korkusuzca Tanrı değiştirilir. Ve değiştirmeler dinleştirilir. Bu yapay din adına her şeye göz yumulur. İşte anlaşılamaz gericileşme budur. Oysa tarihsel evrim süreci ekonomik ilişkileri düzenleyen bir modda işler. Ekonomik biçimlendirmeleri de belirler. İnsanlık tarihi ekonomik gelişmeler ve değişmeler doğrusunda şekillenir.
 
Ancak bu zorlu kavşakta tuzak kurallarla kuşaklar boyu etkisi sürecek bir modele tapınma başlatıldı. Yeryüzünün öteki yüzü her türlü fitne fesada boğuldu. Zulmetmeye zemin hazırlandı. Bilimsel ve toplumsal beklentiler ihtiyaçtan öte ihtiyaçken yok sayıldı. Yani tüm yaşanan tanık ve kanıt bolluğundaki yalnızlık oldu. Dinci üç maymun doğdu.
Oysa tarihi yanıltan da yoksulluktur, tarihi yazan da…
 
Bir kereliğine benliklere örümcek sürüleri akın edince toplumsal kükremeler hep cılızlaşır. İsyanlar masumlaşır. Bin yılların politik oluşumu tarihin köklerinden aldığı değerlerle kötü geleceğe direnir. Direnir ama yutulur.
 
Yarınları kurtarmak, geleceği kurmak kutsaldır. Evrimsel tarih o yönde gerçekleştirilen kutsal isyanları bünyesinde taşır. O yolda yürüyenler ise kutsallaşır.
 
Tarihte kayıtlıdır…

Hiç yorum yok: