2 Şubat 2018 Cuma

ACI KAHVE DİLİ

ACI KAHVE DİLİ
 
Karşılıklı pencerelere oturup
gecenin köründen sabahın görüne
acı kahve dilinde
duman duman tütüyoruz.
Aç bakışlı ama yarı tok
sigara nemli, fincan sıcak
hasba hayata ütülüyoruz.
Hayra alamet değil de ne?
Farikası yeni yetme düşman şehrimi bombalamış…
Fevkalade saygıyla gavur dağından denize iniyor filikalar
en üst basamaktan gıcırdıyorum.
Şehir yönüne yosun kokulu
falakalara uzanıyorum
patlıyorum sonra ayak tabanlarından.
Yüzümüze sulu sepken çarpan çıplak kavak yelleri
açıktan açığa süzülüyor martılar
pencereme tünemiş ötmeden bakıyor acılı baykuş.
Bu her zamankinden farklı bir uyuşma
pencere önü uykusuzluğu
en çok karşıdaki minik gökyüzüne üzülüyorum.
Öylece oturmuşuz sabahın tahtına körlemesine
bir daha görüp görmemecesine
kulak kesilmiş ömrü biten gece
hayatımdan öpülüyoruz.
Acı kahve dilinde
fincan sıcak sigara nemli.
Fısfıs her şeyleri gizliyoruz ondan bundan
laf gamlılar lafazanlar sıcak antik gemide forsa
kadifeden kadife perdeleniyoruz.
Hayra alamet değil de ne?
Nefessiz yaşıyoruz sanki…
Dudaklarının kırmızısından bombalanmış koca şehir
ıslak ıslak yanıyor resmi cismi.
Karşılıklı oturup cumbalı pencerelere
sabahın köründen gecenin görüne
sağır topal birbirimizi ağırlıyoruz.
Dost bakışlı ve barış çağıran
salkım söğüt limana dökülüyoruz.
Düşman fevkalade saygılı
şehrimin bacaları dostluğa tütüyor.
Acı kahve elimde dilimde aynı şarkı
sigaram nemli fincan sıcak
ıpıslak aklım dünyaya kaynıyor.
Darma dumanım en üst basamakta
Karşıyakada bir adam patlıyor
gıcıklığın son perdesinde pencereler.
Pencerelerde karşılıksız yarım kalan sevdalar.
Duman duman tütüyor zaman
ben bombalanan şehrime yanıyorum...

Hiç yorum yok: