19 Şubat 2018 Pazartesi

MODERN DEMOKRASİ VE DEMOKRATİKLEŞME


MODERN DEMOKRASİ VE DEMOKRATİKLEŞME
Şu memlekette yüzyıllardır modernleşme ve demokratikleşme devleti kurtarma amaçlı kabul edilen olgulardır. Ayrıca gerçekten de dış mihraklıdır bu devleti kurtarmak adına yapılanlar. Dünyaya dış dengelerden yararlanmak ve dış destek sağlamak merkezli bir adaptasyondur. Ama iç dinamikleriyle ele alındığında bu iş tutmaz. Tutmadığı da her dönem görülmüştür…
Çünkü model alınan modern demokrasi temel özgürlükler ve anayasal düzen çerçevesinde durmaksızın gelişirken şu garip memlekette hep bir duraksama veya katı kurallı kısıtlamalar dayatılır. Demokratikleşme maksatlı arayışlar ise dış etkileşimli dıştan arayışlara yönlenir. Bu dış kaynaklı örneklemeler milletin gözüne gözüne sokularak demokratik düzenin kötülüğünden dem vurulur. Yani demokratik bağımsızlığın öne çıktığı her dönem merkeziyetçi anlayış egemen kılınırken merkezi yönetsel yapı demokratikleşmenin önüne bir dizi engeller koyar. Devrimci memleket evlatlarına acımadan kıyar.
Başa bela bir oryantal demokrasi cilalanır. Bu oryantal despotizm zaman gelir sözde modern demokrasiyi dayatır. An gelir yapay demokratikleşmeyi de kendi tasarrufunda tutar. Demokrasi safında yer alır ve rol çalar.
Böylece devşirme bir sistem ve bu sistemin orduya dayandırılmış en eski modeli modern dünyaya demokrasi ve demokratikleşme cevheri diye sunulur. Bu yalancı dünyada yerel sivil belirleyici faktörlerin gelişmesine asla izin verilmez. Verilirse de rahat bırakılmaz. Yani modern demokrasi memlekette bir türlü kurumsallaşamaz. Demokratikleşme hiç gerçekleştirilemez.
Zamanında zor bela kurulan devletin gerçekçi niteliği ve kurucu değerleri kutsal savaştan ebedi barışa geçmeye, en geçerli dünyasal sebeplere dayandırılsa da ithal edilen modern demokrasi de uzun soluklu olmaz. Yırtık yama tutmaz. Rahat bir nefes aldırır o kadar. Çünkü din ve dincilik, açık veya gizliden kurucu mit, ağırlığını ve sunucu varlığını hissettirir. Hissettirdikçe de şu fakir memlekette demokratikleşme asla hayata geçmez. Geçirilmez.
Ayrıca her şey açık seçik bilinmesine karşın şu memlekette hiç kimse modern bir devlet doğarken sırf bu yüzden aslında ölü doğdu diyemez…
Modern demokrasi ve demokratikleşme ayarı çekilerek bundan sonrasında memlekette hangi kurgusal projeler devlet eliyle uygulanacak ve devlet nasıl kurtarılacak acaba. Şimdinin sorusu budur. Zaten bu devlet kurtarma operasyonları on yıllardır şaşırtıcı bir durum. Bu kim kime dum duma dünyada kim kimden kurtarılıyor anlamak mümkün değil. Hep ayni hikâye.
Bu kez hikâyenin sonunda elbette dış mihraklı ama hiç de modern olmayan ve asla demokratik açılım sunmayan bir model olacağı malum…
Çünkü oturduğu zeminin kayganlığı itibariyle bu coğrafyada toplum mühendislerinin algı yanıltmaları ve çengel atmaları ile kurulacak veya idame ettirilecek her devlet monarşik bir tabana oturur. Ve egemenlik milletten yöneticilere geçer. Ellerden tekele. Asla yetki paylaşılmaz ve göçerilmez. Oluşabilecek her demokratik çıkış asla demokratik olmayacak bir dizi güç kullanımıyla dizginlenir. Gelecek sadece gaz ve haz siyaseti üzerinden gündemleşir. Geçmiş ve gelecek kavramları köleleşen bir toplumun dizaynı ve köleci bir anlayışın kayıtsız şartsız kabul edilmesi için kullanılır.
Son söz; Modern demokrasi ve demokratikleşme zaten dış mihraklıdır, demokratiklik dış kaynaklıdır ve seve seve…

Hiç yorum yok: