MODERN DEMOKRASİ VE DEMOKRATİKLEŞME
Şu
memlekette yüzyıllardır modernleşme ve demokratikleşme devleti kurtarma
amaçlı kabul edilen olgulardır. Ayrıca gerçekten de dış mihraklıdır bu
devleti kurtarmak adına yapılanlar. Dünyaya dış dengelerden yararlanmak
ve dış destek sağlamak merkezli bir adaptasyondur. Ama iç dinamikleriyle
ele alındığında bu iş tutmaz. Tutmadığı da her dönem görülmüştür…
Çünkü
model alınan modern demokrasi temel özgürlükler ve anayasal düzen
çerçevesinde durmaksızın gelişirken şu garip memlekette hep bir
duraksama veya katı kurallı kısıtlamalar dayatılır. Demokratikleşme
maksatlı arayışlar ise dış etkileşimli dıştan arayışlara yönlenir. Bu
dış kaynaklı örneklemeler milletin gözüne gözüne sokularak demokratik
düzenin kötülüğünden dem vurulur. Yani demokratik bağımsızlığın öne
çıktığı her dönem merkeziyetçi anlayış egemen kılınırken merkezi
yönetsel yapı demokratikleşmenin önüne bir dizi engeller koyar. Devrimci
memleket evlatlarına acımadan kıyar.
Başa
bela bir oryantal demokrasi cilalanır. Bu oryantal despotizm zaman
gelir sözde modern demokrasiyi dayatır. An gelir yapay demokratikleşmeyi
de kendi tasarrufunda tutar. Demokrasi safında yer alır ve rol çalar.
Böylece
devşirme bir sistem ve bu sistemin orduya dayandırılmış en eski modeli
modern dünyaya demokrasi ve demokratikleşme cevheri diye sunulur. Bu
yalancı dünyada yerel sivil belirleyici faktörlerin gelişmesine asla
izin verilmez. Verilirse de rahat bırakılmaz. Yani modern demokrasi
memlekette bir türlü kurumsallaşamaz. Demokratikleşme hiç
gerçekleştirilemez.
Zamanında
zor bela kurulan devletin gerçekçi niteliği ve kurucu değerleri kutsal
savaştan ebedi barışa geçmeye, en geçerli dünyasal sebeplere
dayandırılsa da ithal edilen modern demokrasi de uzun soluklu olmaz.
Yırtık yama tutmaz. Rahat bir nefes aldırır o kadar. Çünkü din ve
dincilik, açık veya gizliden kurucu mit, ağırlığını ve sunucu varlığını
hissettirir. Hissettirdikçe de şu fakir memlekette demokratikleşme asla
hayata geçmez. Geçirilmez.
Ayrıca
her şey açık seçik bilinmesine karşın şu memlekette hiç kimse modern
bir devlet doğarken sırf bu yüzden aslında ölü doğdu diyemez…
Modern
demokrasi ve demokratikleşme ayarı çekilerek bundan sonrasında
memlekette hangi kurgusal projeler devlet eliyle uygulanacak ve devlet
nasıl kurtarılacak acaba. Şimdinin sorusu budur. Zaten bu devlet
kurtarma operasyonları on yıllardır şaşırtıcı bir durum. Bu kim kime dum
duma dünyada kim kimden kurtarılıyor anlamak mümkün değil. Hep ayni
hikâye.
Bu
kez hikâyenin sonunda elbette dış mihraklı ama hiç de modern olmayan ve
asla demokratik açılım sunmayan bir model olacağı malum…
Çünkü
oturduğu zeminin kayganlığı itibariyle bu coğrafyada toplum
mühendislerinin algı yanıltmaları ve çengel atmaları ile kurulacak veya
idame ettirilecek her devlet monarşik bir tabana oturur. Ve egemenlik
milletten yöneticilere geçer. Ellerden tekele. Asla yetki paylaşılmaz ve
göçerilmez. Oluşabilecek her demokratik çıkış asla demokratik olmayacak
bir dizi güç kullanımıyla dizginlenir. Gelecek sadece gaz ve haz
siyaseti üzerinden gündemleşir. Geçmiş ve gelecek kavramları köleleşen
bir toplumun dizaynı ve köleci bir anlayışın kayıtsız şartsız kabul
edilmesi için kullanılır.
Son söz; Modern demokrasi ve demokratikleşme zaten dış mihraklıdır, demokratiklik dış kaynaklıdır ve seve seve…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder